GAPAGRO

Zirai ilaç , Zirai Danışmanlık ve Fidan Üretimine Hoşgeldiniz.

p7.jpg

Hastalık Belirtisi

 • Ateş yanıklığı hastalığını oluşturan etmen bakteridir. Dallarda ve gövdede bir önceki yıldan kalan kanserlerin kenarlarındaki kabuk dokusunda kışı geçirir. Hastalık etmeni bakteri yağmur, rüzgar, böcekler, kuşlar ve budama aletleriyle ağaçtan ağaca yayılır.

• İlk belirtiler çiçek ve çiçek demetlerinde görülür. Hastalıklı çiçekler solar, kahverengi veya siyah bir renk alır. Nemli havalarda ve sabahın ilk saatlerinde hastalıklı kısımlardan krem rengi sütümsü bir akıntı çıkar. Bu akıntı havanın ısınmasıyla birlikte kurur ve kahverengi bir renk alır.

 • Taze sürgünler hastalandığında kahverengi siyah bir renge döner. Uç kısmı geriye doğru kıvrılarak çobandeğneği şeklini alır.

 • Dallar ve ana gövdede kanserler meydana gelir. Bu kısımlarda kabuk içeri doğru çöker ve kırmızımsı kahverengi bir renk alır. İlkbahar başlangıcında kanserli doku yüzeyi yumuşak, ıslak bir görünüm alır. Bıçakla kabuk kaldırıldığında altında kahverengi renk değişikliği görülür.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Fidan üretiminde sağlıklı çöğür ve gözler kullanılmalıdır. Ağır hasta ağaçlar sökülüp yakılmalıdır.

• Bu hastalıkla mücadelede her üretici bahçesini özellikle çiçeklenme döneminde sürekli takip etmelidir. Ağaç üzerinde bulunan hastalıklı çiçek demetleri, sürgün ve dallar enfeksiyon noktasının en az 30-40 cm altından kesilip çıkarılmalıdır. Budamada kullanılan aletler her seferinde % 10’luk çamaşır suyuna daldırılarak dezenfekte edilmelidir. Büyük dallar kesildiğinde budama yerlerine % 10’luk çamaşır suyu sürülmeli ve aşı macunu ile kapatılmalıdır. Hastalıklı bahçelerde arı kovanları varsa kaldırılmalıdır.

• Yaprak biti, psillid gibi zararlılarda hastalığın yayılmasında etkili olduğundan bunlarla da mücadele mutlaka yapılmalıdır.

 • Hastalığa karşı dayanıklı çeşit ve anaçlar seçilmelidir. Elmalarda en duyarlı klon anaçları M9, M26, M27 ve Mark isimli anaçlardır. M7, Novole ve Robusta 5 isimli elma anaçları ise en dayanıklı elma anaçlarıdır. Ülkemizde genelde yaygın olan armut çeşitleri ise hastalığa karşı duyarlıdır.

Kimyasal Mücadele 

• Ağaçların durgun olduğu dönemde budamadan sonra % 1,5’lik Bordo Bulamacı uygulanmalıdır.

• Tahmin-uyarı modellerinin uygulandığı alanlarda çiçek dönemi uygulamalarında; kullanılan modele göre enfeksiyon riski uyarısı yapıldığında en geç 24 saat içinde ruhsatlı preparatlardan biri ile ilaçlama yapılmalıdır. Çiçeklenme dönemi içinde ikinci bir uyarı yapıldığı takdirde ilaçlama tekrarlanmalıdır.

 • Tahmin uyarı modellerinin kullanılmadığı alanlarda; çiçeklenme başlangıcından itibaren 7-8 gün aralıklarla ruhsatlı ilaçlardan biri kullanılarak, en az 3 ilaçlama yapılmalıdır.

 • Sürgün gelişiminin hızlı olduğu dönemde ağaçlarda yaralanmaya neden olabilecek fırtına ve doludan sonra 24 saat içinde ilaçlama yapılmalıdır..

• Etmen Elma mozaik virüsü dür.

• Etmen mekanik olarak ve aşı ile taşınır, polen ve tohum ile taşınmaz. Hastalığın Belirtileri:

• Yapraklarda açık sarı kenarları belirgin lekeler ve mozaikleşme görülür. • Yaprak damarlarında renk açılması görülür.

• Bu lekeler; hassas çeşitlerde bütün yapraklarda, tolerant çeşitlerde ise birkaç yaprakta görülür.

• İlerleyen zamanlarda bu lekeler kahverengine döner.

• Hassas çeşitlerde olgun yapraklar dökülür. Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:

• Elma, P. domestica, P. triloba, P. virginiana, Rubus spp. , huş ağacı, fındık, şerbetçi otu ve gül gibi rosaceae familyasına bağlı bitkiler etmenin konukçusudur. Mücadelesi

Kültürel Önlemler

 • Yeni kurulacak bahçeler sağlıklı üretim materyalleri ile kurulmalıdır.

 • Fidanlıklar ve bahçe her yıl kontrol edilmelidir.

 • Hastalıklı ağaçlardan üretim materyali alınmamalıdır. Virusun yapraktaki belirtileri -23- ELMA 4.ELMA KLOROTİK YAPRAK LEKE VİRÜSÜ Apple Chlorotic Leafspot Trichovirus (ACLSV) Tanımı :

• Etmen elma klorotik yaprak leke virüsüdür. (ACLSV) Partikülleri ipliksi, zarfsız ve bükülebilir esnek yapıdadır. Virüs mekanik olarak ve tohum hariç diğer üretim materyalleri ile taşınmaktadır.

Hastalığın Belirtileri

 • Virüs birçok ticari elma çeşidinde latent olarak bulunmaktadır.

 • Elma yapraklarında belirtiler; düzensiz dağılmış, halka şeklinde sınırları belli klorotik lekeler şeklindedir.

 • Armut bitkisi yapraklarında halkalı yaprak lekeleri ve meyvesinde soluk yeşil beneklenmeler görülür.

 • Ayva yapraklarında; klorotik leke, çizgi ve bantlara, meyvede şekil bozukluklarına neden olur.

 • Sert çekirdekli meyvelerden kirazda güneş yanıklığına benzer nekrotik yanıklıklar görülür.

• Erik gövdesinde kabuk soyulmalarına neden olur.

• Şeftalide nekrotik yaprak lekelerine ve kıvırcıklığa, kayısılarda genel olarak rozet yaprak oluşumuna ve aşı uyuşmazlığına neden olur. Hastalığın görüldüğü bitkiler:

 • Konukçuları; elma, armut, ayva, kiraz, vişne, erik, şeftali, kayısı, leylak ve meşedir.

Mücadelesi

• Virüsten ari üretim materyali kullanılmalıdır.

• Dayanıklı çeşitlerin kullanımı tercih edilmelidir.

• Fidanlıklar her vejetasyon döneminde kontrol edilerek, hastalık belirtileri gösteren fidanlar hemen sökülüp yok edilmelidir.

• Kültürel işlemler sırasında kullanılacak her türlü alet ve ekipman dezenfekte edilmelidir.

• Hastalıklı ağaçlardan aşı gözü alınmamalıdır. 

Hasat öncesi ve sonrası meyve çürümelerine neden olurlar.

• Elmanın çiçek çukuru etrafında veya orta kısımlarında önceleri renk açılmasına neden olur.

• Bu lezyonlar kuru olup, kahverenginden siyah renge dönüşür.

• Meyvede; meyve etinden çekirdek evine doğru (40–50 mm.) derinlemesine ilerleyen ve kısmen de yüzeysel olarak çürüyen bölgeler, siyah veya kahverengimsi renkte, yassı ve kenarları belirgin çökük lekeler şeklinde görülür .

 • Meyvelerdeki yumuşama, güneş ve soğuk zararları ile hasat öncesinde oluşan mekanik veya diğer yaralanmaların dokuda oluşturacağı zayıflıklar, etmeninin giriş kapısını oluşturmaktadır.

 • Meyve sapında zayıflamaya da neden olmaktadır. Alternarya meyve çürüklüğünün elma meyvelerindeki belirtileri. 

• Alternarya meyve çürüklüğü hastalığı, elma kabuğundaki koyu renkli lekeler ile acı benek hastalığına benzemektedir. Buna karşın Acı benek hastalığı meyvede bitki besin elementleri oranının dengesiz olması sonucu ortaya çıkarken, Alternarya meyve çürüklüğü hastalığı ise A.alternata fungusunun enfeksiyonu sonucu oluşmaktadır.

 • Elma yapraklarında, önce açık, daha sonra koyulaşan portakal renkte dairesel halka şeklinde yaprak lekelerine neden olur .

 • Bu etmen, hasattan önce veya sonra meyveyi enfekte edebilir. Meyvelerin olgunlaşma döneminde hastalığa karşı hassasiyeti artmakta, olgunlaşma başlangıcında fungus meyveyi enfekte edebilmektedir.

 • Hasada yakın ileri derecedeki çürüklüklerde, meyve eti siyaha dönüşür ve süngerimsi bir yapı alır Acı benek hastalığının elma meyvesindeki belirtisi. Elmada çürüklüğe neden olan etmenin yapraktaki belirtileri

 

 Hastalığın görüldüğü bitkiler

 

 • Etmenin konukçuları elma ve armuttur.

  Mücadelesi

 

Kültürel Önlemler

• Meyvelerin elle toplanmasında dikkatli olunmalı,

• Toplama ve paketleme esnasında ezilmemelidir.

• Hasattan sonra bekletilmeden bir an önce depoya alınmalıdır.

 • Hasat esnasında gerekli titizliğin gösterilmesi depolama ömrünü de uzatacaktır.

 • Depolama atmosferi ve sıcaklığı uygun olmalı, meyvenin muhafazası optimum şartlarda olmalıdır.

 • Toplama yapılacak olan kasa veya sepetin yüzeyi Chlorin’le dezenfekte edilmeli veya meyve kasalara konmadan önce buhardan geçirilmelidir. Kimyasal Mücadele 1. İlaçlama: Meyve tatlanma başlangıcında (yaklaşık ¾ meyve büyüklüğü) 2. İlaçlama: Kullanılan ilacın etki süresi bitiminde, ikinci ilaçlama yapılmalıdır.

• Özellikle meyvede zarar yapmakta, ancak çiçek ve yapraklarda da zarara neden olabilmektedir.

 • Meyvedeki zararı genellikle meyvenin olgunlaşmasına yakın dönemde meydana gelir.

 • Başlangıçta; meyve kabuğunda kahverengi bir veya birkaç leke şeklinde görülür.

 • Lekelerin etrafında açık kahverenginde bir halka bulunur.

 • Çürüme 1-2 gün içinde genişleyerek meyve yüzeyinin yarıdan fazlasını kaplar.

• Olgun meyvelerde çürüme daha hızlı olur.

• Meyvenin çürüyen bu kısmında 1-3 gün sonra sarı-devetüyü renkli konsantrik püstüller meydana gelir .

• Hastalıklı meyve dokusu hızla su kaybederek buruşur ve mumyalaşarak dalda asılı kalır. Hastalığın Görüldüğü Bitkiler: Kiraz, vişne, kayısı, erik, badem, şeftali, elma, armut, ayva, incir, trabzon hurmasıdır Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler

• Mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış meyve ve çiçekler ile yere dökülmüş meyveler toplanarak imha edilmelidir.

• Hastalık etmeni şapkalı mantardır.

 • Orman ve meyve ağaçlarının köklerinde çürüklük yaparak ağaçların ölümüne neden olur.

 • Hastalığa yakalanan ağaçlarda sürgün oluşumu azalır, yapraklar sararır ve dökülür. Elma meyvelerindeki zarar şekli.

 • Sürgün ve dallar kurumaya ve ölmeye başlar, sonunda ağaçlar tamamen kurur.

 • Bu belirtilerin oluşumu ve ağaçların ölümü 4 yıllık süreyi gerektirir ancak şiddetli hastalıklarda bu süre 1–2 yıldır.

• Hastalığa yakalanmış ağaçların kökleri incelendiğinde ikinci köklerden başlayarak kök boğazına kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz bir tabakanın oluştuğu görülür.

• Hastalığın başlangıcında odun dokusu açık kahverengidir, daha sonra sarımtırak veya beyaz süngerimsi dokuya dönüşür. Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:

 • Orman ve meyve ağaçlarıdır. Yaygın olarak görüldüğü meyve ağaçları elma, armut, erik, şeftali, kiraz, vişne, kayısı, dut, nar, asma, zeytin, kestane ve ceviz, orman ağaçları ise meşe ve iğne yapraklılardır

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Kuruyan ağaçlar bahçeden sökülerek imha edilmeli ve yerlerinde kireç söndürülmelidir,

 • Hastalık bahçenin belli kesimlerinde ise, hastalığın sağlam ağaçlara bulaşmaması için hasta olan ağaçların etrafına 60 cm derinlik ve 30 cm genişlikte hendekler açılmalıdır,

 • Çevre bahçelerde hastalığın bulunduğu durumlarda sel sularının getireceği hastalıklı parçaların girişini önlemek için bahçenin çevresine 60–70 cm derinlikte hendekler açılmalıdır, Hastalığın ağaç kökündeki görünümü ve mantarın şapkalı dönemi.

 • Ağaçlar sağlam ve sağlıklı yetiştirilmeli, bunun için tekniğin gerektirdiği önlemler alınmalıdır,

• Orman alanlarının kesimiyle elde edilen boş araziye hemen meyve bahçesi kurulmamalı, toprak 2–3 yıl boş bırakılmalıdır,

• Sonbaharın ilk yağmurlarından sonra oluşan etmenin şapkaları ve oluştukları yerdeki kök parçaları imha edilmelidir,

 • Ağaçlar derin dikilmemeli, aşırı sulanmamalı ve köklerin yaralanmamasına dikkat edilmelidir.

 

Kimyasal Mücadele İlaçlama Zamanları İlaçlamalara hastalık görüldüğünde başlanır.

 İlaçlama tekniği

 

 • Hastalık yeni başlamış ise, hasta kökler kesilip hasta kısımlar kazındıktan sonra bu yerlere %5’lik Bordo bulamacı veya %2’lik göztaşı ilaçlarından biri fırça ile sürülür, ilaç kuruduktan sonra üzeri aşı macunu veya 750 gram Ardıç katranı+250 gram Göztaşı karışımı ile kapatılmalıdır.

• Kökler tamamen hasta ise, ince köklere kadar sökülerek kendi çukurunda yakılır, yerine sönmemiş kireç dökülerek kapatılır.

 • Hasta bahçedeki sağlamları korumak için sonbaharda veya ilkbahara girerken ağaçların taç izdüşümleri%5’lik Karaboya,%2’likGöztaşı m2’ye 10 litre ilaçlı su ile ilaçlanmalıdır. 

 

• Hastalığın belirtileri yaprak, meyve ve sürgünlerde görülür.

• Yaprağın alt ve üst yüzünde oluşan lekeler başlangıçta yağlımsı görünüştedir. Lekeler giderek zeytin rengini alır sonra da kahverengileşir. Kadifemsi yapıdadır ve zamanla lekeli kısımdaki doku ölür, üzerinde  çatlaklar ve delikler oluşur. Ağır hastalıklı yapraklar sararır ve erkenden dökülürler.

• Meyvedeki lekeler yeşilimtırak olup zamanla kahverengine dönüşür. Küçük lekeler zamanla birleşerek bu kısımda meyvenin gelişmesini durdurur ve şekli bozuk meyveler oluşur.

• Sürgünde lekeler oval veya yuvarlak kabarcıklar şeklindedir. Püstül denilen bu kabarcıklar ilkbaharda çatlar. Püstüller zamanla birleşerek “uyuz” veya “sıraca” denilen yaraları oluşturur. Hastalığın Görüldüğü Bitkiler: Elma Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler

• Yere dökülen yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya derince gömülmelidir. Sıracalı dallar budanarak bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Ağaçlar yapraklardaki zemin daha hızlı kuruyabilmesi için hava akımına izin verecek şekilde taçlanmalı ve uygun aralıklarla dikilmelidir.

 

Kimyasal Mücadele

 

 İlaçlama Zamanları

 1. İlaçlama: Çiçek gözleri kabardığında (dal sıracası bulunan yerlerde 3–5 gün önce)

2. İlaçlama: Pembe rozet tomurcuğu döneminde (çiçekler ayrı ayrı görüldüğünde)

3. İlaçlama: Çiçek taç yaprakları %70–80 dökülünce

 4. ve diğer ilaçlamalar ise iklim koşullarının hastalığın ilerlemesi için uygun olduğu durumlarda kullanılan ilaçların etki süreleri dikkate alınarak uygulanmalıdır. Bu konuda tahmin ve Erken Uyarı Programı mevcut olup, kimyasal mücadele yapılmadan önce uyarı sisteminin bulunduğu İl ve İlçe Müdürlüklerinin uyarıları dikkate alınmalıdır.

 

İlaçlamalarda;

a) Dal sıracası bulunan yerlerde:

 1. İlaçlamada, %2’lik Bordo Bulamacı veya hazır bakırlı preparatlardan birisi %0,8 dozunda

 2. İlaçlamada hazır bakırlı preparatlardan birisi %0,4 dozunda veya diğer ilaçlardan birisi önerilen dozlarda kullanılmalıdır.

3. ve diğer ilaçlamalarda bakırlı ilaçlar dışındaki ilaçlardan birisi önerilen dozda kullanılmalıdır.

 

 b) Dal sıracası bulunmayan yerlerde:

 1. İlaçlama %1’lik Bordo Bulamacı veya hazır bakırlı preparatlardan birisi %0,4 dozunda kullanılmalıdır. Diğer ilaçlamalar dal sıracası bulunan yerlerde olduğu gibidir.

  • Syngenta Bravo 

• Hastalık, elma ağaçlarının yaprak, çiçek, sürgün ve meyvelerinde belirti oluşturmaktadır.

• Sürgünler üzerinde beyaz unsu görünüşte bir tabaka oluşur. Bu beyaz renkteki kitle koklandığında balık kokusu alınır. Hastalıklı sürgünlerin boyları daha kısa ve cılızdır. Hastalıklı sürgünler üzerinde oluşan tomurcukların bir kısmı hastalık nedeniyle ölürler, ölmeyenler ise üzerinde taşıdığı hastalığı gelecek yıla taşırlar. Hasta tomurcuklar daha gevşek ve yassıdır, dıştaki tomurcuk pulları geriye doğru açılır. Şiddetli hastalıklarda sürgünler kurur.

• Külleme hastalığı, yaprakların genelde alt yüzünde bazen de üst yüzünde küçük, zamanla gelişen unsu görünüşte, beyaz yüzeysel lekeler yapar. Hastalığa daha çok genç yapraklar yakalanır, hasta yapraklar normal gelişemez, dar ve mızrak gibi uzun ve içe doğru hafifçe kıvrılırlar. Renkleri zamanla kahverengine döner ve erkenden dökülürler.

• Hastalıklı çiçekler normal gelişemezler, taç yaprakları daha kalındır. Yapraklar ve sapları unlu örtü ile kaplanır. Hastalıklı çiçeklerden nadiren meyve oluşur, çoğu zaman kurur ve dökülürler. 

 • Meyvelerin hastalığa yakalanması çok rastlanan bir durum değildir. Hastalıklı meyvelerin üzerinde de yine beyaz unlu tabaka vardır. Meyveler küçük ve şekilsiz oluşur.

 • Külleme hastalığı sürgünlerin zayıf oluşumuna ve kurumasına, yaprakların erken dökülmesine, meyve oluşumunun engellenmesine ve oluşan meyvelerin ise küçük, şekilsiz ve lekeli olmasına, odun ve meyve gözlerinin hastalanmasına neden olmaktadır. Hastalığın Görüldüğü Bitkiler: Elma, armut 7

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

  • Hastalıktan zarar görmüş sürgünler kış budamasıyla hastalıklı kısmın 15 cm altından kesilip bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Bu sürgünler gümüşi beyaz renkte olmaları nedeniyle kolaylıkla belirlenirler. Kış budaması sırasında gözden kaçan ve ilkbaharda tepe tomurcukları hastalıklı olarak gelişen sürgünler ile yaprak ve çiçek demetleri toplanmalı ve bahçeden uzaklaştırılmalıdır.

 

Kimyasal Mücadele İlaçlama Zamanları

 1. İlaçlama: Pembe çiçek tomurcuğu döneminde

 2. İlaçlama: Çiçek taç yapraklarının %60-70’i döküldüğü dönemde

 3. ve diğer ilaçlamalar ise Mayıs ayı sonuna kadar birer hafta, Haziran ayının üçüncü haftası sonuna kadar 10’ar gün ara ile yapılmalıdır.

• Hastalık, elma ağacının yaprak, sürgün ve meyvelerinde belirti oluşturmaktadır.

 • Yaprak ve meyvelerdeki lekeler portakal kırmızı renginde, yuvarlak veya uzuncadır. Bu lekeler üzerinde siyah noktacıklar bulunur. Yaprağın alt yüzeyinde ise meme şeklinde çıkıntılar görülür. Bazen yaprakların yarısından çoğu dökülür. Hastalıklı meyveler ise küçük ve şekilsiz olur. Konukçuları

 • Elma ve ardıç.

Mücadele Yöntemleri

   Kültürel Önlemler

• Elma bahçeleri ardıç ağaçlarına yakın yerlere kurulmamalı, bahçe içinde ardıç ağaçları varsa kesilerek imha edilmelidir.

Kimyasal Mücadele: İlaçlama Zamanları

1. İlaçlama: Çiçek tomurcukları patladıktan sonra (kırmızı rozet dönemi başlangıcında),

 2. İlaçlama: Çiçek taç yaprakları tamamen dökülünce,

 3. İlaçlama: 2. ilaçlamadan 15 gün sonra yapılmalıdır.

 • Bakteriyel kanser ve zamklanma hastalığını oluşturan Pseudomonas syringae pv. syringae, başta kiraz ve kayısı olmak üzere sert çekirdekli meyve ağaçlarında hastalığa neden olurken; P. s. pv. morsprunorum ise sadece kiraz, erik ve badem türlerine özelleşmiştir.

 • Bakteriler kanserlerin kenarlarındaki kabuk dokusunda kışı geçirir. İlkbaharda bakteri bu kanserlerde çoğalmaya başlar ve yağmurla çiçek ve genç yapraklara yayılır. Gözlerdeki çatlaklardan ve budama yerlerindeki yaralardan bitkiye girer.

 • Yapraklarda küçük, yağ yeşili, sarımtırak haleli, zamanla morumsu kahverengi renk alan lekeler oluşur. Bu lekeler zamanla kurur ve düşer. Yapraklar saçma ile delinmiş bir görünüm alır.

 • Kanserli dalların uç kısımlarındaki yapraklar ilkbahar sonları ve yaz aylarında solgunlaşıp, ölebilir.

 • Hastalıklı çiçekler solar, kahverengi renk alır ve dalda asılı kalır.

 • Hastalıklı tomurcuklar kahverengileşerek kurur.

• İnce dallar ve sürgünlerde yanıklık, kabukta esmer, çökük lekeler görülür ve fazla sayıdaki lekeler dalın kurumasına yol açar.

• Ana dallar ve gövde üzerinde kanserler oluşur. İlkbaharda kanserler hızla ilerler. Kanserli dokuların yüzeyi ıslak ve yanık görünümlüdür. Bu bölgelerden zamk çıkışı gözlenir.

 • Meyvelerde küçük, hafifçe çökük kahverengi lekeler oluşabilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Fidan üretiminde sağlıklı çöğür ve gözler kullanılmalıdır.

 • Ağır hasta ağaçlar sökülüp yakılmalıdır.

 • Ağaçlar üzerindeki kurumuş veya belirti bulunan dallar ve gövde üzerinde bulunan kanserler sonbaharda ilaçlamadan önce enfekteli kısmın 30-60 cm altından kesilerek yakılmalıdır.

 • Budamada kullanılan aletler her seferinde % 10’luk çamaşır suyuna daldırılarak dezenfekte edilmelidir.

• Bahçede yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • İlaçlamalar Bordo bulamacı ile sonbaharda yaprakların % 75’i döküldükten sonra

1. ilaçlama ve ilkbaharda gözler uyanmadan önce

 2. ilaçlama olmak üzere yılda iki defa yapılır. Kiraz ağaçlarına uygulanacak Bordo bulamacının dozu diğer sert çekirdekli meyve ağaçlarına uygulanacak dozdan farklıdır.

kiraz

• Hastalığa yakalanmış ağaçlardaki ilk belirti yapraklardaki sararmalardır. Yaprak sararmaları ağacın tümünde veya ağacın bir yönünde olabilir. Sararmanın yanı sıra yapraklarda küçülme de olur. Zamanla yapraklar kuruyup dökülür. Hasta ağaçlarda büyümede durgunluk ve geriye doğru ölüm görülür. Meyve verimi ve kalitesi düşer, meyveler irileşmeden ve olgunlaşmadan dökülürler.

 • Hasta ağaçların ince kökleri esmerleşip çürümüş, kalın köklerde ve kök boğazında önceleri beyaz, giderek koyulaşan, gri ve siyaha dönüşen bir tabaka oluşmuştur. Kökün kabuk kısmı kaldırıldığında kabuk altında ağ şeklinde beyaz bir örtü görülür.

Hastalığın Görüldüğü Bitkiler

• İncir, zeytin, bağ, turunçgiller, taş ve yumuşak çekirdekli meyve ağaçları ile orman ağaçlarıdır.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Ağır ve su tutan topraklarda bahçe kurulmamalıdır,

 • Toprakta fazla su birikmesine engel olunmalı, bunun için gerekirse bahçenin etrafına kurutma hendekleri açılarak fazla su akıtılmalı ve toprağın iyi bir şekilde havalanması sağlanmalıdır.

 • Bahçeler sel sularından korunmalıdır, sel suları ile gelerek fidan ve ağaçların kök boğazında yığılacak toprak dağıtılmalı, böylece köklerin fazla derinde ve havasız kalması önlenmelidir,

 • Sulama suyu ve gübre, ağaçların kök boğazına değil, tekniğine uygun şekilde taç izdüşümüne verilmelidir,

 • Hastalıklı bahçelerde ilkbaharda ağaçların kök boğazları ana köklere kadar açılarak yaz aylarında güneş ve hava almaları sağlanmalıdır,

• Toprak kökenli hastalık etmenleri olup sert çekirdekli meyve ağaçlarının kök ve kökboğazın da zarar oluşturur. Kayısı ve kirazda kök ve kökboğazı çürüklüğüne neden olduğu belirlenmiştir. Toprak ve bitki artıkları üzerinde uzun süre canlılığını sürdürür. En önemli enfeksiyon yapıları, toprağın suyla doygun olduğu durumlarda görülür. Etmen sulama suyu ve enfekteli fidanlarla uzak mesafelere taşınabilir.

 Hastalık Belirtisi

• Hastalıklı ağaçlarda genel bir gelişme geriliği söz konusudur. Kök ve kökboğazı çürüklüğünün tipik belirtisi, ilkbaharda yaprakların açık yeşil-sarımsı renkte çıkması, normalden küçük ve sayısının az olmasıdır.

• Yaz mevsimi başlarında hastalıklı ağaçlarda susuzluk belirtisine benzeyen görünüm ortaya çıkar.

 • Diğer belirtiler ise genellikle sürgün ucu gelişiminin, meyve büyüklüğünün ve verimin azalmasıdır. Bu belirtileri gösteren ağaçların kök ya da kökboğazında kabuk dokusunda çöküntü ve çatlaklar görülür.

 • Hastalığın kök bölgesindeki belirtileri ise kabuk kaldırıldığında sağlıklı dokuların yerine turuncudan koyu kahverengiye kadar değişen ve bazen aşı noktasına kadar ilerleyen nekrotik dokuların aldığı görülür. Sağlıklı ve nekrotik dokular belirgin bir çizgiyle birbirinden ayrılır. Bu tip belirtilerin görüldüğü dokularda ekşimsi koku dikkati çeker. Hastalıklı ağaçlar yıldan yıla zayıflar ve sonunda ölür.

• Hastalık önemli ölçüde ekonomik kayıplara yol açmaktadır.

 

Kimyasal Mücadele

• İlaçlama, koruyucu olarak dikimle birlikte yapılabilir. Hastalığın görüldüğü bahçelerde ise toprak ve yaprak uygulamaları şeklinde yapılır.

 İlaçlama Zamanı

 • Toprak uygulamaları (tedavi edici/koruyucu):

 • 1. İlaçlama : İlkbahar başlangıcında (çiçeklenme öncesi)

• 2. İlaçlama : Sonbaharda olmak üzere yılda 2 kez yapılır.

• Yeşil aksam uygulamalarına ise ilkbaharda ağaçların yapraklanması ile başlanır. Uygulamalar vejetasyon süresince 30-60 gün aralıklarla tekrarlanabilir.

 İlaçlama Tekniği

 • Toprak üstü uygulamalarında ağacın tümü ilaçlanacak şekilde rüzgârsız havada ilaçlama yapılmalıdır. Topraktan uygulamalar ise damla sulama yoluyla veya ağacın taç izdüşümüne gelecek şekilde yapılmalıdır.

• Hastalık bitkide çiçek, çiçek sapı, meyve ve sürgünlerinde belirti oluşturur.

 • Hastalığa yakalanmış çiçekler kahverengileşir, dal üzerinde kurur ve mumyalaşır.

 • Meyveler olgunlaşmaya yakın belirti verir. İlk olarak kahverengi renkte birkaç lekeyle başlar. Lekelerin etrafında açık kahverengi bir halka bulunur. Çürüklük meyve etinin içine doğru gelişir, ancak leke çukurlaşmaz. Meyveyi zamanla buruşturur ve tamamen kurutur. Kuruyan meyveler mumyalaşır dalda asılı kalırlar.

 • Çiçek sapından hastalanan sürgünler esmerleşir, ince sürgünler tamamen kurur, kalınlarında ise kanser yaraları oluşur. Kanser yaraları kapanmaz, ortası çökük, elips şeklinde ya da uzun yarıklar şeklinde kendini gösterir. Kuruyan kısımlardaki tomurcuk, çiçek, meyve ve yapraklar da ölürler ve dalda asılı halde kalırlar. Yağmurlu ve nemli havalarda yara etrafında zamklanma görülür.

  Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Hastalığın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru dallar budanıp yakılmalı, mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş meyveler toplanarak imha edilmelidir.

Kimyasal Önlemler

 1. ilaçlama çiçeklenme başlangıcında (%5–10 çiçekte )

 2. ilaçlama tam çiçeklenmede (%90–100 )

• Özellikle meyve zarar yapmakta, ancak çiçek ve yaprak zarara neden olabilmektedir.

 • Meyvedeki zararı genellikle meyvenin olgunlaşmasına yakın dönemde meydana gelir.

 • İlk belirtiler, meyve kabuğunda oluşan kahverengi bir veya birkaç lekedir. • Lekelerin etrafında açık kahverenginde bir halka bulunur.

• Çürüme 1-2 gün içinde genişleyerek meyve yüzeyinin yarıdan fazlasını kaplar.

 • Olgun meyvelerde çürüme daha hızlı olur.

 • Meyvenin çürüyen bu kısmında 1-3 gün sonra sarı-devetüyü renkli konsantrik püstüller meydana gelir.

 • Hastalıklı meyve dokusu hızla su kaybederek buruşur ve mumyalaşarak dalda asılı kalır.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış meyve ve çiçekler ile yere dökülmüş meyveler toplanarak imha edilmelidir.

• Etmen kışı, hastalıklı tomurcuk pulları arasında misel halinde geçirir. Birincil enfeksiyonun kaynağı, bir yıllık ve daha yaşlı olan kanserler ile hastalıklı tomurcuklardır.

 • Hastalık ağacın tomurcuk, yaprak, sürgün ve bazen de meyvelerinde belirti verir.

 • Yapraklardaki ilk lekeler, yuvarlak, 1 mm çapında ve kırmızımsı sarı renktedir. Bu lekeler koyu kahverengileşir ve kuruyarak düşer. Böylece yapraklar, saçma ile delinmiş gibi bir görünüm kazanır. Yaprakdelen hastalığı için tipiktir. Yapraktaki delinme ve dökülme ile ağaç zayıf düşer.

 • Enfekteli tomurcukların, ilkbaharda parlak, zamklı olması ve kolayca kopmamaları, bunların sağlamlardan ayrılmasını sağlar. Hastalık bulaşık olan tomurcukların dibinde önce lezyonlar, sonra zamanla büyüyen kanser yaraları oluşur. Sürgündeki bu yuvarlak kahverengi kanser yaraları, zamanla genişler ve zamk salgısı görülür.

• Etmen sürgünler üzerinde yuvarlak, kahverengi-kırmızı renkte lekeler oluşturur. Genç sürgünlerde oluşan lekeler kısa sürede zamk çıkararak küçük yaralara dönüşürler.

 Hastalığın Görüldüğü Bitkiler

 • Kayısı, şeftali, kiraz, vişne, badem, erik ve karayemiştir.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Sonbaharda hastalıklı tomurcuklar bulunan dallar sağlam kısımdan budanarak imha edilmelidir.

Kimyasal Mücadele

 İlaçlama Zamanları

İlaçlama

 Sonbaharda yaprak dökümünden hemen sonra

 2.İlaçlama:

 İlkbaharda çiçek tomurcukları kabardığı dönemde, çiçekler açılmadan önce yapılmalıdır. 

• Kök kanseri hastalığını oluşturan etmen bakteridir ve bir yara parazitidir. Bitkiye köklerdeki yaralardan kolaylıkla girer ve ur (tümör) oluşturur. Bu yaralar böcekler, nematodlar tarafından ya da don zararı, mekanik işlemler sonucu açılmış olabilir. Bakteri toprakta uzun süre canlılığını sürdürebilir ve bulaşık fidan ve toprakla yayılmaktadır.

 Hastalık Belirtileri

 • Hastalık etmeni meyve ağaçları ile bazı orman ve park ağaçlarının kök boğazlarında ur oluşturur.

• Hastalık belirtilerinin esas görüldüğü yer ağaçların kök boğazı olmasına karşın ender olarak kök ve ağacın toprak üstü bölümünde de görülür. İnce ve derinde yeralan köklerde görülmez. • Kök boğazında bulunan parankima hücrelerinin aşırı çoğalmasıyla öncelikle küçük, krem rengi urlar oluşur. Bu urların yüzeyi düzgün ve yumuşaktır.

• Urlar büyüdükçe dış yüzeyleri kurur, esmerleşir ve pürüzlü bir görünüm alır.

 • Hastalığa şiddetli yakalanan fidanlar iyi gelişemezler. Genç ağaçlar kısa sürede kurur ve yaşlı ağaçlarda az ve kalitesiz meyve verirler

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Ağır ve nemli topraklara fidanlık veya meyve bahçesi kurulmamalıdır.

 • Fidanlık veya meyve bahçesi kurarken toprağın bu bakteriyle bulaşık olup olmadığı kontrol edilmelidir.

 • Toprak altı zararlılarıyla mücadele edilmelidir.

 • Bakteri yara yerlerinden bitkiye giriş yaptığından aşı kalem uyumuna dikkat edilmeli ve aşı yerleri macunla kapatılmalıdır.

 • Kanserli ağaçlar sökülerek yok edilmeli ve çukur çevresine 40 cm. derinlik ve 20 cm. genişliğinde tecrit çukuru açılmalı ve içi sönmemiş kireçle doldurulmalıdır.

 Kimyasal Mücadele 

 • Meyve ağaçlarında kök kanserine karşı yazın birer hafta ile yapılacak olan iki uygulamayla urların yayılması bir ölçüde engellenebilecektir. Bunun için urlar bıçakla iyice temizlendikten sonra yara yerine % 5 oranında göztaşı eriyiği ve kuruduktan sonra da nebati katranın fırça ile sürülmesi gerekmektedir. Bu işlem tamamlandıktan sonra kök ve kök boğazı toprakla kapatılmalıdır.

 • Ayrıca yeni bahçe tesis ederken alınan fidanların kök boğazı kısmı dikkatle incelenmeli ve ur benzeri oluşumlar varsa bu fidanlar yakılarak imha edilmelidir. Temiz görünenler ise kök kanserine karşı kiraz ve şeftalide ruhsatlı biyolojik preparatla ekim veya dikimden önce ilaçlanmalıdır. Bu ilaç tohum, çöğür ve fidanlara uygulanabilmektedir. Aktif maddesi Agrobacterium radiobacter strain K1026’dır ve koruyucu özelliğe sahiptir.

Hastalığın ilk belirtileri mayıs-haziran aylarında üredospor enfeksiyonu sonucu yaprağın üst yüzeyinde parlak sarı renkli klorotik lekeler şeklinde görülür. Daha sonra yaprağın alt yüzeyinde bu lekelerin altında turuncu renkli püstüller görülür ve burada yeni üredosporlar oluşarak sekonder enfeksiyonları gerçekleştirir. Yaz sonuna doğru ise püstüller koyulaşır ve üredosporlar teliospor halini alır. Hastalık genellikle şiddetli zarar oluşturmamaktadır. Ancak mayıs ve haziran ayları yağışlı geçerse yaprak, sürgün ve meyve enfeksiyonları görülebileceği için zarar şiddeti artabilmektedir. Yaprak enfeksiyonlarının şiddetli olduğu durumlarda yapraklarda dökülmeler ve gövde de zamklanma da görülebilmekte ve zarar daha da artmaktadır. Bu hastalık erik yetiştiriciliği yapılan her yerde görülmektedir. Epidemi yaptığı durumlarda verim kaybının %33’e kadar ulaştığı belirlenmiştir.

 

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

Hastalığın kontrolünde, bir önceki sezondan kalan ve primer enfeksiyon kaynağı olan yaprakların toplanıp yakılması oldukça önemlidir. Ayrıca hastalık belirtisi görülen sürgün ve meyveler ile budama artıkları da mutlaka toplanıp yakılmalı ve etrafta konukçu olabilecek yabani bitkiler varsa bunlar da uzaklaştırılıp imha edilmelidir.

Kimyasal Mücadele

 Hastalık görüldüğünde veya bir önceki yıl zarar oluşturduğu durumlarda kimyasal mücadele yapılır. Hastalığın ilk belirtileri görülünce birinci ilaçlama yapılmalıdır. İklim koşuları hastalık çıkış için uygun olması durumunda kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak ikinci ve diğer ilaçlamalar yapılmalıdır.

• Hastalığın etmeni Cherry leafroll nepovirus’dür

• Bitkisel üretme materyalleri ve nematod ile taşınmaktadır.

• Yapraklar yukarıya doğru kıvrılır, ellendiğinde kırılacak gibidir.

 • Hassas çeşitlerde yaprak erguvani bir renk alır.

 • Yapraklarda solma ve erken dökülmeler görülür.

 • Dallarda kurumalar ve zamk akıntısı olur.

 • Çiçeklenme 3 haftaya kadar gecikebilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Hasta ağaçlardan kalem alınmamalı

 • Fidanlıklar yapraklı dönemlerde sık sık kontrol edilerek hastalıklı fidanlar imha edilmeli

 • Bahçe kurarken virüsten arî fidanlar kullanılmalı

• Hastalık etmeni Raspberry ringspot nepovirus, Prune dwarf ilarvirus, Cherry leafroll nepo-virus, Strawberry latent ringspot nepovirus ve Arabis mosiac nepovirus’lerinin komplekslerinin yol açtığı bir hastalıktır.

 • Prune dwarf ilarvirus hariç diğer virüsler kamalı nematodlar ile taşınır.

• Bulaşık ağaçların bazı dallarında rozetleşme, küçük ve etli yaprak oluşumu görülür.

 • Bulaşık ağaçlarda gelişme geriliği göze çarpar.

• Rozetlerdeki yapraklar normalden dar ve uzun ve asimetriktir.

• Bu hastalık özellikle yaşlı ve bakımsız ağaçlarda önemli zararlanmalara sebep olmaktadır.

 

Kültürel Önlemler

• Üretim materyalleri virüs ve virüs benzeri etmenlerden ari olmalıdır.

 • Vejetasyon döneminde fidanlıklar kontrol edilerek belirti gösteren fidanlar imha edilmelidir.

 • Üretim alanı vektör nematodlardan ayri olmalıdır

• Bitkideki belirtileri çoğunlukla ilkbahar aylarında kendini gösterir ancak bir sonraki yıl bu belirtiler gizlenebilmektedir.

• Erik yapraklarında şekil bozuklukları görülür. Ağaçta genel bir bodurlaşma dikkati çeker. İtalyan eriği ve diğer bazı erik çeşitlerinde, ağacın sadece bir kısmında iplik şeklini almış “potin bağı” adı verilen görünüm belirir. Yüksek sıcaklıklarda belirtiler maskelenmektedir.

 • Şeftalide de, erikteki belirtilere rastlanmaktadır. Bununla birlikte, boğum aralarında kısalma, ilkbaharda dikkat çekici olup, yapraklar koyu yeşil renkte ve sağlıklı ağaçlara kıyasla daha dik ve yukarı doğru bir gelişme gösterir.

• Kiraz yapraklarındaki belirtiler, klorotik halkalı leke, şekil bozuklukları ve bazen de nekrotik çizgiler olarak gözlenebilmektedir.

• Vişne yapraklarında sararma ve siğil oluşumu haziran ayında gözlenebilmektedir. Meyve gözleri seyrek yapraklı sürgünler şeklinde geliştiğinden verimde yarıya ve daha fazlasına kadar azalma görülür. Ayrıca bulaşık ağaçlardaki bazı meyveler normal büyüklükte olmalarına rağmen şeker içeriklerinde artışa rastlanır.

• Bu virüs tüm dünyada kiraz ve vişne yetiştiriciliğinde önemli ekonomik kayıplara neden olur. Avrupa’da kirazlarda %35 oranında verim kaybına neden olduğu bilinmektedir. Erik cücelik virüsü diğer virüslerle (Prunus nekrotik halkalı leke virüsü–PNRSV, Ahududu halkalı leke virüsünün– RpRSV) birlikte bulunduğunda, oluşturduğu belirtiler (enasyon, şekil bozuklukları) ve ekonomik kayıp çok daha fazla artmakta hatta ağacın ölümüne neden olmaktadır.

 • Bu virüsün farklı izolatları, konukçusuna bağlı olarak farklı belirtiler göstermektedir.

 • Ülkemizde sert çekirdekli meyve türlerinde ve gülde sınırlı olarak saptanmıştır.

şeftali ve erik ile birlikte Prunus cinsine bağlı birçok süs bitkisi ve gül bu virüsün konukçuları arasındadır.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Bu virüsün kontrolüne yönelik doğrudan bir yöntem bulunmamakla birlikte, hastalıktan ayri üretim materyali kullanımına özen gösterilmelidir.

• Virüs köklü ve köksüz kalem, aşı gözü, tohuım ve çiçek tozu ile taşınır.

 • İlkbaharda ağaçların yapraklarında belirgin olmayan açık ve koyu yeşil beneklenmeler, küçük halkalar ve bantlar görülür.

 • Bu belirtiler bazı çeşitlerde maskelenebilir.

 • Bu benekler zamanla kahverengi nekrozlara dönüşür.

• Bu nekrozlar gayri muntazamdırlar. Nadiren yuvarlaktır.

 • Zamanla bu nekrozlar dökülür ve yaprak delik deşik bir hal alır.

• Virüs %50 oranında verim kaybına ve %60 oranında aşı uyuşmazlığına neden olur.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Yeni bahçelerin eski bahçelerden uzakta virüsten ari fidanlarla kurulmalı,

• Bahçenin her yıl kontrol edilerek şüpheli ağaçların imha edilmeli,

• Hastalıklı ağaçlardan tohum, aşı kalemi, aşı gözü gibi üretim materyali 

 • Çeşitli sert çekirdekli meyve türlerinde (Prunus spp.) şarkanın belirtileri, genel olarak yaprak ve meyvede görülür. Virüsün sadece bir kaç ırkı yara oluşumuna, dokuların ölmesine, daha sonra ağacın tümden ölümüne neden olur. Şarka virüsünün çoğalması kesintili olduğundan, belirtiler geçici veya dönemseldir. Belirtiler ilkbaharda ilk yapraklanma devresinde görülebilir ve mayıs ayından sonra kaybolur. Bazı yıllar eylül ayında veya daha erken tekrar ortaya çıkabilir.

 Hastalık belirtisi

 • Hastalık etmeni Plum pox virüsüdür.

 • Doğada yaprak bitleri ile yayılır.

• Şarka virüsü her türlü bitki aksamla ( aşı kalemi, göz, çelik, kabuk vs.) taşınır.

 • Kayısı meyvelerinde genel bir deformasyon görülür. Meyvelerdeki belirtiler, parlak sarı halkalar veya çekirdeğe kadar ulaşan derin yaralar şeklindedir. Çekirdek üzerinde sarı veya krem rengi halkalarla çevrili koyu noktalar Şarkanın tipik belirtilerindendir

 • Erik ve kaysılarda yapraklarda sarı leke, band ve halka şeklinde renk açılması olarak görülür. Duyarlı çeşitlerin yapraklarında, damarlar boyunca renk açılmaları görülür, meyve etinde yaralar oluşur, meyveler

olgunlaşmadan dökülür. Meyveler acı veya tatsız olmasından dolayı pazar değerini yitirir. Köstendil ve mürdüm eriği hastalığa karşı çok duyarlıdır.

• Şeftali çeşitlerinde tomurcuk dökülmesi ve taç yapraklarda pembemsi çizgiler oluşmasına neden olur. Duyarlı çeşitlerde yaprak belirtileri ilkbaharda hemen ortaya çıkar. Yaprak belirtileri damarlar boyunca renk açılması ve yapraklarda deformasyon şeklindedir. Yaprakların ikincil ve üçüncül damarları boyunca sararma veya yaprak kenarlarına doğru sarımsı benekler ve haleler şeklinde görülür.

 • Kirazda da hastalığın varlığı saptanmıştır. Bazı kiraz çeşitlerinde yapraklarda damarlar boyunca renk açılması ve beneklenmeler görülür.

 • Meyvelerde olum dönemine yakı nokta veya bantlar ve halka şeklinde çöküntüler oluşur.

 • Meyve kesitinde bu çökmüş yerlerin kahve renkli ve lastikleştiği görülür.

 • Çekirdekte meyvedeki belirtinin iz düşümü görülür.

 • Olgunlaşmadan evvel meyve dökümü görülür.

 • Meyveler tatsız, kuru, kauçuk gibi bir hal alır.

 • Genel olarak yaşlı ağaçlarda hastalık belirtileri çok güç tespit edilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Erken ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında, gövde ve kalın dallardaki yumurta paketleri ezilerek yok edilmeli, parazitlenmiş (siyah) yumurtaların ezilmemesine dikkat edilmelidir. Kimyasal Mücadele:

• Ağaç başına ortalama 7 adetten fazla yumurta paketi bulunan ve erken ilkbaharda çiçek ve yaprak buketlerinin %6’dan fazlası larva ile bulaşıksa kimyasal mücadele yapılır.

• Baklazınnı erginleri, yaklaşık 10 mm boyda ve siyah mat renklidir. Vücudunun üzeri sık ve oldukça uzun sarı tüylerle kaplıdır. Kın kanatların üzerinde beyaz lekeler bulunur.

 • Kışı larva ve ergin döneminde toprakta geçirir. İlkbaharda, meyve ağaçlarının ve diğer bitkilerin çiçek açtıkları zaman çıkan erginler, daha çok çiçeklerle beslenirler.

 Zarar Şekli

 • Erginler, meyve ağaçları ve diğer bitkilerin çiçeklerinin dişi ve erkek organlarını, genç yaprakları, tomurcuk ve meyveleri yiyerek zarar verirler. Bu yüzden ağaçlarda meyve tutumu olmaz.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Ağaçların çiçekli olduğu dönemde yapılacak kimyasal mücadele,

Kimyasal Mücadele

 • Bu zararlı ile mücadelede, çok zorunlu olmadıkça kimyasal mücadele tavsiye edilmemektedir. Popülasyonun çok yüksek olduğu bahçelerde, bir miktar arı kaybı da göze alınarak, uygun bir ilaç kullanılarak kimyasal mücadele yapılabilir. Mücadeleye karar verebilmek için, Baklazınnı erginlerinin ve zararının görülmesi gerekir. Bu nedenle, ağaçların pembe tomurcuklarının görüldüğü zamanlardan itibaren, erginlerin çıkışı gözlenmelidir. Ergin böcekler topraktan çıkıp, çiçeklerle beslenmeye başlandığı zaman bir ilaçlama yapılmalıdır. 

• Yaprakbüken ergininin kanat açıklığı 18–22 mm olup, rengi açık zeytin ile kahverengi arasında değişmektedir.

• Yumurtalar önce cam veya su yeşili renkte olup daha sonra ağaç kabuğu rengini alır ve paket halinde bırakılır. Bir pakette ortalama 60 adet yumurta bulunur.

 • Larvanın vücudu sarı-yeşil,koyu yeşil renkte başı ise kahverengi siyah renklidir. Larvalara dokunulduğu zaman salgıladıkları iplikçik ile aşağı doğru sarkarlar.

 

 Zarar Şekli

 • Yumurtadan çıkan larvalar yeni sürgünlerin ucunu, gözleri ve çiçeklerin erkek ve dişi organlarını yiyerek zarar yaparlar. Yaprakları ipeksi ağlarla birbirine bağlayıp buket haline getirirler ve tek yaprağı orta damar boyunca puro gibi sararlar.görüldüğü zamandan itibaren, erginlerin çıkışı gözlenmelidir. Ergin böcekler topraktan çıkıp, çiçeklerle beslenmeye başladığı zaman bir ilaçlama yapılmalıdır.

Erginlerin uzunluğu 2-5 mm arasında değişen, ön kanatları her türde değişik desenli, arka kanatları dar ve uzun, bol saçaklı küçük kelebeklerdir. Kanat açıklıkları 6–9 mm arasında değişir. İlkbaharda çıkan dişi kelebekler yumurtalarını yaprakların alt yüzüne bırakır. Galeri güvelerinin döl sayısı 2-5 arasında değişir.

 Zarar Şekli

 Yaprak galerigüvelerinin larvaları yaprağın iki epidermisi arasında parankima dokusunu yemek suretiyle zararlı olurlar. Galeri şekilleri her tür için değişik olup tür ayırımına olanak sağlar. Her bir tür yaprakta farklı zararlar yapmaktadır. Bu türler özellikle fidanlarda ve genç meyve ağaçlarının yapraklarında galeri açarlar. Yapraklar zamanından önce dökülür, meyve verimi azalır ve kalitesi düşer. Türkiye’nin elma yetiştirilen her yerinde bulunurlar.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

Yaprak galeri güveleri, kışı ağaç altlarında dökülmüş yapraklar arasında, toprakta, ağaç kabukları altında geçirdiklerinden, bahçelerdeki kurumuş yaprakların toplanarak yok edilmesi, toprağın sürülmesi, kuru ağaç kabuklarının soyulması zararlı popülasyonunun düşmesini sağlar.

 Kimyasal Mücadele

Meyve bahçesi ve fidanlıklarda; kontrollerde her ağaçtan 20 adet olmak üzere en az 5 ağaçtan, belirlenen yerlerden yaprak alınıp canlı larva sayılmalıdır. Nisan ayı ortalarından itibaren ilk çıkan yapraklar kontrol edilir. Yaprak başına ortalama 4 veya daha fazla zararlı canlı larva düşüyorsa ve parazitlenme çok düşük ise nisan-mayıs ortaları arasında 1. ilaçlama yapılır. Daha sonra TemmuzAğustos ayları ortalarında ve Eylül başlarından itibaren yapılan sayımlarda bulunan larva sayısına göre 2. ve 3. ilaçlamalar yapılır. Meyveli ağaçlarda elma iç kurduna karşı özellikle bu zararlıları da kontrol eden ilaçlar kullanıldığında bir ilaçlama yeterlidir. Darbe yöntemine göre, 100 darbede 10–12 ergin yakalandığı takdirde ilaçlama yapılmalıdır. Son ilaçlama ile hasat arasındaki süre en az 25 gün olmalıdır. 

Genel olarak gri renkte olan ön kanatların dip kısmı bej renkte olup, üzerinde karışık çapraz renkte çizgi ve lekeler vardır. Sirke gibi kokan larvaların sırt kısmı kırmızı, karın kısmı ise sarı renklidir.

 

Zarar Şekli

 Larvalar ağaçların toprağa yakın gövde ve dallarında galeriler açarak zararlı olmaktadır. Özellikle gövdede toprağa yakın yuvarlak ve kenarı siyah galeri deliklerinden çıkardıkları kırmızı talaşlarla dikkati çekerler. Mücadelesi yapılmadığı takdirde ağaçların birkaç yıl içinde kurumalarına neden olurlar.

 Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 Budama sırasında bulaşık dallar kesilip uzaklaştırılmalıdır. Ağaçlara iyi bir bakım uygulanarak zararlıya karşı kuvvetli bulundurulmalıdır.

 

Kimyasal Mücadele

 Zararlı ile bulaşık bahçelere asılacak, feromon tuzakları ile ergin çıkışları izlenir. Ergin çıkışlarının sona erdiği veya ağaçların gövde kabuklarının hemen altında koloni halinde yaşayan genç larvaların görüldüğü ağustos ayı ortası ile eylül başı, ilaçlamalara başlanır. Kullanılacak ilacın etki süresine göre ikinci ilaçlama yapılır.

Erginlerin beyaz renkli kanatlarının üzeri çok sayıda lacivert noktacıklıdır. Larvalar gençken pembe renkli ve üzerindeki noktalar da çok az belirgindir. Kışı ağaçların gövde ve dallarında açtıkları galeriler içerisinde, larva döneminde geçirirler.

 Zarar Şekli

 Larvalar ağaçların gövde ve dallarında galeriler açarak beslenirler. Fidan ve ağaçların gövde ve dallarında galeriler açarak ağacın zayıflamasına ve rüzgârın etkisiyle kırılmasına neden olurlar. Fidan ve ağacın ölümü için gövdeye yerleşen bir tek larva bile yeterlidir.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 Ağaç zamanında budanarak enfekteli dallar kesilip uzaklaştırılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 İlaçlama zamanını tespit için, sonbaharda yaprak dökümünden sonra gövde ve dallar incelenerek zararlının giriş yerleri araştırılmalıdır. Larvaların açtıkları galerilerin ağzında biriken sarımsı renkteki talaş yığınları bu giriş yerlerinin kolayca tanınmasını sağlar. Az veya çok bulaşık olduğu görülen her ağaçta mücadele yapılmalıdır.

Ön kanatları arı peteği gibi desenli olup, uçları ve ortası duman rengindedir. Kışı ergin halde genelde ağaç kabukları altında ve kurumuş yapraklar altında geçirirler. Yumurtalarını yaprak epidermisi altına bırakır ve üzerini zift gibi yapışkan bir sıvı ile örterler.

 Zarar Şekli

 Zararlı yaprak öz suyunu emerek yapraktaki klorofili yok eder ve yaprak yüzeyinde sarımsı beyaz lekelere neden olurlar. Yoğunluğun yüksek olduğu durumlarda ağaçlar iyi gelişemez, sürgünler tam olgunlaşamaz, meyveler küçük ve kalitesiz olur.

Mücadele Yöntemleri

 Kimyasal Mücadele

 Zararlının yoğunluğunu saptamak için Nisan ayından itibaren bahçenin çeşitli yerlerinde 10 ağaçta sayımlar yapılır. Ağacın 4 yönünden bir dal ve her daldan 3’er yaprak toplanır. Yaprak başına ortalama 0,5-1 adet ergin düşerse mücadeleye karar verilir. İkinci ilaçlamaya haziran ayında bir sayım yapılarak karar verilir.

Kiraz sineği ergini 4-5 mm boyunda olup, thoraxın uç kısmında sarı renkli üçgen biçiminde yapıya sahiptir. Kışı toprakta pupa halinde geçirir. Sıcaklık, nem, yağış ve yere bağlı olarak mayıs ayının ilk haftasından itibaren erginler çıkış yapar. Erginler çıkıştan yaklaşık 1 hafta sonra meyvelere yumurta bırakmaya başlar. Larva meyve etinde beslenerek gelişir, olgunlaşan larva pupa olmak üzere toprağa geçer.

Zarar Şekli

Larvaların meyve içinde beslenmesi sonucu meyve eti rengi kahverengileşerek çürür ve meyve dökümleri meydana gelir. Ayrıca hasatta, meyveler kurtlu olduğu için pazar değeri düşük olur. Kiraz sineğinin zararı en fazla orta ve geççi çeşitlerde görülür.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 Hasatta ağaç üzerinde meyve bırakılmamalı yere dökülen kurtlu kirazlar toplanıp derin çukurlara gömülmeli, sonbaharda toprak işlemesi yapılmalı, turfandacılık ve dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi, yabani kiraz ve Lonicera türlerinin kiraz üretim bölgelerine dikilmemesi Kimyasal Mücadele:

 Farklı çeşitlerin bulunduğu bahçelerde “sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü” kullanılarak ilk erginlerin yakalanması, mücadele zamanının tespit edilmesi yönünden gerekli ve önemlidir. Bunun yanında fenolojik gözlemler de önemlidir. İlk ergin uçuşu başladığı zaman erkenci kiraz çeşitleri genel olarak sarımsı pembe (ben düşme), orta mevsim çeşitleri pembemsi sarı ve sarı renkte; geççi çeşitlerde ise çok az bir kısmı sarımsı yeşil, diğerleri yeşil renkte olmaktadır. Bölgelere göre değişmekle birlikte nisan-mayıs aylarında “görsel sarı yapışkan tuzak +amonyak kapsülü” 2 adet/dekar olacak şekilde kiraz bahçelerine ağaçların güneydoğu yönüne asılır. İlaçlama tuzaklarda ilk ergin görüldükten sonra en geç bir hafta içinde yapılır. Genellikle bir ilaçlama yeterli olmaktadır. Ancak, birinci ilaçlamadan sonra, tuzaklardaki sinek yakalanmaları devam ediyorsa, ilacın etki süresi ve hasat tarihi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılabilir. 

Erginleri, 5 mm boyunda ve parlak siyah renkte olan bir arıcıktır. Larvalar 7-9 mm boyunda ve yeşilimsi siyah renktedir. Baş kısmı genişçe olup, arkaya doğru gittikçe daralır. Üzeri sümüksü kaygan bir madde ile örtüldüğünden görünüşü sülüğü andırır. Bu nedenle Kiraz sülüğü adı verilmiştir. Bu zararlı, kışı toprağın 5-10 cm derinliğinde, kokon içinde larva ve çoğunlukla prepupa döneminde geçirir. İlkbaharda pupa olur.

 

 Zarar Şekli

Kiraz sülüğü genellikle kiraz üreten tüm bölgelerde bulunur. Larvalar yaprağın üst epidermisini yiyerek zarar yapar ve onu ince bir tül haline getirirler. Bu zarar şekli çok karakteristiktir. Yaprağın ince ve kalın damarları zarar görmez. Popülasyonun yüksek olduğu durumlarda, ağaçlar yapraklarını tamamen kaybedebilir. Bu durum ağacın zayıflamasına ve verimin düşmesine neden olur.

 Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 Sonbaharda toprak işlemesi yapılarak, kokon içinde bulunan larvaların bir kısmının ölmesi sağlanmalıdır

 Kimyasal Mücadele 

 Daha önceden bulaşık olduğu bilinen bahçeler, nisan sonunda kontrol edilerek, mayıs başında larvalar görülür görülmez ilaçlama yapılır. Birinci ve ikinci dölün larvalarına karşı ilacın etki süresi dikkate alınarak 2 ilaçlama yapılır. Ancak Kiraz sineği’ne karşı yapılan ilaçlamalar, bu zararlıyı da kontrol eder, ayrıca bir ilaçlama gerekmez.

Meyve yazıcıböceği erginleri, koyu esmer veya siyah renklidir. Zararlı, ağaç kabuklarının altında açmış oldukları galerilerde, çoğunlukla son dönem larva olarak kışı geçirir. Badem yazıcıböceği erginleri koyu kırmızımsı kahve renktedir.

 Zarar Şekli

Ağaçların odun ve kabuk kısımlarında türlere özgü galeriler açarlar. İlk galeriye bırakılan yumurtadan çıkan larvalar, bu ana galeriye dik açıda ikincil galerileri oluştururlar. Erginler ağaçların göz diplerinden girerek bu gözlerin kurumasına neden olur. Yazıcıböcek saldırısına uğramış bir dalın kabuğu kaldırıldığında, 2-3 cm boyunda kısa bir ana galeri ve içi odun tozu ile dolu 10-20 cm uzunluğunda birçok galerinin varlığı görülür. Bakımsız ve zayıf ağaçlara saldırdıkları gibi, bunların da yine daima zayıf dallarını tercih ederler. Beslenme düzeni bozulan dalcıklar kurur. Bazı durumlarda sağlıklı ağaçlara da saldırırlar. Sonraki yıllarda meyve verimi düşer. Saldırdıkları ağaçları 2-3 yıl içinde kuruturlar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

Bu uygulamalar, en etkili mücadele yöntemidir. Daha çok zayıf ağaçları tercih eden bir zararlı olduğundan ağaçların budama, gübreleme, sulama ve toprak işlemesi ile kuvvetli tutulması gereklidir.

Kimyasal Mücadele 

 İlkbaharda nisan-mayıs aylarında yapılacak gözlemlerle kurumuş dallarda ergin çıkışları görülür görülmez birinci ilaçlama ve ilacın etki süresi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılır. İkinci döle karşı yine aynı şekilde temmuz, ağustos aylarında yapılacak gözlemler sonucu ergin çıkışları görülür görülmez birinci ve ilacın etki süresi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılır. 

Erginleri siyah veya bronz renkte, tür özelliklerine göre gri veya beyaz noktalı zemin üzerinde siyah, çeşitli kabarık desenlidir. Kanatlarının üzeri çeşitli şekilde beyaz çukurcuklarla desenlidir. Erginlerine çoğunlukla gövde ve kök boğazında rastlanır. Yaklaşıldığında ağacın veya dalın ekseni etrafında dönerek saklanmaya çalışır, yakalanacağı anda bacaklarını vücut altına çekerek kendini toprağa atar ve ölü taklidi yapar, kuru yapraklar ve otlar arasında hareketsiz olarak gizlenir.

 Zarar Şekli

Erginler, konukçusu oldukları bitkilerin yapraklarını çok ender olarak ve az miktarda yer, fakat genç sürgünleri, aşı gözlerini, yaprak saplarını (özellikle özsuyu düzeni bozulmuş ağaçlarda) oburca yiyerek tahrip eder ve büyük zarar verir. Genç larva daima toprak yüzeyinden aşağıda, kök kabuğunun altında bulunur ve kambiyum tabakasını kemirir. Larva kök kabuğu altında galeriler açar, bitkinin beslenmesine engel olur, galerilerin içi pislik ve talaş ile doludur. Herhangi bir nedenle susuzluk çeken, bakımsız, strese girmiş meyve ağaçlarında ve kavaklara büyük ölçüde zarar verir. Ağaçlarda önce büyüme durur, sonra larva sayısının çoğalması ile gittikçe artan bir zayıflık ve sonunda ölüm görülür. Fidanlar çok çabuk, diğer ağaçlar ise 2-5 sene içinde kururlar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 Ağaç altlarında erginlerin kolayca saklanabileceği yüksek boylu ot, çalı vs. bulundurulmamalıdır. Su ve gübrelemeye dikkat edilerek ağaçlar kuvvetli bulundurulmalıdır. Kabuklubit problemi yoksa, ağaçların gövdesine kireç badanası yapmak, yumurta konmasını güçleştireceğinden faydalıdır. Kabuklubit problemi varsa kireç badanası yapılmamalıdır.

 

Kimyasal Mücadele 

Kimyasal mücadeleye karar vermek için ağaçta zarar ve zararlının görülmüş olması gerekir. Bu nedenle; ağaçlarda mayısın ilk haftasından başlayarak ergin çıkışı gözlenmelidir. Ağaç altlarında sap dibinden yenmiş taze yaprakların bulunması, aşı gözlerinin veya taze sürgünlerin kemirilmiş olması, zararlının varlığını gösterir. Böyle ağaçlarda ergin görüldüğünde veya bu ağaçların kökboğazları açılarak incelendiğinde larvalara rastlanırsa mücadelesine karar verilir.

Kimyasal mücadele haziran, temmuz ve ağustos aylarında, zararlının yumurtalarını kök boğazı civarında toprağa koyduğu dönemde, her 15 günde bir yapılmalıdır.

Yaprak yeşiltırtılı ön kanatların dipten mavimsi, siyah ve gümüşi kahverengi; uç kısmı ise beyaz renkli olup, kenarlarında açık kahverenkli lekeler vardır. Larva Baş, göğüs, anal plakalar ve göğüs bacakları parlak siyah renklidir. Sırt kısmında boyuna uzanan koyu yeşil renkli bir şerit, vücut halkaları üzerinde de siyah renkli kabarcıklar vardır. Kırmızı tomurcuktırtılı Kanat ucunun iç ve dış köşelerine yakın birer koyu renkli leke vardır. Larva koyu kahverengi-kırmızı olup, baş ve göğüs plakası parlak siyahtır. Küçük tomurcukgüvesi ön kanatlar kirli gri ve siyah pullarla örtülüdür. Olgun larvanın rengi kırmızı-kahverengidir. Kışı, dalların çatallanan yerlerindeki kabuk çatlakları ve buralarda biriken kuru yapraklar altında, tomurcuk dipleri ve pulları arasında, sık dokulu grimsi beyaz kokon içinde, değişik dönemlerde larva halinde geçirirler.

 Zarar Şekli

Tomurcuk tırtılları üç değişik şekilde zarar yapar. Birincisi ve en önemlisi tomurcuk ve çiçeklerde yaptıkları zarardır. Bunlar ilkbaharda günlük ortalama sıcaklığın bir kaç gün üst üste 6°C üzerinde seyrettiği günlerde, kışlaklarını terk ederek kabarmakta olan tomurcukları yandan delerek içine girer ve burada beslenirler. Genellikle meyve tomurcuklarını tercih ederler. Zarar gören tomurcuklar, giriş deliği etrafındaki larvanın pisliklerinden ve hafif ağ ile örtülü oluşları ile kolayca tanınır. Bu zarar çiçek dönemi sonuna kadar devam eder. İkinci zararı, birkaç yaprağı ağ ile tutturarak yapraklar arasında beslenmesi şeklinde olur. Üçüncü zararı ise, yumurtadan yeni çıkan yaz larvaları yapar. Bunlar yaprağın alt epidermisini delerek parankima dokusu ile beslenirler.

 

 Mücadele Yöntemleri

 

 Kimyasal mücadele

 İlaçlama, yumuşak çekirdekli meyve ağaçlarında çiçek tomurcuklarının görülmesi döneminde, en geç pembe çiçek tomurcuğu döneminde ve sert çekirdekli meyve ağaçlarında tomurcuk patlama döneminde bir defa yapılır. Bu dönemde her 10 dekar için temsili olarak seçilecek 5 ağacın değişik yönlerinden 20 (toplam 100) tomurcukta veya bukette gözlem ve sayımlar yapılarak 10-15 larva bulunduğunda mücadeleye karar verilir.

Ergin dişinin vücudu, oval şekilde olup, koyu eflatun veya mor renktedir. Erkek, pembemsi eflatun renkte,1 mm uzunluğunda narin yapılı ve bir çift kanatlıdır. Kışı olgun dişi döneminde geçirir. Yumurtalarını o yılın iklim koşullarına göre, nisan ayının ilk yarısı veya mayıs ayı ilk haftasında bırakmaya başlar. Yumurtlama 2 aya yakın süre devam eder. Mayıs ayı ortalarına veya sonlarına doğru görülen hareketli larvalar dallara, yaprak ve meyvelere giderek, kendilerini uygun bir yere tespit eder ve beslenmeye başlarlar. İkinci döle ait yumurtalar temmuz ortaları veya sonlarında görülür. İkinci dölün erginleri genellikle kışlamaya çekilir. Zararlı yılda 2 döl verir.

Zarar Şekli

 Zeytin kabuklubiti, ekonomik yönden önemli bir zararlıdır. Zararını, meyve ağaçlarının gövde, dal, sürgün, yaprak ve meyvelerinde meydana getirir. Populasyonu yüksek olduğunda, ağaçların kurumalarına neden olur. Zararlının beslenirken kırmızı veya mor lekeler meydana gelir. Böyle lekeli meyveler pazar değerini kaybetmekte, depolamada büyük kayıplara uğramakta ve konserveleri yapılmamaktadır. Ülkemizin tüm bölgelerinde bulunmaktadır.

Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler: Bulaşık bahçelerde toprak işlemesi, sulama, gübreleme ve budama işleri usulüne uygun olarak yapılmalıdır. Budamadan kalan artıklar mutlaka yakılarak yok edilmelidir. Bulaşık ağaçlardan alınan dayak ve sırıklar temiz ağaçlarda kullanılmamalıdır. Bahçe kenarındaki çit bitkileri kontrol edilmeli zararlıya rastlanırsa, bitkilerde ilaçlanmalı veya kesilip yakılmalıdır. Zeytin bahçelerinde genellikle nem oranı yüksek sahil kesimleri ile sulanan bahçelerde yer alan ve yeşil sofralık olarak değerlendirilen zeytin çeşitlerini daha çok tercih eder.

 Kimyasal Mücadele

 İlaçlama Zamanının Tespiti Kiraz sineğine karşı kaplama ilaçlama yapılan bahçelerde, bu zararlı için ayrı bir ilaçlama yapılmaz. Her iki zararlının birlikte bulunduğu bahçelerde, Kiraz sineğinin ilk ilaçlamasında her iki zararlıya da etkili olan ilaçlar kullanılmalıdır. Zeytin kabuklubitine karşı ayrı bir ilaçlama gerekmesi halinde, ilk hareketli larva çıkışı görüldüğü zaman bir ilaçlama yapılır.

  • Akdiken akarı (Tetranychus viennensis)
  • İki noktalı kırmızı örümcek (Tetranychus urticae)
  • Avrupa kırmızı örümceği (Panonychus ulmi)
  • Kahverengi örümcek (Bryobia rubrioculus)
  • Yassıakar (Cenopalpus pulcher) 

 Akarlar, çıplak gözle zor görülecek kadar küçük zararlılardır. Vücutlarında değişik şekil ve büyüklükte kıllar, dikenler ve tüyler bulunur.

Zarar Şekli

 Kırmızı örümcekler ağaçların yapraklarında, bitki özsuyunu emerek ve zehirli madde salgılayarak zarar yaparlar. Şiddetli zarar gören yapraklar kurşun veya gümüş rengini alırlar. Avrupa kırmızı örümceği ve Kahverengi örümcek, çiçeklerin çanak yaprak ve çiçek buketindeki taze yaprakları emerek sararmasına sebep olur. Böyle ağaçlar, yanmış gibi bir görünüm alırlar. Yassı akarlar ise tomurcuklara saldırarak zayıflatır ve meyve tutmayı önler .

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 Kışın veya erken ilkbaharda, ağaçların kök boğazı ve gövdelerindeki kavlamış olan kabuklar kaldırılarak, altında kışlayan akarların ölmesi sağlanmalıdır. Yere dökülen yapraklar toplanarak, bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Bahçenin bakım işlemleri uygun olarak yapılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 Kırmızı örümceklere karşı kış mücadelesi önerilmemektedir. Ancak diğer zararlılara karşı yapılan kış mücadelesi, kışı yumurta halinde geçiren Avrupa kırmızı örümceği ve Kahverengi örümceğe de etkili olmaktadır. Akarların kimyasal mücadelede ilaçlama zamanını doğru bir şekilde belirleyebilmek için, bahçedeki kırmızı örümcek yoğunluğu ve doğal düşman popülasyonunun saptanması gerekir. Bu amaçla, bahçeyi temsil edecek şekilde seçilen 10 ağaçtan koparılan 100 yaprakta periyodik olarak sayım yapılmalıdır. Yapılan sayımlarda, yaprak başına ortalama 8–10 adetin üzerinde kırmızı örümcek bulunması ve doğal düşmanların etkinliğinin çok düşük olması durumunda ilaçlama yapılabilir.

Kiraz siyah yaprakbiti erginleri, genel olarak yuvarlak vücutlu, parlak siyah renkli ve koyu esmer parıltılıdır. Corniculusları iyi gelişmiştir. Bunlar silindir şeklinde olup, uç kısma doğru incelmiştir. Vücut uzunluğu 2 mm’dir. Yumurtaları siyah ve uzunca ovaldir Kışı kiraz ve vişne ağaçlarının tomurcuklarının etrafında ve dallarda yumurta döneminde geçirir. İlkbaharda nimfler çıkar ve yaprakların alt yüzünde beslenirler. Burada çoğalarak birkaç döl verir. Mayıs-haziran aylarında, kanatlı erginler meydana gelir. Kanatlı erginler, ara konukçulara göç ederek orada yaşamını sürdürür. Sonbaharda tekrar esas konukçusu olan kiraz ve vişne ağaçlarına döner. Burada çiftleşirler. Çiftleşen dişiler, ağaçların tomurcuklarının etrafına ve dallara yumurta bırakır. Bu döllenmiş yumurtalar kışı geçirir. Bazı yerlerde, bazı bireyler, yaz mevsiminde ara konukçularına göç etmeyip, esas konukçusu olan kiraz ve vişne ağaçları üzerinde hayatını sürdürebilir.

 Zarar Şekli

 Kiraz siyah yaprakbitinin erginleri ve nimfleri, yapraklarda ve sürgünlerde öz suyunu emerek zarar yaparlar. Ayrıca salgıladıkları tatlımsı maddeler nedeniyle, fumajine neden olurlar. Erginler ve nimfler, yaprakların alt yüzlerinde koloniler oluşturarak beslenirler. Bunun sonucu yapraklar kıvrılıp, buruşur ve sürgünler gelişemez .

 

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 Bu amaçla bahçe içerisindeki yabancı bitkiler imha edilmeli, toprak sürümüne özen gösterilmeli, meyve bahçeleri ve yakınında yaprakbitlerine hassas bitkiler yetiştirilmemelidir. Kış ve erken ilkbaharda ağaçlar kontrol edilmeli, yumurta görüldüğü taktirde yapılacak budama ile popülasyon düşürülmelidir.

 Kimyasal Mücadele

 Mart ve Ekim aylarında sadece Kiraz siyah yaprakbitini hedef alan kaplama ilaçlamalardan kaçınılmalıdır. Yaprakbiti popülasyonu, ekonomik zarar eşiğinin üzerine çıkması halinde, bir ağaçta 7 adet bulaşık dal olduğunda ilaçlanmalıdır.

Bu böcek, daha çok kiraz bahçelerindeki otsu bitkilerle beslenir. Kiraz için ekonomik önemi olmayan bir zararlıdır. Yumurtalarını, meyve açlarının gövde ve kalın dallarına, üzeri çamurla örtülmüş paketler halinde bıraktığı için zararlı görüntüsü vermektedir.

 Tanımı, yaşayışı ve zarar şekli

 Erginler 4-5 mm boyunda, genellikle kirli sarı renktedir. Ancak beslendikleri bitkilere göre bal ve fındık rengi gibi değişik renklerde de görülebilir. Başı dikdörtgen şeklinde olup, aşağıya doğru sivrilerek bir üçgen meydana getirir. Antenleri kıl şeklinde ve koyu renktedir. Kanatları vücut renginde ve saydamdır. Uç kısma doğru hafif lekeler ihtiva eder. Uzunluğu 1 mm kadar olan yumurtalar, ağaçların gövdelerine ve ana dallarına, çamurdan yapılmış paketler içerisine, 2 sıralı ve 5-14’lük gruplar halinde bırakılır. Yumurtalar elips şeklinde ve kırmızımsı kahverengindedir. Yüzeyi düz olup üzerinde herhangi bir desen bulunmaz. Yumurtadan yeni çıkan nimfler önce kavun içi rengindedir. Nimfler geliştikçe renkleri, griye ve ergin olmaya yakın, dişinin rengine dönüşür. Kışı yumurta halinde geçirir. Mart-nisan aylarında havaların ısınmasıyla yumurtalar açılmaya başlar. Çıkan nimfler önceleri ağaçların altında ve çevredeki otsu bitkilerle 2-3 ay kadar beslenirler. Bu süre içinde 3 gömlek değiştirerek ergin hale geçerler. Erginler önceleri nimflerin beslendiği otsu bitkilerde gezinirler, daha sonra çevrede bulunan meyve ağaçlarına geçerler. Eşeysel olgunluğa erişen erginler haziran – temmuz aylarında yumurtalarını yukarıda anlatıldığı şekilde ağaçlara bırakırlar. Yılda 1 döl verir.

Konukçusu olduğu bitkilerin çiçek, taze sürgün ve meyve saplarına hortumunu sokarak beslenirler. Bu beslenme sırasında yara alan dokunun zamanla rengi değişir, kurur ve zamanla döküme kadar gider.

 Mücadelesi

Kimyasal mücadele

 • Bu zararlıya karşı meyve ağaçlarında kimyasal mücadele

yapılmamalıdır.

• Ergin böcekler, 35–40 mm uzunluğunda, kırmızı-kahverengi zemin üzerinde bulunan beyaz tüyler nedeniyle alaca görünümlü böceklerdir.

• En tipik özellikleri, antenlerinin uç kısımlarının yelpaze şeklinde olmasıdır.

 • Larvaları 70–80 mm uzunluğunda, tombul yapılı ve sarımsı krem rengindedir.

 • Vücudu “C” harfi şeklinde kıvrık olup, üzeri ince, sarı, seyrek tüyler ile örtülüdür. Zarar Şekli: • Erginleri, bitkilerin toprak üstü kısımlarını yiyerek zararlı olmaktadır.

 • Esas zararı, fidanların ve ağaçların köklerini yemek suretiyle, larvalar yapar.

• Fidanlıklarda bir bitkinin kökünde 1 larvanın bulunması önemli zararlara yol açar.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Sulama, gübreleme gibi bakım işlemleri tam olarak yapılarak ağaç ve fidanlar sağlıklı tutulmalıdır.

 • Bu zararlılarla bulaşık fidanlıklarda, kullanılacak çiftlik gübresi ilaçlandıktan sonra toprağa karıştırılmalıdır.

 • Haziran ve Temmuz aylarında bahçelerde yabancı ot temizliğine özen gösterilmelidir.

 • Bahçe sonbaharda 20–30 cm derinliğinde sürülerek larvalar, Mayıs ayında 15–20 cm derinliğinde sürülerek pupalar ve Temmuz-Ağustos aylarında sürülerek de yumurtalar tahrip edilmelidir.

 • Gerek fidanlıklar ve gerekse meyve bahçelerinde, geceleri erginler toplanarak öldürülmelidir.

 Kimyasal Mücadele

 Bu zararlıya karşı, sadece larva zararının bulunduğu fidan ve ağaçlarda kimyasal mücadele yapılmalıdır. İlkbaharda, 0–20 cm toprak derinliğindeki toprak sıcaklığı 9–10°C‘ye ulaşıp, larvalar faaliyete başladığı zaman ikinci ve üçüncü dönem larvalara karşı bir ilaçlama yapılır. Sonbaharda ise, yörelere göre değişmekle birlikte, ilk yağmurlardan sonra, larvalar toprak yüzeyine yakın olduğu zaman bir ilaçlama yapılabilir. Ancak önemli olan ilkbaharda yapılacak ilaçlamadır. İlkbahar ilaçlaması yapılmayan bahçelerde, zarar yaygın olarak bulunduğu zaman ve ergin uçuşlarının fazla olduğu yıllarda, sonbahar ilaçlamalarının da yapılması gereklidir. 

Dişi kabuğu 2.0-2.5 mm çapında, dairemsi dış bükey ve kirli beyaz renklidir. Birinci ve ikinci larva gömlekleri dıştan belirgin olup çoğunlukla kabuğun bir kenarında bulunur. Kabuk altında bulunan dişi, armut biçiminde ve turuncu sarı renktedir. Kışı döllenmiş dişi durumunda geçirir.

Kış sonunda sıcaklığın artışı ile birlikte gelişir, irileşir. İlk larva çıkışları bölgelere göre değişmekle beraber nisandan hazirana kadar görülür. İkinci döl, sıcak bölgelerde temmuzun ilk haftasında, diğer bölgelerde ise temmuz ortalarına doğru ve daha geç görülür.

Zarar Şekli

Zararlı, sıvama halde bulunduğu dalların, daha sonra da ağacın tümünün kurumasına yol açar. Şeftali ve nektarin ağaçları, Dut kabuklubiti zararına karşı çok duyarlıdır. Larvaları bazen nektarin meyvelerine geçerek kırmızı lekeler oluşturur ve meyvenin satış değerini düşürür.

 

Mücadele Yöntemleri

Kimyasal Mücadele

 Zararlının bulunması mücadele yapılmasını gerektirir. Büyük bahçelerde yüksek yoğunlukların (sıvama) söz konusu olduğu durumlarda bir kış mücadelesine başvurulabilir. Yaz mücadelesi birinci veya ikinci döllere karşı uygulanır. Ancak ikinci dölde, bazı şeftali çeşitlerinin hasat dönemine gelmiş olması göz önünde bulundurulmalıdır. İlaçlamalara ilk larva çıkışında başlanır ve ilacın etki süresi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılır. Dutlarda yaz ilaçlaması sadece ikinci döle karşı yapılmalı, birinci döle karşı ilaçlama yapılmamalıdır.

Ergin dişi kabuğu 1.2 mm boyunda, 0.5 mm eninde, beyazımsı veya açık kahverengindedir. Kışı dal çatlaklarında, sürgünlerin budak yerlerinde, tomurcuk kapsülleri arasında, boğumlarda ergin halde geçirir. Kışlayan bireylerden mayısdan itibaren hareketli larva çıkışı başlar ve çıkış haziranda son bulur. Hareketli larvalar meyve, tomurcuk ve dallara yerleşerek beslenir ve gelişir.

 Zarar Şekli

Ağaçların kök hariç dal, sürgün, tomurcuk, yaprak ve meyvelerinde bulunur. Bitki özsuyunu emmek suretiyle zarar yapar. Tomurcukları zayıflatır veya körleştirir. Böylece ağaçlarda çiçek ve sürgünlerin azalmasına neden olur. Meyve üzerinde yapmış olduğu nokta şeklindeki lekeler de çok önemlidir. Bu gibi meyvelerin pazar değeri düşer, çok yoğun bahçelerde ağaçların kurumasına neden olurlar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 Ağaçlar kuvvetli bulundurulmalıdır. Zararlı ile yoğun bulaşık olan dallar budanmalıdır. Budama artıkları bahçeden uzak ve çıkan larvaların ağaçlara ulaşamayacağı bir yere imha edilmeden bırakılmalıdır. Böylece zararlının içinde veya kabuğun altında kışı geçiren parazitoitler korunmuş olur.

Kimyasal mücadele

 Yoğunluğun yüksek olduğu bahçelerde ağaçların uyku döneminde, tomurcuklar patlamadan 20 gün öncesine kadar, kışlık ilaçlardan biri ile ilaçlama yapılır. Yazın, nisan sonundan itibaren yapılan kontrollerde ilk hareketli larvalar görüldükten 1-2 hafta sonra birinci ve ilacın etki süresi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılır.

  • Elma gözkurdu (Anthonomus pomorum L.)
  • Badem gözkurdu (A. amygdali Hust.)
  •  Elma gözkurdu (Anthonomus pomorum )

Elma gözkurdu erginleri, 3.5-6.0 mm boy, 1.5-2.0 mm eninde olup vücutları ince, sık ve sarımsı gri renkte tüylerle örtülüdür. Üst kanatların rengi siyahımsı kahverenginden açık kahverengiye kadar değişir. Üst kanatlarda iki kahverengi bant ile çevrilmiş “V” harfi şeklinde bir leke vardır. Antenleri hortumun ortasından çıkmıştır. Yumurtaları beyaz renkte, oval şekilli 0.7×0.5 mm ebadındadır. Larvaları bacaksız, olgunlaştığında kıvrık vücutlu, 0.8 mm kadar boyunda ve beyaz renkli olup, baş kapsülleri kahve renklidir . Üç larva dönemi geçirdikten sonra oluşan pupaları serbest pupa tipinde ve 4.5 mm boyundadır. Erginler kışı ağaç kabukları, taş, yaprak döküntüleri altında veya toprağın yarık ve çatlaklarında geçirir. Günlük ortalama sıcaklık 7-8°C, maksimum sıcaklık 10-11°C’yi bulduğunda erginler kışlakları terk etmeye başlar. Şubat ortasından mart sonuna kadar olan bu zamanda beslenme ve uçuş bakımından büyük aktivite göstererek ağaçların açmakta olan tomurcuk, filiz ve sürgünleri ile beslenirler. Çiftleşerek yumurtalarını henüz tozlaşmakta olan çiçek tomurcukları içine bırakırlar. Bir dişi ömrü boyunca ortalama 25 yumurta bırakır. Larvalar 2-4 haftada gelişerek aynı çiçek evinde pupa olur. Genellikle mayıs içinde pupa dönemi sona erer ve çıkan erginler taze yaprak ve sürgünlerle kısa bir süre beslenerek, yaz ortasına doğru kışlık yerlerine çekilirler. Yılda 1 döl verir

Badem gözkurdu (A. amygdali)

 Badem gözkurdu erginleri 3.0-4.2 mm uzunluğunda, kahve renklidir. Üst kanatlar, erkek bireylerde gri, dişilerde sarı renkli üç çizgi ile desenlenmiştir. Yumurtaları oval, süt beyaz renkte, 0.8×0.5 mm ebadında; olgun larvalar az çok silindirik şekilli, 4.8-5.5 mm boyunda ve beyaz renkli olup baş kapsülleri kırmızımsı parlak kahve renklidir. Badem gözkurtlarının dişileri sonbahar-da barınaklarından çıkarak 2 hafta ka-dar odun ve çiçek gözlerinde beslenir ve yumurtalarını ilkbaharda açacak olan odun ve çiçek gözlerine bırakırlar. Çıkan larvalar bütün kış süresince tomurcukları yiyerek beslenir. Bahar aylarında da önce pupa, sonra ergin hale gelirler. Yılda 1 döl verir.

 Zarar Şekli

 Meyve gözkurtlarının larvaları çiçek tomurcukları içinde beslenip geliştikleri için, zarar gören çiçekler açılamaz ve meyve bağlamazlar. Bu tip çiçekler kahve-rengileşir kuruyarak ağaç üzerinde kalırlar A. pomorum’un Ege Bölgesi armutlarında ortalama %25(4-60) oranında çiçeklerde zararlı olduğu, özellikle bakımsız bahçelerde yoğunluk kazandığı bilinmektedir. Erginler çiçekler dışında taze yaprak, filiz ve sürgünlerle de beslenirler.

Mücadele Yöntemleri

Kimyasal Mücadele

 Zararlı ile bulaşık olduğu bilinen bahçelerde marttan itibaren 7-10 gün aralar ile yapılan sürveylerde, bir ağaçta ortalama 10 zarar görmüş çiçek tomurcuğu varsa veya 100 darbede 30 ergin bulunmuşsa, bu zararlı ile ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Erginler faaliyete başlar başlamaz ve yukarıdaki eşiğe ulaşılınca ilaçlama yapılır. En uygun zaman fenolojik olarak farekulağı dönemidir. Çiçek tomurcukları görülmeye başlayınca ilaçlama bitirilmiş olmalıdır. Herhangi bir neden ile bu zamanda ilaçlama yapılamazsa, mayısın ilk haftasında çiçek taç yaprakları tamamen döküldükten sonra, zarar görmüş çiçek tomurcukları kafes içine alınır. Günlük kontroller ile ergin çıkış başlangıcı saptandıktan 1 hafta sonra geç ilkbahar ilaçlaması yapılır. 

kayısı

• Hastalığa yakalanmış ağaçlardaki ilk belirti yapraklardaki sararmalardır. Yaprak sararmaları ağacın tümünde veya ağacın bir yönünde olabilir.

 • Sararmanın yanı sıra yapraklarda küçülme de olur. Zamanla yapraklar kuruyup dökülür.

 • Hasta ağaçlarda büyümede durgunluk ve geriye doğru ölüm görülür.

• Meyve verimi ve kalitesi düşer, meyveler irileşmeden ve olgunlaşmadan dö- külürler.

 • Hasta ağaçların ince kökleri esmerleşip çürümüş, kalın köklerde ve kök boğazında önceleri beyaz, giderek koyulaşan, gri ve siyaha dönüşen bir tabaka oluşmuştur. Kökün kabuk kısmı kaldırıldığında kabuk altında ağ şeklinde beyaz bir örtü görülür.

Mücadele Yöntemleri Kültürel Önlemler

• Ağır ve su tutan topraklarda bahçe kurulmamalıdır.

• Toprakta fazla su birikmesine engel olunmalı, bunun için gerekirse bahçenin etrafına kurutma hendekleri açılarak fazla su akıtılmalı ve toprağın iyi bir şekilde havalanması sağlanmalıdır.

• Bahçeler sel sularından korunmalıdır, sel suları ile gelerek fidan ve ağaçların kök boğazında yığılacak toprak dağıtılmalı, böylece köklerin fazla derinde ve havasız kalması önlenmelidir.

• Sulama suyu ve gübre, ağaçların kök boğazına değil, tekniğine uygun şekilde taç izdüşümüne verilmelidir,

 • Hastalıklı bahçelerde ilkbaharda ağaçların kök boğazları ana köklere kadar açılarak yaz aylarında güneş ve hava almaları sağlanmalıdır.

 • Kökleri tamamen çürüyen ağaçlar, toprakta kök parçası kalmayacak şekilde derhal sökülmelidir. Hastalığın yeni bulaştığı ağaçlarda ise çürüyen kökler sağlam kısma kadar temizlenmeli, kesilen köklerin üstüne rastlayan dallarda köklerle dengeyi sağlayacak şekilde budama yapılmalıdır.

• Hastalığın sağlam ağaçlara bulaşmasını önlemek için bahçede hastalığın bulaşık olduğu kısmın etrafına 1 m derinliğinde hendek açılmalı, toprağı bulaşık tarafa atılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • Hastalığın belirlendiği her dönemde ilaçlama yapılabileceği gibi ilkbaharda kültürel önlemlerin uygulanmasıyla birlikte ilaçlı mücadele yapmak daha uygun olacaktır.

• Kimyasal veya kültürel mücadeleye geçebilmek için hastalığın görüldüğü bahçelerde ilkbaharda ağaçların dipleri açılarak kök ve kök boğazları incelenir. Kökleri tamamen çürümüş olan fidan ve ağaçlar sökülmeli hasta kısımlar kendi çukurunda yakılmalıdır. Daha sonra bu çukurlara m3 ’e 3 kg hesabıyla sönmemiş kireç atılmalı veya %35’lik karaboya eriyiği ile bolca sulanıp kapatılmalıdır. Ağaçların söküldüğü kısımlara en az 1-2 yıl fidan dikilmemelidir.

• Hastalık yeni başlamışsa ağaçların kök boğazları açılarak çürümüş kı- sımlar sağlam kısma kadar temizlenmeli ve temizlenen yara yerlerine 750 g Ardıç katranı +250 g Göztaşı karışımı sürülmeli veya 2-5 kg karaboya dökülerek toprakla kapatılmalıdır.

 • Hastalıkla bulaşık bahçelerde, sağlam ağaçları korumak amacıyla ağaçların diplerine m2 ’ye 10 litre ilaçlı su gelecek şekilde %5’lik karaboya veya %1’lik Göztaşı eriyiklerinden biri uygulanmalıdır.

 

• Hastalık etmeni gözlerden, çatlaklardan, yaralardan ve budama yerlerinden bitkiye girer ve kışı kanserlerin kenarlarındaki kabuk dokusunda geçirir. İlkbaharda bakteri bu kanserlerde çoğalmaya başlar ve yağmurla çiçek ve genç yapraklara yayılır

 • Yapraklarda küçük, yağ yeşili, sarımtırak haleli, zamanla morumsu kahverengi renk alan lekeler oluşur. Bu lekeler zamanla kurur ve düşer. Yapraklar saçma ile delinmiş bir görü- nüm alır.

 • Kanserli dalların uç kısımlarındaki yapraklar ilkbahar sonları ve yaz aylarında solgunlaşıp, ölebilir.

• Hastalıklı çiçekler solar, kahverengi renk alır ve dalda asılı kalır.

 • Hastalıklı tomurcuklar kahverengileşerek kurur.

• İnce dallar ve sürgünlerde yanıklık, kabukta esmer, çökük lekeler görülür ve fazla sayıdaki lekeler dalın kurumasına yol açar.

• Ana dallar ve gövde üzerinde kanserler oluşur. İlkbaharda kanserler hızla ilerler. Kanserli dokuların yüzeyi ıslak ve yanık görünümlüdür. Bu bölgelerden zamk çıkışı gözlenir.

 • Meyvelerde küçük, hafifçe çökük kahverengi lekeler oluşabilir.

Mücadele Yöntemleri Kültürel Önlemler

 • Fidan üretiminde sağlıklı çöğür ve gözler kullanılmalıdır.

 • Ağır hasta ağaçlar sökülüp yakılmalıdır.

 • Ağaçlar üzerindeki kurumuş veya belirti bulunan dallar ve gövde üzerinde bulunan kanserler sonbaharda ilaçlamadan önce kesilerek yakılmalıdır.

 • Budamada kullanılan aletler her seferinde % 10’luk çamaşır suyuna daldırılarak dezenfekte edilmelidir.

 • Bahçede yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.

 Kimyasal mücadele

 • İlaçlamalar Bordo bulamacı ile sonbaharda yaprakların % 75’i döküldükten sonra 1. ilaçlama ve ilkbaharda gözler uyanmadan önce 2. ilaç- lama olmak üzere yılda iki defa yapılır

• Hastalık, orman ve meyve ağaçlarının köklerinde çürüklük yaparak ağaçların ölümüne neden olur. Hastalığa yakalanan ağaçlarda sürgün oluşumu azalır, yapraklar sararır ve dökülür. Sürgün ve dallar kurumaya ve ölmeye başlar, sonunda ağaçlar tamamen kurur. Bu belirtilerin oluşumu ve ağaçların ölümü 4 yıllık süreyi gerektirir ancak şiddetli hastalıklarda bu süre 1–2 yıldır. Hastalığa yakalanmış ağaçların kökleri incelendiğinde ikinci köklerden başlayarak kök boğazına kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz bir tabakanın oluştuğu görülür. Hastalığın başlangıcında odun dokusu açık kahverengidir, daha sonra sarımtırak veya beyaz süngerimsi dokuya dönüşür.

Mücadele Yöntemleri Kültürel Önlemler

• Kuruyan ağaçlar bahçeden sökülerek imha edilmeli ve yerlerinde kireç söndürülmelidir,

• Hastalık bahçenin belli kesimlerinde ise, hastalığın sağlam ağaçlara bulaşmaması için hasta olan ağaçların etrafına 60 cm derinlik ve 30 cm genişlikte hendekler açılmalıdır,

 • Çevre bahçelerde hastalığın bulunduğu durumlarda sel sularının getireceği hastalıklı parçaların girişini önlemek için bahçenin çevresine 60–70 cm derinlikte hendekler açılmalıdır, • Ağaçlar sağlam ve sağlıklı yetiştirilmeli, bunun için tekniğin gerektirdiği önlemler alınmalıdır, • Orman alanlarının kesimiyle elde edilen boş araziye hemen meyve bahçesi kurulmamalı, toprak 2–3 yıl boş bırakılmalıdır,

• Sonbaharın ilk yağmurlarından sonra oluşan etmenin şapkaları ve oluştukları yerdeki kök parçaları imha edilmelidir,

• Ağaçlar derin dikilmemeli, aşırı sulanmamalı ve köklerin yaralanmamasına dikkat edilmelidir

Kimyasal Mücadele İlaçlama Zamanları

• İlaçlamalara hastalık görüldüğünde başlanır.

 İlaçlama Tekniği

 • Hastalık yeni başlamış ise, hasta kökler kesilip hasta kısımlar kazındıktan sonra bu yerlere %5’lik Bordo bulamacı veya %2’lik Göztaşı ilaçlarından biri fırça ile sürülür, ilaç kuruduktan sonra üzeri aşı macunu veya 750 gram Ardıç katranı+250 gram Göztaşı karışımı ile kapatılmalıdır.

• Kökler tamamen hasta ise, ince köklere kadar sökülerek kendi çukurunda yakılır, yerine sönmemiş kireç dökülerek kapatılır.

• Hasta bahçedeki sağlamları korumak için sonbaharda veya ilkbahara girerken ağaçların taç izdüşümleri%5’lik Karaboya veya %2’lik göztaşı ile m2 10 lt ilaçlı su gelecek şekilde ilaçlanmalıdır.

• Hastalık; bitkinin çiçek, çiçek sapı, meyve ve sürgünlerinde belirti oluşturur.

• Hastalığa yakalanmış çiçekler kahverengileşir, dal üzerinde kurur ve mumyalaşır.

• Meyveler olgunlaşmaya yakın belirti verir. İlk olarak kahverengi renkte birkaç lekeyle başlar. Lekelerin etrafında açık kahverengi halka bulunur. Çürüklük meyve etinin içine doğru gelişir, ancak leke çukurlaşmaz. Meyveyi zamanla buruşturur ve tamamen kurutur. Kuruyan meyveler mumyalaşır dalda asılı kalırlar. Yurdumuzda kayısılardaki meyvede hastalık önemli değildir.

• Çiçek sapından hastalanan sürgünler esmerleşir, ince sürgünler tamamen kurur, kalınlarında ise kanser yaraları oluşur. Kanser yaraları kapanmaz, ortası çökük, elips şeklinde ya da uzun yarıklar şeklinde kendini gösterir. Kuruyan kısımlardaki tomurcuk, çiçek, meyve ve yapraklar da ölürler ve dalda asılı halde kalırlar. Yağmurlu ve nemli havalarda yara etrafında zamklanma görülür.

Mücadele Yöntemleri Kültürel Önlemler

• Hastalığın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru dallar budanıp yakılmalı, mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş meyveler toplanarak imha edilmelidir. Kimyasal Önlemler

1.ilaçlama çiçeklenme başlangıcında (%5–10 çiçekte )

2. ilaçlama tam çiçeklenmede (%90–100 ) 

• Hastalık belirtileri gövde, ana dal ve yan dallarda kanser, daha ince dallarda ise kuruma ve geriye doğru ölüm şeklinde ortaya çıkar.

 • Enfekteli kısımda kabuk kahverengileşir çöker, konukçu bitki yara etrafında kallus dokusu oluşturur.

 • Zamk akıntısı görülür, kanser görünümü ortaya çıkar.

 • İlkbahardaki bulaşmalar sonucunda daha kısa fakat daha çökük kanserler oluşur ve bunların birçoğu aynı vejetasyon döneminde iyileşerek kapanabilir.

 • Sonbahar ve kışın oluşanlar, yavaş fakat daha fazla yayılarak dalların kurumasına neden olur.

 • Hastalık ilkbahar ve yaz aylarında, dalın veya gövdenin çevresini tamamen sararsa, enfeksiyon noktasının üstünde kalan kısım aniden solar ve kurur.

 • Kanserli kısım uzunlamasına kesilirse iletim demetlerinde aşağıya ve yukarıya doğru kahverengi bantlar görülür.

• Hastalıklı kısımla sağlıklı doku arasında kırmızımsı kahverengi bir hat dikkati çeker .

 • Hastalık etmeni; ilkbahar ve sonbaharda yapılan budama yaraları, kış donları sırasında oluşan kabuk çatlakları ve sonbaharda dökülen yaprak izleri ve meyve saplarında oluşan yaralardan giriş yapar.

• Yağmur, böcek, budama aletleri ile dağılarak yeni enfeksiyonlara neden olur.

 • Hastalık, çok sayıda meyve veren dalın kurumasına neden olduğundan önemli ürün kayıplarına yol açar.

Mücadele Yöntemleri Kültürel Önlemler

 • Kayısı gibi verim budaması gerektirmeyen sert çekirdekli meyve türlerinde yapılacak dal kesimleri ve dal almalar, hasattan sonra yaz aylarında yapılmalıdır.

• Hastalıklı dallar sağlıklı dokuyu da içerecek şekilde kesilmeli ve imha edilmelidir. Kesilen yüzeyler ise ardıç katranı ile kapatılmalıdır.

• Budama aletleri, hasta kısımlar budandıktan sonra %10’luk sodyum hipoklorit solüsyonuna batırılmalı ve daha sonra sağlıklı ağaçların budama işlemine geçilmelidir.

 • Kanserler yaz aylarında sağlam dokuya kadar temizlenmelidir.

• Diğer hastalık ve zararlılarla mücadele yapılmalıdır. • Toprak işleme ve hasat sırasında ağaçlar yaralanmamalıdır. • Bahçenin tesis edildiği alan iyi drenajlı olmalı, bahçeye gerektiği kadar azotlu gübre verilmemelidir.

• Sezon sonu sulamadan kaçınılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Bu hastalığa karşı etkili bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.

  • Hastalık kayısı ağaçlarında yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur.
  • Yaprak üzerinde oluşan lekeler ilk önce 1 mm çapında, yuvarlak, yağ lekesi görünümünde olup zamanla kenarları kırmızımtırak orta kısımları koyu kahverengine dönüşebilir. Bu lekeli kısımlar sonradan dökülür ve yaprakta delikler oluşur. Bazen birbirine bitişik lekeler birleşip dökülürler ve çapı 1 cm’yi bulan delikler görülür. Yapraklar belirtilerin oluşmasından 5–10 gün sonra dökülmeye başlar.
  • Meyve üzerindeki lekeler 1–2 mm çapında, yuvarlak ve dağılmış şekildedir. Ancak bazen lekeler birleşerek sıvama şeklinde meyve yüzeyini kaplar. Lekelerin ortası koyu, etrafı açık kırmızımsı renktedir. Zamanla ortası gri, kirli beyaz, çevresi koyu kırmızı, koyu kahverengi veya siyaha dönüşmektedir. Meyve lekelerindeki kahverengi orta kısım çöküktür.
  • Etmen tomurcuklarda da zarar oluşturur. Hastalıklı tomurcuklar sağlam olanlardan ayırt edilebilir. Ancak bu tomurcuklar dokununca dökülmezler. Başka nedenlerle ölmüş olan tomurcuklar ise küçük bir dokunmayla dökülmektedir.
  • Etmen sürgünler üzerinde yuvarlak, kahverengi-kırmızı renkte lekeler oluşturur. Genç sürgünlerde oluşan lekeler kısa sürede zamk çıkararak küçük yaralara dönüşürler.

Mücadele Yöntemleri Kültürel Önlemler

 

  • Sonbaharda hastalıklı tomurcuklar bulunan dallar sağlam kısımdan budanarak yakılmalıdır. Kimyasal Mücadele:

 İlaçlama Zamanları:

  1. İlaçlama: Sonbaharda yaprak dökümünden hemen sonra,
  2. İlaçlama: İlkbaharda çiçek tomurcukları açılmadan önce (pembe çi- çek tomurcuğu döneminde),

 

  1. İlaçlama: Meyvelerde çanak yaprağı ve erkek organ tablası meyvenin ucuna sıyrılırken yapılmalıdır.
  • Hastalık kayısı ağaçlarında yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur.
  • Yaprak üzerinde oluşan lekeler ilk önce 1 mm çapında, yuvarlak, yağ lekesi görünümünde olup zamanla kenarları kırmızımtırak orta kısımları koyu kahverengine dönüşebilir. Bu lekeli kısımlar sonradan dökülür ve yaprakta delikler oluşur. Bazen birbirine bitişik lekeler birleşip dökülürler ve çapı 1 cm’yi bulan delikler görülür. Yapraklar belirtilerin oluşmasından 5–10 gün sonra dökülmeye başlar.
  • Meyve üzerindeki lekeler 1–2 mm çapında, yuvarlak ve dağılmış şekildedir. Ancak bazen lekeler birleşerek sıvama şeklinde meyve yüzeyini kaplar. Lekelerin ortası koyu, etrafı açık kırmızımsı renktedir. Zamanla ortası gri, kirli beyaz, çevresi koyu kırmızı, koyu kahverengi veya siyaha dönüşmektedir. Meyve lekelerindeki kahverengi orta kısım çöküktür.
  • Etmen tomurcuklarda da zarar oluşturur. Hastalıklı tomurcuklar sağlam olanlardan ayırt edilebilir. Ancak bu tomurcuklar dokununca dökülmezler. Başka nedenlerle ölmüş olan tomurcuklar ise küçük bir dokunmayla dökülmektedir.
  • Etmen sürgünler üzerinde yuvarlak, kahverengi-kırmızı renkte lekeler oluşturur. Genç sürgünlerde oluşan lekeler kısa sürede zamk çıkararak küçük yaralara dönüşürler.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

  • Sonbaharda hastalıklı tomurcuklar bulunan dallar sağlam kısımdan budanarak yakılmalıdır. Kimyasal Mücadele:

 İlaçlama Zamanları:

  1. İlaçlama: Sonbaharda yaprak dökümünden hemen sonra,
  2. İlaçlama: İlkbaharda çiçek tomurcukları açılmadan önce (pembe çi- çek tomurcuğu döneminde),
  3. İlaçlama: Meyvelerde çanak yaprağı ve erkek organ tablası meyvenin ucuna sıyrılırken yapılmalıdır.

• Toprak kökenli hastalık etmenleri olup sert çekirdekli meyve ağaçlarının kök ve kökbo- ğazın da zarar oluşturur. Kayısı ve kirazda kök ve kökboğazı çürüklüğüne neden olduğu belirlenmiştir. Toprak ve bitki artıkları üzerinde uzun süre canlılığını sürdürür. En önemli enfeksiyon yapıları, toprağın suyla doygun olduğu durumlarda görülür. Etmen sulama suyu ve enfekteli fidanlarla uzak mesafelere taşınabilir.

Hastalık Belirtisi

• Hastalıklı ağaçlarda genel bir gelişme gerili- ği söz konusudur. Kök ve kökboğazı çürüklüğünün tipik belirtisi, ilkbaharda yaprakların açık yeşil-sarımsı renkte çıkması, normalden küçük ve sayısının az olmasıdır.

• Yaz mevsimi başlarında hastalıklı ağaçlarda susuzluk belirtisine benzeyen görünüm ortaya çıkar.

• Diğer belirtiler ise genellikle sürgün ucu gelişiminin, meyve büyüklü- ğünün ve verimin azalmasıdır. Bu belirtileri gösteren ağaçların kök ya da kökboğazında kabuk dokusunda çöküntü ve çatlaklar görülür.

• Hastalığın kök bölgesindeki belirtileri ise kabuk kaldırıldığında sağ- lıklı dokuların yerine turuncudan koyu kahverengiye kadar değişen ve bazen aşı noktasına kadar ilerleyen nekrotik dokuların aldığı görü- lür. Sağlıklı ve nekrotik dokular belirgin bir çizgiyle birbirinden ayrılır. Bu tip belirtilerin görüldüğü dokularda ekşimsi koku dikkati çeker. Hastalıklı ağaçlar yıldan yıla zayıflar ve sonunda ölür. • Hastalık önemli ölçüde ekonomik kayıplara yol açmaktadır.

Mücadelesi Kültürel önlemler

• Hastalıktan ari, sertifikalı fidan kullanılmalıdır.

• Fidanlıklar ve meyve bahçeleri fazla su tutan ağır topraklarda kurulmamalı, kurulmuşsa drenajı sağlanmalıdır.

 • Taban suyunun yüksek olduğu arazilerde sırta dikim yapılmalıdır.

• Fidanlar aşı noktaları topraktan en az 10-15 cm kadar yukarıda olacak şekilde dikilmeli, toprak işlemesi sırasında aşı yerinin kapatılmamasına dikkat edilmelidir.

• Aşırı sulamadan kaçınılmalı ve suyun kökboğazına değmesi engellenecek şekilde çift çanak sulama sistemi veya damla sulama tercih edilmelidir.

• Toprak işlemesi sırasında kök ve kökboğazının yaralanmamasına dikkat edilmelidir.

 • Hasta bitkiler sökülerek hemen imha edilmeli ve sökülen ağaçların yerlerine sönmemiş kireç uygulanmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

İlaçlama, koruyucu olarak dikimle birlikte yapılabilir. Hastalığın görüldüğü bahçelerde ise toprak ve yaprak uygulamaları şeklinde yapılır.

İlaçlama Zamanı Toprak uygulamaları (tedavi edici/koruyucu):

1. İlaçlama : İlkbahar başlangıcında (çiçeklenme öncesi)

 2. İlaçlama : Sonbaharda olmak üzere yılda 2 kez yapılır. Yeşil aksam uygulamalarına ise ilkbaharda ağaçların yapraklanması ile başlanır. Uygulamalar vejetasyon süresince 30-60 gün aralıklarla tekrarlanabilir. İlaçlama Tekniği Toprak üstü uygulamalarında ağacın tümü ilaçlanacak şekilde rüzgârsız havada ilaçlama yapılmalıdır. Topraktan uygulamalar ise damla sulama yoluyla veya ağacın taç izdüşümüne gelecek şekilde yapılmalıdır.

• Çeşitli sert çekirdekli meyve türlerinde (Prunus spp.) şarkanın belirtileri, genel olarak yaprak ve meyvede görülür. Virüsün sadece bir kaç ırkı yara oluşumuna, dokuların ölmesine, daha sonra ağacın tümden ölümüne neden olur. Şarka virüsünün çoğalması kesintili olduğundan, belirtiler geçici veya dönemseldir. Belirtiler ilkbaharda ilk yapraklanma devresinde görülebilir ve mayıs ayından sonra kaybolur. Bazı yıllar eylül ayında veya daha erken tekrar ortaya çıkabilir.

 Hastalık belirtisi

 • Hastalık etmeni Plum pox virüsüdür.

• Doğada yaprak bitleri ile yayılır.

 • Şarka virüsü her türlü bitki aksamla ( aşı kalemi, göz, çelik, kabuk vs.) taşınır.

 • Kayısı meyvelerinde genel bir deformasyon görülür. Meyvelerdeki belirtiler, parlak sarı halkalar veya çekirdeğe kadar ulaşan derin yaralar şeklindedir. Çekirdek üzerinde sarı veya krem rengi halkalarla çevrili koyu noktalar Şarkanın tipik belirtilerindendir

 • Erik ve kaysılarda yapraklarda sarı leke, band ve halka şeklinde renk açılması olarak görülür. Duyarlı çeşitlerin yapraklarında, damarlar boyunca renk açılmaları görülür, meyve etinde yaralar oluşur, meyveler olgunlaşmadan dökülür. Meyveler acı veya tatsız olmasından dolayı pazar değerini yitirir. Köstendil ve mürdüm eriği hastalığa karşı çok duyarlıdır.

 • Şeftali çeşitlerinde tomurcuk dökülmesi ve taç yapraklarda pembemsi çizgiler oluşmasına neden olur. Duyarlı çeşitlerde yaprak belirtileri ilkbaharda hemen ortaya çıkar. Yaprak belirtileri damarlar boyunca renk açılması ve yapraklarda deformasyon şeklindedir. Yaprakların ikincil ve üçüncül damarları boyunca sararma veya yaprak kenarlarına doğru sarımsı benekler ve haleler şeklinde görülür.

 • Kirazda da hastalığın varlığı saptanmıştır. Bazı kiraz çeşitlerinde yapraklarda damarlar boyunca renk açılması ve beneklenmeler görülür.

• Meyvelerde olum dönemine yakı nokta veya bantlar ve halka şeklinde çöküntüler oluşur.

 • Meyve kesitinde bu çökmüş yerlerin kahve renkli ve lastikleştiği görülür.

• Çekirdekte meyvedeki belirtinin iz düşümü görülür.

 • Olgunlaşmadan evvel meyve dökümü görülür.

 • Meyveler tatsız, kuru, kauçuk gibi bir hal alır.

 • Genel olarak yaşlı ağaçlarda hastalık belirtileri çok güç tespit edilir.

        MÜCADELESİ

 • Aşağıdaki kültürel önlemler alınarak mücadele edilmektedir.

 • Virüsten ari sertifikalı fidan kullanılmalıdır.

 • Fidanlıklarda çöğür, fidan ve aşı materyalinin alındığı damızlık ağaçlar her yıl kontrol edilmelidir.

 • Hastalığa dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi ve bunların anaç olarak kullanılmalıdır.

 • Hasta ve hasta şüphesi olan ağaçlardan üretim materyali alınmamalı.

 • Virüsün doğal enfeksiyon kaynağı olabileceğinden dolayı, orman ve açık arazide bulunan yabani erik, kiraz ve badem ile otsu konukçuları temizlenmelidir.

 

10. ERİK PASI Tranzschelia pruni-spinosae (Pers.) Dietel Hastalık Belirtisi:

 • Hastalık genellikle şiddetli zarar oluşturmamaktadır. Ancak mayıs ve haziran ayları yağışlı geçerse yaprak, sürgün ve meyve enfeksiyonları görülebileceği için zarar şiddeti artabilmektedir.

 • Yaprak enfeksiyonları- nın şiddetli olduğu durumlarda yapraklarda dökülmeler ve gövde de zamklanma da görülebilmekte ve zarar daha da artmaktadır.

Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler

 • Hastalığın kontrolünde, bir önceki sezondan kalan ve bulaşma kaynağı olan yaprakların toplanıp yakılması oldukça önemlidir.

• Hastalık belirtisi görülen sürgün ve meyveler ile budama artıkları da mutlaka toplanıp yakılmalı ve etrafta konukçu olabilecek yabani bitkiler varsa bunlar da uzaklaştırılıp imha edilmelidir.

 Kimyasal Mücadele

 • Hastalık görüldüğünde veya bir önceki yıl zarar oluşturduğu durumlarda kimyasal mücadele yapılır. 

• Hastalık, meyvelerin düzensiz olgunlaşmasına, şekillerinin bozulmasına ve meyve etinde yarılmalara neden olur. Haziran ayından itibaren ilk lekeler görülmeye başlar.

• Lekeler, daha çok meyvelerde ve özellikle meyvenin sap bölgesinde oluşur. Zeytin yeşili renginde olan bu lekelerin, daha sonra çapları büyür ve sayısı artar. Lekeler yüzeysel olup, bazen birleşerek meyvenin yarıdan fazlasını kaplar. Ancak lekeler meyve etinde görülmez. Bu lekeler meyve gelişmesini engellendiği için şekilleri bozulur ve çatlar.

• Genç devrede hastalığa yakalanan meyveler iyi gelişemez .

• Sürgünlerdeki lekeler, oval ve sürgün boyunca dağılmıştır. Hafif kabarık olan bu lekeler yüzeysel olup, sürgüne bir zararı yoktur.

Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler

 • Budama sırasında, hastalık görülen sürgünler kesilmelidir.

 • Hastalığın fazla görüldüğü yörelerde, bahçe kurulurken erkenci çeşitler tercih edilmelidir.

Kimyasal Mücadele

1. ilaçlama: Çiçek taç yaprakları döküldükten sonra, erkek organ ve çanak yapraklar halka şeklinde genç meyvenin ucuna sıyrılırken yapılmalıdır.

2. ve diğer ilaçlamalar: Birinci ilaçlamadan sonra, kullanılan preparatın etki süreleri dikkate alınarak, enfeksiyon koşulları ortadan kalkıncaya kadar ilaçlamalara devam edilmelidir.

zeytin zararlıları

 • Bakteri, krem-yeşil renkteki canlı ur ve siğillerde bulunur. Ur ve siğiller bir taraftan da fazla ışık ve ısının tesiri ile koyu kahverengi, çatlamış ve tepesi çökük bir görünüm alır. Bu şekildeki ur ve siğillerde hastalığı yapan bakteri ölür ve hastalık yapamaz.

 • Yıllık sürgünlerde yaprak, çiçek ve meyve dökümü sonucu açılan yara yerlerinde oluşan siğiller küçük, yuvarlak ve süngerimsidir. Hasat sırasında sırık vuruğu, dolu yarası ve budama hataları nedeniyle oluşan yaranın şekline göre, urların büyüklükleri de değişmektedir. Don çatlaklarında meydana gelen urlar ise çatlaklar boyunca dalı sarmış olarak görülür.

• Genç sürgünlerdeki yaprak, çiçek ve meyve dökümü sonucu oluşan yaralarda siğiller meydana gelir ve dallar çıplak bir gö- rünüm alır.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Zeytin dikimine elverişli olmayan, özellikle sık sık don olaylarının meydana geldiği yerlerde zeytin dikiminden vazgeçilmelidir.

 • Fazla su tutan, tabanı killi topraklara zeytin dikiminden kaçınılmalı, eğer dikim yapılmışsa drenaj kanalları açılmalıdır.

• Bahçe tesisinde sağlıklı fidanlar ve aşı kalemleri kullanılmalıdır

• Kanserli ağaçların budama işlemleri nemli ve yağışlı günlerde yapılmamalı, aletler sık sık %3’lük lizol eriyiği veya %10’luk sodyum hipoklorite batırılmalıdır.

• Ağaçlara gereğinden fazla azotlu gübre verilmemeli, bunun yerine kompoze gübre verilmelidir. • Zeytin ağaçlarında sırıkla hasat yapmaktan vazgeçilmeli veya dalları zedelemeyecek şekilde önlemler alınmalıdır.

• Budama artıkları hemen yakılmalıdır.

• Budama yerlerine önce %5’lik göztaşı eriyiği, kuruduktan sonra da aşı macunu sürülmelidir. Kimyasal Mücadele:

 

 Ege ve Akdeniz Bölgelerinde kanserle bulaşık zeytinlikler iki yıl budama yapmaksızın yılda 4 defa ilaçlanır. İlkbahar ilaçlamasında %1’lik, diğer ilaçlamalarda %2’lik Bordo bulamacı kullanılır. İki yılın sonunda temmuz-ağustos aylarında budama yapılır. Karadeniz Bölgesinde ise 2. ilaçlama (şubatta) yapılmaz, ancak dolu ve don zararı olursa şubat ilaçlaması yapılır. Diğer üç devredeki ilaçlamalar aynı dönemlerde uygulanır. 

 

  • Hastalığın ani ve yavaş solgunluk olmak üzere 2 tip belirtisi bulunmaktadır.
  • Ani solgunluk: Bu durum kış sonundan erken ilkbahara kadar görülür. Sürgün ve dallar aniden kurur. Bu belirtiler ağacın tek bir yönünde veya daha çok yönünde olabilir.
  • Kabuk dokusu erguvan rengine döner. Böyle bir dalın kabuğunun altından boyuna kesitler alındığında iletim demetleri koyu kestane renge dönüştüğü görülür.
  • Hastalıklı ağaçların sürgün ve dalları kuruyarak ölür.
  • Yapraklar yeşilimsi renklerini kaybederek açık kahverengine döner ve orta damar boyunca geriye doğru kıvrılır.
  • Yavaş solgunluk: İlkbaharda görülmeye başlar. Çiçeklerdeki belirtiler yapraklardan önce ortaya çıkar. Hastalık çiçeklenme döneminin başında olursa çiçekler dökülebilir. Mumyalaşan çiçek tomurcukları kahverengileşerek ölür ve ağaçta asılı kalır.
  • Hastalıklı dallardaki yapraklar önce mat yeşil renklidir. Uç yapraklar dışındakiler kurumadan dökülür.
  • Hastalıklı sürgünlerde iletim demetleri koyu kahverengidir.
  • Hastalık zeytin ağaçlarında verim düşüklüğü ve ölüme neden olmaktadır

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

  • Sağlıklı üretim materyali kullanılmalı,
  • Daha önce hastalığın görülmediği alanlarda zeytinlik tesis edilmelidir. Ancak hastalığın konukçusu olan bitkilerin tarımının yapıldığı yerlerde yetiştiricilik yapılacaksa bu topraklarda en az 2 yıl V.dahliae’nin konukçusu olmayan arpa, yulaf, buğday gibi tahıllar yetiştirildikten sonra zeytinlik tesis edilmelidir.
  • Toprak işleme yüzeysel ve ağacın taç izdüşümüne girmeden yapılmalıdır.
  • Gübreleme yaprak ve toprak analiz sonuçlarına göre yapılmalıdır. Aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır. Ağaçtan bir kesit Ağacın genel görünüşü
  • Aşırı sulama ve salma sulama yapılmamalıdır.
  • Zeytin bahçelerinde hastalığın bulaşma ve taşınma riskini arttırdığı için kesinlikle ara tarım yapılmamalı, yabancı otlarla da mücadele edilmelidir.
  • Hastalıklı sürgünler budanmalı, yapraklar dökülmeden önce budama tamamlanmalı ve budama artıkları bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Budama aletleri %10’luk çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.
  • Ayrıca hastalık etmeninin topraktaki yoğunluğunu azaltmak için solarizasyon uygulanabilir. Kimyasal Mücadele:

 Bu hastalığa karşı etkili bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.

  • .Hastalığın ani ve yavaş solgunluk olmak üzere 2 tip belirtisi bulunmaktadır.
  • Ani solgunluk: Bu durum kış sonundan erken ilkbahara kadar görülür. Sürgün ve dallar aniden kurur. Bu belirtiler ağacın tek bir yönünde veya daha çok yönünde olabilir.
  • Kabuk dokusu erguvan rengine döner. Böyle bir dalın kabuğunun altından boyuna kesitler alındığında iletim demetleri koyu kestane renge dönüştüğü görülür.
  • Hastalıklı ağaçların sürgün ve dalları kuruyarak ölür.
  • Yapraklar yeşilimsi renklerini kaybederek açık kahverengine döner ve orta damar boyunca geriye doğru kıvrılır.
  • Yavaş solgunluk: İlkbaharda görülmeye başlar. Çiçeklerdeki belirtiler yapraklardan önce ortaya çıkar. Hastalık çiçeklenme döneminin başında olursa çiçekler dökülebilir. Mumyalaşan çiçek tomurcukları kahverengileşerek ölür ve ağaçta asılı kalır.
  • Hastalıklı dallardaki yapraklar önce mat yeşil renklidir. Uç yapraklar dışındakiler kurumadan dökülür.
  • Hastalıklı sürgünlerde iletim demetleri koyu kahverengidir.
  • Hastalık zeytin ağaçlarında verim düşüklüğü ve ölüme neden olmaktadır

Mücadele Yöntemleri:

 Kültürel Önlemler:

  • Sağlıklı üretim materyali kullanılmalı,
  • Daha önce hastalığın görülmediği alanlarda zeytinlik tesis edilmelidir. Ancak hastalığın konukçusu olan bitkilerin tarımının yapıldığı yerlerde yetiştiricilik yapılacaksa bu topraklarda en az 2 yıl V.dahliae’nin konukçusu olmayan arpa, yulaf, buğday gibi tahıllar yetiştirildikten sonra zeytinlik tesis edilmelidir.
  • Toprak işleme yüzeysel ve ağacın taç izdüşümüne girmeden yapılmalıdır.
  • Gübreleme yaprak ve toprak analiz sonuçlarına göre yapılmalıdır. Aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır. Ağaçtan bir kesit Ağacın genel görünüşü
  • Aşırı sulama ve salma sulama yapılmamalıdır.
  • Zeytin bahçelerinde hastalığın bulaşma ve taşınma riskini arttırdığı için kesinlikle ara tarım yapılmamalı, yabancı otlarla da mücadele edilmelidir.
  • Hastalıklı sürgünler budanmalı, yapraklar dökülmeden önce budama tamamlanmalı ve budama artıkları bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Budama aletleri %10’luk çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.
  • Ayrıca hastalık etmeninin topraktaki yoğunluğunu azaltmak için solarizasyon uygulanabilir. Kimyasal Mücadele:

 Bu hastalığa karşı etkili bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.

• İlk belirtiler ilkbaharda yaprak üstyüzeyinde görülen siyahımsı-gri renkte yuvarlak nokta şeklindeki lekelerdir. Bu noktaların olduğu yerde renk açılır, etrafında açık renkli bir halka oluşur. Bunu dıştan ikinci bir halka çevirir. Bu görünüm nedeni ile hastalığa halkalı leke denmektedir. Hastalıklı yapraklar dökülür. Bu da verim azalmasına ve erken meyve dökümüne yol açar.

 Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Taban arazide, ağır su tutan topraklarda zeytinlik tesis edilmemeli drenaj kanalları açılmalıdır.

• Gübreleme ve sulama tekniğine uygun olarak yapılmalı, aşırı azotlu gübre kullanılmamalıdır. • Ağaçlar havalanacak ve ışık alacak şekilde budanmalı, kuru dal ve dalcıklar budanarak temizlenmelidir.

 • Yere dökülen lekeli yapraklar toplanıp yakılmalı veya sürülerek gömülmelidir.

  • Antraknoz zeytinin önemli bir hastalığıdır. Bu etmen yaprak, ince sürgün, çiçek ve meyvelerde zarar oluşturmakta ve asıl zararını zeytin meyvelerinde yapmaktadır.
  • Tanımı ve Yaşayışı
  • Etmen düşük sıcaklıkta mumyalaşmış meyvelerde bir yıl canlı kalabilmekte ve bulaşma kaynağı olmaktadır. Kışı mumyalaşmış meyve, yaprak ve ince sürgünlerde geçirmektedir.
  • Sonbaharda meydana gelen yağışlar hastalığın oluşmasında etkilidir. Mumyalaşmış meyvelerden yağmur damlaları ve rüzgâr ile etrafa yayılmaktadır.
  • Meyve enfeksiyonları yaralardan olabildiği gibi kabuktan doğrudan giriş şeklinde de olabilmektedir. Etmenin doğal koşullarda gelişme sıcaklığı 20-26 0C ve %90 nemdir. Fakat 10-30 0C arasındaki sıcaklıklarda da gelişme gösterebilmektedir. Hastalık belirtileri inokulasyondan 5-6 gün sonra ortaya çıkmaktadır.

 

Zarar Şekli ve Belirtileri

  • Zeytin meyvelerindeki ilk belirtiler meyveler olgunlaştığında düzenli veya düzensiz şekilde kahverengileşme şeklinde görülür. Meyvenin büyümesiyle birlikte lezyonlar birleşerek meyvenin tamamını çürütebilir. Hastalık belirtisi genellikle meyvenin uç kısmında basık içe çökmüş lezyon şeklindedir.
  • Meyvedeki lezyonlar meyveyi ya tamamen veya kısmen çürüterek, meyvenin suyunu kaybetmesine neden olur.
  • Çürüyen meyve en sonunda mumyalaşır. Meyve dokusu sertleşerek derimsi görünüm alarak dalda asılı kalır. Hastalık etmeni meyvede olgunlaşma öncesinde ve sonrasında enfeksiyon oluşturabilir. Hastalığın şiddetli enfeksiyon yaptığı yıllarda % 50’ ye varan oranda üründe azalma olmaktadır.
  • Zeytin antraknozu meyvenin sofralık özelliğini kaybetmesine neden olmakta, bunun yanı sıra bu meyvelerden elde edilen zeytinyağlarının asitliğini ve peroksit değerini yükselterek yağ kalitesini olumsuz etkilemektedir

Mücadelesi Kültürel Önlemler

  • Yere dökülen hastalıklı yaprak ve meyveler toplanmalı ve imha edilmelidir.
  • Hastalığın şiddetini azaltmak için Zeytin sineği mücadelesi yapılmalıdır.
  • Sık dikimden kaçınmalıdır.
  • Sekonder enfeksiyonları önlemek için hasat geciktirilmemelidir.
  • Yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.
  • Enfekteli dallar budanmalı ve imha edilmelidir.
  • Budama ağaçlarda hava sirkülasyonunu sağlayacak ve ışık alacak şekilde yapılmalıdır.
  • Kimyasal Mücadele
  • İlaçlama Zamanı
  • Sonbahar yağmurlarından önce bir ilaçlama yapılır.

 

  • Şayet Mayıs ve Haziran aylarının yağmurlu geçmesi durumunda meyveler nohut büyüklüğüne geldiğinde bir ilaçlama daha yapılır. 
  • Antraknoz zeytinin önemli bir hastalığıdır. Bu etmen yaprak, ince sürgün, çiçek ve meyvelerde zarar oluşturmakta ve asıl zararını zeytin meyvelerinde yapmaktadır.
  • Tanımı ve Yaşayışı
  • Etmen düşük sıcaklıkta mumyalaşmış meyvelerde bir yıl canlı kalabilmekte ve bulaşma kaynağı olmaktadır. Kışı mumyalaşmış meyve, yaprak ve ince sürgünlerde geçirmektedir.
  • Sonbaharda meydana gelen yağışlar hastalığın oluşmasında etkilidir. Mumyalaşmış meyvelerden yağmur damlaları ve rüzgâr ile etrafa yayılmaktadır.
  • Meyve enfeksiyonları yaralardan olabildiği gibi kabuktan doğrudan giriş şeklinde de olabilmektedir. Etmenin doğal koşullarda gelişme sıcaklığı 20-26 0C ve %90 nemdir. Fakat 10-30 0C arasındaki sıcaklıklarda da gelişme gösterebilmektedir. Hastalık belirtileri inokulasyondan 5-6 gün sonra ortaya çıkmaktadır.

 

Zarar Şekli ve Belirtileri

  • Zeytin meyvelerindeki ilk belirtiler meyveler olgunlaştığında düzenli veya düzensiz şekilde kahverengileşme şeklinde görülür. Meyvenin büyümesiyle birlikte lezyonlar birleşerek meyvenin tamamını çürütebilir. Hastalık belirtisi genellikle meyvenin uç kısmında basık içe çökmüş lezyon şeklindedir.
  • Meyvedeki lezyonlar meyveyi ya tamamen veya kısmen çürüterek, meyvenin suyunu kaybetmesine neden olur.
  • Çürüyen meyve en sonunda mumyalaşır. Meyve dokusu sertleşerek derimsi görünüm alarak dalda asılı kalır. Hastalık etmeni meyvede olgunlaşma öncesinde ve sonrasında enfeksiyon oluşturabilir. Hastalığın şiddetli enfeksiyon yaptığı yıllarda % 50’ ye varan oranda üründe azalma olmaktadır.
  • Zeytin antraknozu meyvenin sofralık özelliğini kaybetmesine neden olmakta, bunun yanı sıra bu meyvelerden elde edilen zeytinyağlarının asitliğini ve peroksit değerini yükselterek yağ kalitesini olumsuz etkilemektedir

Mücadelesi Kültürel Önlemler

  • Yere dökülen hastalıklı yaprak ve meyveler toplanmalı ve imha edilmelidir.
  • Hastalığın şiddetini azaltmak için Zeytin sineği mücadelesi yapılmalıdır.
  • Sık dikimden kaçınmalıdır.
  • Sekonder enfeksiyonları önlemek için hasat geciktirilmemelidir.
  • Yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.
  • Enfekteli dallar budanmalı ve imha edilmelidir.
  • Budama ağaçlarda hava sirkülasyonunu sağlayacak ve ışık alacak şekilde yapılmalıdır.
  • Kimyasal Mücadele
  • İlaçlama Zamanı
  • Sonbahar yağmurlarından önce bir ilaçlama yapılır.
  • Şayet Mayıs ve Haziran aylarının yağmurlu geçmesi durumunda meyveler nohut büyüklüğüne geldiğinde bir ilaçlama daha yapılır. 
p3.jpg

• Her bitkide birbirinden farklı belirtilere neden olur.

 • Hastalık gövde ve meyvelerde zarar meydana getirir.

 • Lekeler önceleri toplu iğne başı büyüklüğünde olup bitkinin iç kısmında gelişerek genişler ve dokulara yayılırlar.

 • Bitki dokusu çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur.

 • Gövde ve meyve sapı lekeleri nedeniyle meyve dökümü ortaya çıkar.

• Konukçunun çiçek zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Hastalık etmeni bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklüğünü başlatır.

 • Yumrulu bitkilerde lekeler büyüdükçe yumuşak çürüklük oluşur.

• Hastalığın gelişmesi için en uygun koşullar 20–25 0 C sıcaklık ve %95– 98 orantılı nemdir.

 

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.

• Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalıdır.

 • Hastalıktan zarar görmüş olan bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Dengeli gübreleme ve iyi bir bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.

 • Çiğ olasılığına karşı güneş batımından 2 saat önce seralar ısıtılmalıdır.

 • Hasattan sonra hastalık etmeninin dayanıklı yapılarının toprağa karışmasını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 

 Kimyasal Mücadele

 • Çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde veya bitkiler çiçeklenme devresinde iken başlanmalıdır.

• İlaçlamalar 10 gün arayla yapılmalıdır.

• Hastalık etmeni bir bakteridir. Domates ve patates bitkisini kökleri yoluyla hastalandırır. Etkili bir mücadele yöntemi yoktur. Bu hastalıkla bulaşık olan tarlalarda domates ve patates tarımına 5 yıl süreyle izin verilmez.

 • Domates ve patatesin yeşil aksamındaki (gövde ve yapraklar) ilk belirtiler, sıcak günlerde dalların uçlarındaki yapraklarda meydana gelen solgunluktur. Susuzluktan dolayı oluşan solgunluktan farkı gece serinliğinde solgunluğun kaybolmamasıdır.

• Hastalık geliştikçe kök boğazının hemen üzerindeki bölgede çizgi şeklinde kahverengileşme ve yapraklarda bronzlaşma görülür. Bu tür belirti gösteren bitkilerin gövdeleri boyuna kesildiğinde iletim demetlerinde kahverengi renk değişikliği görülür.

 • Ayrıca bu tür belirti gösteren bitkilerin gövdeleri kesildiğinde veya kırıldığında beyaz, sümüksü bir akıntının çıktığı görülür.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Sertifikalı fide ve tohumluk kullanılmalıdır.

• Hastalığın görüldüğü tarlalarda 5 yıl süreli nadas veya 3 yıl nadas daha sonra 2 yıl süreyle hububat ekimi yapılmalıdır.

 • Sulama kanallarının kenarlarında yetişen köpek üzümü gibi yabancı otlar imha edilmelidir. • Kullanılan tüm makine, alet ve depolama alanları uygun bir dezenfektan ile temizlenmelidir.

 

Kimyasal önlemler

 Etkin ve ekonomik bir Kimyasal Mücadele yöntemi yoktur. Not: Bu hastalık iç ve dış karantinaya tabi olup, hastalıkla ilgili belirtilere rastlandığında en yakın Tarım Teşkilatına haber veriniz.

• Bu hastalığı oluşturan bir fitoplazmadır . Yaprak pireleri bu hastalığın taşıyıcısıdır. Tarla sarmaşığı ve küsküt yoluyla da bir bitkiden diğerine taşınabilir. Mekanik yolla ve temasla geçmez.

 • Hastalık tarlada bulaştıysa patateste ilk belirtiler, uç yapraklarda morumsu renk değişimi ve külah şeklinde kıvrılma ile birlikte sararma şeklinde görülür. Bitkinin boğum araları kısalmaya, boğumlar ve koltuk sürgünleri kalınlaşmaya başlar ve ileri safhalarda koltuk yumruları olu- şur. Aynı dönemde kök boğazında havai yumrular da oluşmaya başlar. Solgunlukla birlikte kökler tamamen ölür. Olgunlaşmamış yumrularda pörsüme meydana gelir.

 • Eğer hastalıklı yumru dikilmişse çıkan bitkide ilk belirtilerden sonra solma başlar ve yumru bağlamadan çiçeklenme devresinde bitki ölür ya da ipliksi sürgün oluşur, yeşil aksam oluşmaz.

 • Hastalığın depodaki belirtisi iplik şeklinde çimlenmedir .

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Ekim alanının çevresi yüksek ağaçlarla çevrilmemelidir.

• Yaprak pirelerinin yoğun olarak görüldüğü fundalık, orman kenarlarında ve yamaçlarda ekim yapılmamalıdır.

• Tarla içinde ve etrafındaki tarla sarmaşığı gibi yabancı otlar yok edilmelidir.

• Patates tohumluğu dikilmeden önce filizlendirilmeli, ipliğimsi filizler oluşturanlar ayıklanmalı ve bunlar dikilmemelidir.

Kimyasal Mücadele

 • Etkin bir Kimyasal Mücadelesi yoktur, ancak bu hastalığı taşıyan yaprak pireleriyle mücadele yapılmalıdır.

 • Hastalık yapraklarda ve yaprak saplarında çok küçük, yuvarlak, kesin hudutlarla ayrılmış kahverengi lekeler halinde ve bitkinini önce yaşlı yapraklarında görülür

 • Bu lekeler 3mm çapına kadar büyür ve merkezlerinin rengi açık kahverengi olur

 • Üzerinde siyah veya koyu kahverenginde küçük yapılar vardır.

• Zamanla lekeler büyür ve yaprağı kaplayacak kadar çok sayıda olur

 • Hastalık şiddetli olduğu zaman meyvelerde ve yumrularda küçülmeler ve kalite bozuklukları meydana getirir

• Hastalığın şiddeti yağışlı ve rutubetli yıllarda daha da artar

 

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohum kullanılması

 • Ekim nöbeti yapılması

• Hastalıklı bitkiler ve hasat artıklarının toplanıp yok edilmesi gerekmektedir

• Hastalığı oluşturan bakteri tohumla taşınabilir. Ayrıca hastalıklı bitki artıklarıyla toprağı da bulaştırabilir. Tohumda bulunan bakteri doğrudan doğruya iletim demetlerine geçer ve bitkinin her tarafına yayılır.

• Domates bitkileri çiçek devresine yaklaştığında alt yapraklardan itibaren solma başlar ve zamanla yukarı doğru ilerler. Bu solgunluğun bitkinin tek tarafında görülmesi ve solan yaprakların zamanla kuruması hastalığın tipik belirtisidir.

• Solgunluk belirtisi gösteren bitki ortadan ikiye kesildiğinde iletim demetleri boyunca ince sarı, açık kahverengi renk değişikliği görülür.

 • Hastalığın ileri devrelerinde domates gövdesinde yara ve çatlamalar oluşur. Bu nedenle hastalığa bakteriyel kanser de denir.

 • Meyvelerde ise ortası açık kahverengi, çevresi beyaz haleli ve kuş gözü olarak tanımlanan lekeler oluşur.

 • Hastalıkla bulaşık tohumların rengi değişir ve çimlenme gücünü yitirir.

 

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

 • Hastalıklı bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Seralar sık sık havalandırılmalı, seralarda domateste koltuk alma işlemi yapılırken hastalık görülen bitkiler en sona bırakılmalıdır.

 • Hastalığın görüldüğü seralarda 2 yıl süreyle ekim nöbeti uygulanmalı, domates ve biber dışındaki bitkiler yetiştirilmelidir.

 Kimyasal Mücadele

 Etkin ve ekonomik bir Kimyasal Mücadele yöntemi yoktur.

• Yaprak, sap, çiçek ve meyve saplarında kahverengiden siyaha kadar değişen küçük lekeler oluşur.

 • İlerleyen dönemlerde yapraklardaki küçük lekelerin birleşmesiyle daha büyük lekeler oluşur.

 • Meyvelerde küçük, koyu kahverengi, yü- zeysel kabarcıklar şeklinde lekeler görülür.

 • Hastalığı oluşturan bakteri tohumla taşınabilir. Ayrıca hastalıklı bitki artıklarıyla toprağı da bulaştırabilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Fide döneminde Hastalık Belirtisi gösteren bitkiler fidelikten uzaklaştırılarak imha edilmelidir.

 • Hastalıklı bitki artıkları yok edilmelidir.

 • Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalıdır.

 • Hastalığın görüldüğü seralarda 1 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Fidelikte ve serada hastalık görülür görülmez koruyucu olarak yeşil aksam ilaçlaması yapılmalıdır. Fide döneminde haftada bir, Tarla da 8-10 gün arayla 2–3 uygulama yapılmalıdır. 

• İlk belirtiler yaprak ve gövdede üstten bakıldığında soluk yeşil renkte büyük, daha sonra esmerleşen sınırları belirsiz lekelerdir.

 • Rutubetli havalarda yaprağın altına bakıldı- ğında grimsi renkte, ince tüylü bir misel tabakası meydana geldiği görülür.

 • Meyvede ise sapa bağlı kısma yakın küçük, gri kahverenginde lekeler meydana gelir. Bu lekeler süratle büyüyerek kesin hudutları belli olmayan kahverengi benekli çürüklük halini alır.

 • Koşullar hastalık için uygun olduğu takdirde hastalık tüm bitkiye yayılır ve bitkide yanıklık şeklini alır ve onun kurumasına neden olur.

 • Kışı hastalıklı bitki artıklarında geçirir, ayrıca tohumla da taşınabilir. Hastalığın gelişmesi ve yeni yerlere bulaşmasında serin, rutubetli havalar önemli rol oynar.

 • Sıcaklık 19–22 0 C ve orantılı nem % 80 ve üzerinde olduğunda salgın yapar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Hastalıklı bitki artıkları ve meyveler toplanıp imha edilmelidir.

 • Domates tarımı sabah ve akşam çiğ tutmayan güneye bakan yerlerde yapılmalıdır.

 • Hastalığın her yıl epidemi oluşturduğu yörelerde sırık domatesçiliği yapılmalı, sıralar hakim rüzgar yönünde olmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • İlaçlı mücadeleye çevredeki domates yapraklarında 3-5 mm çapında kahverengi lekelerin altında beyaz kül gibi örtünün görülmesiyle veya hastalığın her yıl çıktığı yerlerde, hastalık için uygun koşullar gerçekle- şir gerçekleşmez başlanmalıdır.

 • Mildiyö daha çok yaprakların altında olduğu için ilaçlama sırasında mutlaka yaprak alt yüzeylerinde ve bitkinin her tarafında bir ilaç tabakası oluşturmaya özen göstermelidir. 

• Domates yaprakları üzerinde önce sarı renkli lekeler oluşur.

• Daha sonra bu lekelerin alt kısmına rastlayan yerde zeytin renginde veya kahverengimsi bir küf meydana gelir.

 • Hastalık kısa zamanda bütün yaprakları kaplar ve bitkiyi kurutur.

 • Hastalık için en uygun koşullar 20–25 0 C sıcaklık ve % 95 orantılı nemdir.

 • Yaprakların alt tarafında koyu renkli küf tabakası oluşturur. Hastalık genellikle seralarda görülür.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Hastalıklı bitki artıkları imha edilmelidir.

 • Seralarda iyi bir havalandırma yaparak orantılı nem ve sıcaklık azaltılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

  • • Yapraklarda ilk lekeler görüldüğünde (fidelerin seraya şaşırtılmasından 20 gün sonra ) ilaçlamalara başlanmalıdır.

 • İlaçlamalar sıcak zamanlarda yapılmamalı, serin ve rüzgârsız havalarda ve 10 – 15 gün ara ile yapılmalıdır.

• Bu hastalığa bitkilerin her devresinde rastlanır. Erken devrelerde fidelerde kök çürüklüğü veya kök boğazı yanıklığı yapar. İlk belirtiler yaşlı yapraklarda görülür.

 • Yaprak, sap ve meyvede gayri muntazam küçük kahverengi lekeler halinde başlar. Lekeler iç içe daireler şeklinde 1–2 cm büyürler.

 • Hastalığın şiddetli olması halinde bütün yapraklar kururlar.

• Çiçek ve meyve sapları hastalığa yakalanırsalar dökülürler, meyvelerde genellikle sapın tutunduğu kısımda koyu renkli çökük, çoğu zamanda sınırlanmış lekeler oluşur.

 • Hastalık için uygun gelişme koşulları 28–30 0 C’dir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohum kullanılmalı

 • Fidelikler ve seralar sık sık havalandırılmalı

• Aşırı sulamadan kaçınılmalı

 • Hastalıklı bitki artıkları ve fideler tarladan uzaklaştırılmalı

 Kimyasal Önlemler

• İlaçlı mücadeleye ilk belirtiler görülür görülmez başlanmalıdır

 • Bitkinin tüm yüzeyi ilaçlanmalı, ilaçlama serin ve rüzgârsız zamanlarda 7–10 arayla yapılmalıdır.

• Yapraklarda ilk belirtiler küçük, şekilsiz, yağlımsı lekeler şeklindedir. İlerleyen dönemlerde lekelerin birleşmesiyle tüm yaprak kurur.

 • Erken dönemde hastalık görülürse fide ve genç bitkiler tamamen kavrulur.

 • Yaprak sapı, sap ve meyve sapında yaprak belirtilerine benzer yağlı görünüşte lekeler oluşur.

• Meyvelerde ise başlangıçta küçük, zamanla büyüyen, hafifçe çukur, ortası çatlayan lekeler oluşur ve zamanla bu lekeler meyveyi tümden çürütebilir.

• Hastalığı oluşturan etmen tohumla da taşınabilen bir bakteridir.

• Hastalıklı bitki artıklarıyla toprağa geçip toprağı da bulaştırabilir.

 • Özellikle çiçek devresinde domates bitkilerini hastalandırdığında önemli ürün kayıpları oluşturur.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Fide döneminde Hastalık Belirtisi gösteren bitkiler fidelikten uzaklaş- tırılarak imha edilmelidir.

 • Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalıdır.

• Hastalığın görüldüğü seralarda 2–3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalı- dır. Kimyasal Mücadele: • Fidelikte ve serada hastalık görülür görülmez koruyucu olarak yeşil aksam ilaçlaması yapılmalıdır. Koruyucu olarak Fide döneminde haftada bir, tarla da 8–10 gün ara ile 2–3 uygulama yapılmalıdır.

• Konukçuların yapraklarında önce yuvarlakça ayrı ayrı lekecikler görülür.

• Daha sonra bu lekecikler birleşerek bütün yaprak sapını, yaprak ayasını, gövdeyi kaplar.

• Hastalığın biraz daha ilerlemesi ile yapraklar pörsür, aşağıya doğru sarkar.

 • Mevsim ilerledikçe lekelerin rengi beyazdan kül rengine döner.

 • Hastalık ilerledikçe kurumalar meydana gelir ve bu şekilde de büyük ölçüde ürün kayıpları ortaya çıkar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Hastalıklı bitki artıkları toplanıp yakılmalı veya derine gömülmelidir.

 Kimyasal Mücadele:

 • İlaçlamalar tarla ve serada ilk hastalık belirtileri görüldüğünde yapılmalıdır.

• Hastalık etmeni Tütün mozaik virüsüdür.

 • Hastalıklı bitki artıkları, yabancı otlar, sigara ve tütün kırıntılarında yaşayışını sürdürebilir.

• Konukçularından mekanik olarak taşınır.

• Yapraklar üzerinde açık yeşil, sarı ve koyu yeşil renkte mozaik lekeler görülür.

• Yapraklarda kıvrılma görülür ve yapraklar esnekliğini kaybederek kırılgan bir yapı alır.

 • Bitkilerde bodurluk oluşur.

 • Yapraklarda mor renk oluşumu görülür.

 • Yaprak ve meyvelerde uzun kahverengi çizgiler görülür.

Mücadelesi

 Kültürel Önlemler

 • Fidelikte ve tarlada şüpheli görülen bitkiler imha edilmelidir.

• Bakım işlemlerinden önce eller bol sabun ve su ile yıkanmalıdır.

 • Fidelikte ve tarlada sigara ve tütün içilmemelidir.

• Tütün artıkları herhangi bir amaçla kullanılmamalıdır.

 • Bakım işlerinde kullanılan aletler %5 lik hipolu su ile dezenfekte edilmeli.

• Hasattan sonra bitki artıkları imha edilmelidir.

• En az 2 yıllık Ekim nöbeti uygulanmalıdır.

 • Sertifikalı tohum kullanılmalıdır.

• Hastalık etmeni Tütün mozaik virüsüdür.

 • Hastalıklı bitki artıkları, yabancı otlar, sigara ve tütün kırıntılarında yaşayışını sürdürebilir.

• Konukçularından mekanik olarak taşınır.

• Yapraklar üzerinde açık yeşil, sarı ve koyu yeşil renkte mozaik lekeler görülür.

• Yapraklarda kıvrılma görülür ve yapraklar esnekliğini kaybederek kırılgan bir yapı alır.

 • Bitkilerde bodurluk oluşur.

 • Yapraklarda mor renk oluşumu görülür.

 • Yaprak ve meyvelerde uzun kahverengi çizgiler görülür.

Mücadelesi

 Kültürel Önlemler

 • Fidelikte ve tarlada şüpheli görülen bitkiler imha edilmelidir.

• Bakım işlemlerinden önce eller bol sabun ve su ile yıkanmalıdır.

 • Fidelikte ve tarlada sigara ve tütün içilmemelidir.

• Tütün artıkları herhangi bir amaçla kullanılmamalıdır.

 • Bakım işlerinde kullanılan aletler %5 lik hipolu su ile dezenfekte edilmeli.

• Hasattan sonra bitki artıkları imha edilmelidir.

• En az 2 yıllık Ekim nöbeti uygulanmalıdır.

 • Sertifikalı tohum kullanılmalıdır.

Biber Galsineği

 • Hastalık bitkinin değişik dönemlerinde ve organlarında görülebilir.

 • Erken dönemde enfeksiyon olduğunda fideliklerde çökerten olarak etkili olur.

 • Daha ileri dönemlerde bitkilerin kök boğazında önceleri koyu yeşil zamanla kahverengi siyaha dönüşen bir renk değişimi meydana gelir.

 • Bu renk değişimi kök boğazını kuşak gibi sarar, enfeksiyon kök bölgesine ulaşır, kök kabuğu kahverengi bir renk alır ve çürür.

 • Bu şekilde enfeksiyona uğramış olan bitkiler solmaya başlar, normal sulama ve bakım işlemleri yapılsa da bitki kendini toparlayamaz.

 

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

  • • Fide yetiştiriciliği yapılırken genel bir kontrol prensibi olarak tohumlar hastalıksız, sağlıklı bitkilerden sağlanmalıdır.

 • Fidelikler hastalıksız, temiz yerlerde kurulmalıdır. Fideler aşırı sulanmamalı, sık sık havalandırılmalıdır.

 • Dikim karık usulü yapılmalıdır. Fideler karık sırtına dikilmelidir. Mümkün olduğunca her karık ayrı ayrı sulanmalıdır.

  • • Bitkilere dengesiz gübreleme yapmamalı, özellikle aşırı azotlu gübre verilmemelidir.

 • Hastalıklı bitkiler sökülüp imha edilmeli, hasat sonrasında da ayni işlem tekrarlanmalıdır. Kimyasal Mücadele:

  • • İlaçlı mücadelesi yoktur.

• Hastalığı oluşturan bakteri tohumla taşı- nabilir. Ayrıca hastalıklı bitki artıklarıyla toprağı da bulaştırabilir. Tohumda bulunan bakteri doğrudan doğruya iletim demetlerine geçer ve bitkinin her tarafına yayılır.

 • Domates bitkileri çiçek devresine yaklaş- tığında alt yapraklardan itibaren solma başlar ve zamanla yukarı doğru ilerler. Bu solgunlu- ğun bitkinin tek tarafında görülmesi ve solan yaprakların zamanla kuruması hastalığın tipik belirtisidir.

• Solgunluk belirtisi gösteren bitki ortadan ikiye kesildiğinde iletim demetleri boyunca ince sarı, açık kahverengi renk değişikliği görülür.

 • Hastalığın ileri devrelerinde domates gövdesinde yara ve çatlamalar oluşur. Bu nedenle hastalığa bakteriyel kanser de denir.

 • Meyvelerde ise ortası açık kahverengi, çevresi beyaz haleli ve kuş gözü olarak tanımlanan lekeler oluşur.

• Hastalıkla bulaşık tohumların rengi değişir ve çimlenme gücünü yitirir.

 

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

 • Hastalıklı bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Seralar sık sık havalandırılmalı, seralarda domateste koltuk alma işlemi yapılırken hastalık görülen bitkiler en sona bırakılmalıdır.

• Hastalığın görüldüğü seralarda 2 yıl süreyle ekim nöbeti uygulanmalı, domates ve biber dışındaki bitkiler yetiştirilmelidir.

 Kimyasal Mücadele

• Etkin ve ekonomik bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.

• Hastalığı oluşturan bakteriler toprak kaynaklıdır. Düşük gece sıcaklıkları ve yüksek orantılı nem hastalığı teşvik etmektedir.

 • Üst yapraklarda solgunluk ile birleşen bir sararma görülür.

 • Gövde üzerinde özellikle koltuk yerlerinde kahverengi siyah lekeler oluşur.

• Gövde, yaprak ve meyve sapları boyuna kesildiklerinde öz dokusunun kahverengi siyah renk aldığı görülür. Hastalığın ilerlemesiyle öz parçalanır ve boşalır.

 • Hasta bitkiler genellikle ayakta kalır ancak bazen solgunluk ve ölüm ortaya çıkar

 • Gövde üzerinde kök gelişimi gözlenebilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalı, bitkiler dengeli bir şekilde beslenmelidir.

 • Hastalıklı bitkiler seradan uzaklaştırılmalıdır.

 • Bakım işlemleri yürütülürken bitkiler yaralanmamalı ve seralarda koltuk alma işlemi yapılırken hasta bitkiler en sona bırakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

• Etkin ve ekonomik bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur

• Yaprak, sap, çiçek ve meyve saplarında kahverengiden siyaha kadar değişen küçük lekeler oluşur.

 • İlerleyen dönemlerde yapraklardaki küçük lekelerin birleşmesiyle daha büyük lekeler oluşur.

• Meyvelerde küçük, koyu kahverengi, yüzeysel kabarcıklar şeklinde lekeler görülür.

• Hastalığı oluşturan bakteri tohumla taşınabilir. Ayrıca hastalıklı bitki artıklarıyla toprağı da bulaştırabilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

 • Fide döneminde hastalık belirtisi gösteren bitkiler fidelikten uzaklaştırılarak imha edilmelidir.

• Hastalıklı bitki artıkları yok edilmelidir.

 • Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalıdır.

• Hastalığın görüldüğü seralarda 1 yıllık ekim nö- beti uygulanmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

• Fidelikte ve serada hastalık görülür görülmez koruyucu olarak yeşil aksam ilaçlaması yapılmalıdır. Fide döneminde bakırlı ilaçlardan biri ile haftada bir arayla 2–3 kez % 0,3 lük dozda, diğer dönemlerdeki ilaçlamalar ise bakırlı ilaçlardan biri ile 8–10 gün arayla 2–3 kez % 0,4 lük dozda yapılmalıdır.

• Yapraklarda ilk belirtiler küçük, şekilsiz, yağlımsı lekeler şeklindedir. İlerleyen dönemlerde lekelerin birleşmesiyle tüm yaprak kurur.

 • Erken dönemde hastalık görülürse fide ve genç bitkiler tamamen kavrulur.

• Yaprak sapı, sap ve meyve sapında yaprak belirtilerine benzer yağlı gö- rünüşte lekeler oluşur.

 • Meyvelerde ise başlangıçta küçük, zamanla büyüyen, hafifçe çukur, ortası çatlayan lekeler oluşur ve zamanla bu lekeler meyveyi tümden çürütebilir.

 • Hastalığı oluşturan etmen tohumla da taşınabilen bir bakteridir.

 • Hastalıklı bitki artıklarıyla toprağa geçip toprağı da bulaştırabilir.

• Özellikle çiçek devresinde domates bitkilerini hastalandırdığında önemli ürün kayıpları oluşturur.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Fide döneminde hastalık belirtisi gösteren bitkiler fidelikten uzaklaştırılarak imha edilmelidir.

• Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalıdır.

 • Hastalığın görüldüğü seralarda 2–3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • Fidelikte ve serada hastalık görülür görülmez koruyucu olarak yeşil aksam ilaçlaması yapılmalıdır. Fide döneminde bakırlı ilaçlardan biri ile haftada bir ara ile 2–3 kez % 0,3 lük dozda, diğer dönemdeki ilaçlamalar ise 8–10 gün ara ile 2–3 kez % 0,4 lük dozda yapılmalıdır

• Konukçuların yapraklarında önce yuvarlakça ayrı ayrı lekecikler görülür.

 • Daha sonra bu lekecikler birleşerek bütün yaprak sapını, yaprak ayasını, gövdeyi kaplar.

 • Hastalığın biraz daha ilerlemesi ile yapraklar pörsür, aşağıya doğru sarkar.

 • Mevsim ilerledikçe lekelerin rengi beyazdan kül rengine döner.

 • Hastalık ilerledikçe kurumalar meydana gelir ve bu şekilde de büyük ölçüde ürün kayıpları ortaya çıkar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Hastalıklı bitki artıkları toplanıp yakılmalı veya derine gömülmelidir.

 Kimyasal Mücadele

 • Serada dikimden 15–20 gün sonra ilaçlamaya başlanır.

 • Hastalığın görülmesiyle bitkilerin her tarafını kaplayacak şekilde, havanın serin ve sakin olduğu zamanlarda ilaçlama yapılmalıdır.

• Hastalık fide devresinde görülür. Aynı zamanda çıkıştan öncede zarar meydana gelebilir

 • Fidelik devresinde fidelerin toprakla temas eden kök boğazlarından itibaren yattıkları görülür

• Gerek çıkış öncesi, gerek çıkış sonrası meydana gelen ölümler sonrası fidelikte ocaklar halinde ölümler sonucu ocaklar halinde boşluklar meydana gelir

• Fidelik koşulları uygun olmadığı takdirde, hastalık, fidelerin tamamen tahrip olması- na sebep olabilir

 • Hastalık yurdumuzda fide üretilen bütün alanlara yayılmış durumdadır

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Zarar gören fidelerin harç toprağı boşaltılıp içerisi temizlendikten sonra yeniden fidelik toprağı hazırlanıp konulmalı

 • Tohum ekimi sık olmamalı

 • Hastalıklı fideler ayıklanmalı

• Fideler uygun hava koşullarında açılıp sık sık havalandırılmalı

• Fazla sulamadan kaçınılmalı

• Gereksiz yere fazla azotlu gübre kullanılmamalı

 • Erken ekim yapmaktan kaçınılmalı

 • Fidelikler bol güneş alan, soğuk rüzgârları tutmayan yerlerde kurulmalıdır

 Kimyasal Mücadele 

 Tohum ilaçlaması:

 Ekimden önce tohuma uygulanır.

 Toprak ilaçlaması:

Ekimden önce ekimden sonra fidelerin toprak yüzeyine çıkışından sonra ve fidelerin veya tarlaya şaşırtılmasından sonra yapılır.

• Hastalık bitkilerin fide devresinde kök çürüklüğüne neden olur.

 • Daha ileri devredeki bitkilerde kök, gövde, yaprak ve meyvelerde çürümelere neden olur.

 • Çürüyen doku üzerinde daha sonra pamuk gibi beyaz bir kitle meydana gelir. Bu kitle daha sonra koyulaşır ve sert, küçük siyah renkli yapılar oluşur.

• Bu yapılar önce beyaz, sonra pembe, daha sonra da sert ve siyahtır.

 • Bazı bitkilerde yaprak diplerinde (marul), bazılarında ise gövdenin öz kısmında (lahana, havuç, domates, ayçiçeği) bulunurlar.

• Bu yapılar bulaşmış oldukları toprakta uzun yıllar kalabilir ve yıldan yıla bitkileri hastalandırmayı sürdürürler.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.

 • Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalıdır.

 • Hastalıktan zarar görmüş olan bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Dengeli gübreleme ve iyi bir bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.

• Çiğ olasılığına karşı güneş batımından 2 saat önce seralar ısıtılmalıdır.

 • Hasattan sonra hastalık etmeninin dayanıklı yapılarının toprağa karış- masını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

• Çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde veya bitkiler çiçeklenme devresinde iken başlanmalıdır.

 • İlaçlamalar 10 gün arayla yapılmalıdır.

• Her bitkide birbirinden farklı belirtilere neden olur.

 • Hastalık gövde ve meyvelerde zarar meydana getirir.

 • Lekeler önceleri toplu iğne başı büyüklüğünde olup bitkinin iç kısmında gelişerek genişler ve dokulara yayılırlar.

 • Bitki dokusu çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur.

• Gövde ve meyve sapı lekeleri nedeniyle meyve dökümü ortaya çıkar.

• Konukçunun çiçek zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Hastalık etmeni bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklüğünü başlatır.

•Yumrulu bitkilerde lekeler büyüdükçe yumuşak çürüklük oluşur.

 • Hastalığın gelişmesi için en uygun ko- şullar 20–25 0 C sıcaklık ve % 95–98 orantılı nemdir

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.

 • Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalıdır.

• Hastalıktan zarar görmüş olan bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Dengeli gübreleme ve iyi bir bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.

• Çiğ olasılığına karşı güneş batımından 2 saat önce seralar ısıtılmalıdır.

 • Hasattan sonra hastalık etmeninin dayanıklı yapılarının toprağa karış- masını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

• Çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde veya bitkiler çiçeklenme devresinde iken başlanmalıdır.

 • İlaçlamalar 10 gün arayla yapılmalıdır.

• Biberlerde mozaik hastalığı değişik virüsler ve ırkları tarafından oluşturulur.

 • Bu virüsler Tütün mozaik virüsü, Hıyar mozaik virüsü, Patates X virüsü dür.

 • Bu virüsler mekanik olarak ve yaprak bitleri ile taşınır.

 • Belirtiler genellikle açık sarı ve yeşil mozaikler şeklinde genç yapraklarda görülür.

• Bazen sistemik nekrozlarda görülür.

 • Bulaşık yapraklar saptan aşağı doğru kıvrılır.

• Bulaşık bitkilerde çiçek ve meyve dökü- mü olur.

• Bitkide boğum araları kısalır ve bodurluk görülür.

• Meyveler üzerinde de koyu yeşil kabarıklıklar meydana gelir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Tarlada ve fidelikte şüpheli görülen bitkiler imha edilmelidir.

 • Bitkilerin bakım işleri yapılırken eller bol sabunlu su ile yıkanmalıdır.

 • Serada veya tarlada sigara ve tütün içilmemelidir.

 • Tarla yabancı otlardan ve bitki artıklarından temizlenmelidir.

• Tütün kırıntıları tarlada herhangi bir amaçla kullanılmamalıdır.

 • Ekim nöbeti uygulanmalıdır. 1.Yıl: Biber, domates, hıyar, patlıcan, patates. 2.Yıl: Havuç, soğan, sarımsak, ıspanak, kereviz. 3.Yıl: Bakla, bezelye, fasulye. 4.Yıl: Karnabahar, lahana, turp, marul, pırasa

 • Erken dönemde hastalık görülürse fide ve genç bitkiler tamamen kavrulur.

 • Yaprak sapı, sap ve meyve sapında yaprak belirtilerine benzer yağlı görünüşte lekeler oluşur.

• Meyvelerde ise başlangıçta küçük, zamanla büyüyen, hafifçe çukur, ortası çatlayan lekeler oluşur ve zamanla bu lekeler meyveyi tümden çürütebilir.

• Hastalığı oluşturan etmen tohumla da taşınabilen bir bakteridir.

• Hastalıklı bitki artıklarıyla toprağa geçip toprağı da bulaştırabilir.

 • Özellikle çiçek devresinde domates bitkilerini hastalandırdığında önemli ürün kayıpları oluşturur.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Fide döneminde Hastalık Belirtisi gösteren bitkiler fidelikten uzaklaş- tırılarak imha edilmelidir.

 • Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalıdır.

• Hastalığın görüldüğü seralarda 2–3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalı- dır. Kimyasal Mücadele: • Fidelikte ve serada hastalık görülür görülmez koruyucu olarak yeşil aksam ilaçlaması yapılmalıdır. Koruyucu olarak Fide döneminde haftada bir, tarla da 8–10 gün ara ile 2–3 uygulama yapılmalıdır.

• Hastalık etmeni Tospovirus grubuna dahil bir virüsüdür.

 • Virüs Thirips türleri ile aktif olarak taşınır.

 • Domates yapraklarında bronzlaşma, kıvrılma, nekrotik çizgiler ve benekler oluşur.

• Yaprak sapı, gövde ve yeni gelişen sürgünlerde koyu kahverengi sürgünler gözlenir.

 • Sürgün ucunda geriye doğru ölüm, bitkide tek yönlü bodurluk ve solgunluk tipik belirtisidir.

• Olgun meyve üzerinde açık kırmızı veya sarı alanlar görülür.

 • Yapraklarda klorotik çizgili lekeler veya nekrotik noktalar görülür.

 • Biberde olgun meyvede iç içe sarı halkalar görülür.

 • Marulda bitkinin tek tarafında yapraklarda klorotik lekeler görülür ve renk değişimi göbeğe kadar ilerler.

 • Marul bitkisinde tek taraflı gelişme geriliği olur.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Tohum yatağı hazırlanırken alan yabancı otlardan ve süs bitkilerinde temizlenmelidir.

• Üretim alanlarında yabancı otlarla mücadele edilmelidir.

 • Üretim alanında thiripslerle mücadele edilmelidir.

• Hastalığın etmeni Hıyar mozaik virüsü ve bu virüsün ırklarıdır.

 • Hastalıklı bitki artıklarında ve yabancı otlarda yaşamını devam ettirebilir.

 • Yabancı otlar virüsü belirti göstermeden taşıyabilir.

 • Etmen yabancı ot tohumları, mekanik olarak ve yaprak bitleri ile yayılır.

 • Hastalığın ilk belirtisi yapraklarda damarlar arasında küçük yeşilimsi lekeler şeklinde görülür. • Daha sonra bu lekelerin şiddetlendiği ve yayıldığı görülür.

 • Bitkide bodurluk ve yapraklarında deformasyon oluşur.

 • Yapraklar arasında görülen lekeler kabarcıklaşır.

 • Benzer lekeler ve kabarcıklar meyvede de görülür.

 • Bitkide kol atma yavaşlar ve meyvede şekil bozuklukları görülür.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Hastalıklı bitkilerden tohum alınmamalıdır.

 • Hastalıklı bitkiler imha edilmelidir.

• Bakım işlerinden önce eller bol sabun ve su ile yıkanmalıdır.

• Tarla yabancı otlardan temizlenmelidir.

 • Sertifikalı tohum kullanılmalıdır.

patlıcan

 • İlk belirtiler yaprak ve gövdede üstten bakıldığında soluk yeşil renkte büyük, daha sonra esmerleşen sınırları belirsiz lekelerdir.

 • Rutubetli havalarda yaprağın altına bakıldığında grimsi renkte, ince tüylü bir misel tabakası meydana geldiği görülür.

 • Meyvede ise sapa bağlı kısma yakın küçük, gri kahverenginde lekeler meydana gelir. Bu lekeler süratle büyüyerek kesin hudutları belli olmayan kahverengi benekli çürüklük halini alır.

• Koşullar hastalık için uygun olduğu takdirde hastalık tüm bitkiye yayılır ve bitkide yanıklık şeklini alır ve onun kurumasına neden olur.

 • Kışı hastalıklı bitki artıklarında geçirir, ayrıca tohumla da taşınabilir. Hastalı- ğın gelişmesi ve yeni yerlere bulaşmasında serin, rutubetli havalar önemli rol oynar.

• Sıcaklık 19–22 0 C ve orantılı nem % 80 ve üzerinde olduğunda salgın yapar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Hastalıklı bitki artıkları ve meyveler toplanıp imha edilmelidir.

• Patlıcan tarımı sabah ve akşam çiğ tutmayan güneye bakan yerlerde yapılmalıdır.

 • Hastalığın her yıl epidemi oluşturduğu yörelerde sırık domatesçiliği yapılmalı, sıralar hakim rüzgar yönünde olmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • İlaçlı mücadeleye çevredeki domates yapraklarında 3-5 cm çapında kahverengi lekelerin altında beyaz kül gibi örtünün görülmesiyle veya hastalığın her yıl çıktığı yerlerde, hastalık için uygun koşullar gerçekle- şir gerçekleşmez başlanmalıdır.

 • Mildiyö daha çok yaprakların altında olduğu için ilaçlama sırasında mutlaka yaprak alt yüzeylerinde ve bitkinin her tarafında bir ilaç tabakası oluşturmaya özen göstermelidir.

 • Uygulamalar 10–12 gün arayla yapılmalı ve hastalığın şiddetine ve iklim koşullarına göre 3-8 uygulama tekrarlanmalıdır.

• Bu hastalığa bitkilerin her devresinde rastlanır. Erken devrelerde fidelerde kök çürüklüğü veya kök boğazı yanıklığı yapar. İlk belirtiler yaşlı yapraklarda görülür.

 • Yaprak, sap ve meyvede gayri muntazam küçük kahverengi lekeler halinde başlar. Lekeler iç içe daireler şeklinde 1–2 cm büyürler.

 • Hastalığın şiddetli olması halinde bütün yapraklar kururlar.

• Çiçek ve meyve sapları hastalığa yakalanırsalar dökülürler, meyvelerde genellikle sapın tutunduğu kısımda koyu renkli çökük, çoğu zamanda sınırlanmış lekeler oluşur.

 • Hastalık için uygun gelişme koşulları 28–30 °C’dir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohum kullanılmalı

• Fidelikler ve seralar sık sık havalandırılmalı

• Aşırı sulamadan kaçınılmalı

• Hastalıklı bitki artıkları ve fideler tarladan uzaklaştırılmalı

Kimyasal Önlemler

• İlaçlı mücadeleye ilk belirtiler görülür görülmez başlanmalıdır

• Bitkinin tüm yüzeyi ilaçlanmalı, ilaçlama serin ve rüzgârsız zamanlarda 7–10 arayla yapılmalıdır. 

• Yaprak, sap, çiçek ve meyve saplarında kahverengiden siyaha kadar değişen küçük lekeler oluşur.

• İlerleyen dönemlerde yapraklardaki küçük lekelerin birleşmesiyle daha bü- yük lekeler oluşur.

 • Meyvelerde küçük, koyu kahverengi, yüzeysel kabarcıklar şeklinde lekeler görülür.

 • Hastalığı oluşturan bakteri tohumla taşınabilir. Ayrıca hastalıklı bitki artıklarıyla toprağı da bulaştırabilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

 • Fide döneminde Hastalık Belirtisi gösteren bitkiler fidelikten uzaklaş- tırılarak imha edilmelidir.

 • Hastalıklı bitki artıkları yok edilmelidir.

 • Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalıdır.

 • Hastalığın görüldüğü seralarda 1 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Fidelikte ve serada hastalık görülür görülmez koruyucu olarak yeşil aksam ilaçlaması yapılmalıdır. Fide döneminde haftada bir, tarlada 8-10 gün arayla 2-3 uygulama yapılmalıdır. 

• Konukçuların yapraklarında önce yuvarlakça ayrı ayrı lekecikler görülür.

 • Daha sonra bu lekecikler birleşerek bü- tün yaprak sapını, yaprak ayasını, gövdeyi kaplar.

 • Hastalığın biraz daha ilerlemesi ile yapraklar pörsür, aşağıya doğru sarkar.

 • Mevsim ilerledikçe lekelerin rengi beyazdan kül rengine döner.

 • Hastalık ilerledikçe kurumalar meydana gelir ve bu şekilde de büyük ölçüde ürün kayıpları ortaya çıkar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Hastalıklı bitki artıkları toplanıp yakılmalı veya derine gömülmelidir.

 Kimyasal Mücadele

• Serada dikimden 15–20 gün sonra ilaçlamaya başlanır.

 • Hastalığın görülmesiyle bitkilerin her tarafını kaplayacak şekilde, havanın serin ve sakin olduğu zamanlarda ilaçlama yapılmalıdır.

• Hastalık fide devresinde görülür. Aynı zamanda çıkıştan öncede zarar meydana gelebilir.

 • Fidelik devresinde fidelerin toprakla temas eden kök boğazlarından itibaren yattıkları görülür.

 • Gerek çıkış öncesi, gerek çıkış sonrası meydana gelen ölümler sonrası fidelikte ocaklar halinde ölümler sonucu ocaklar halinde boşluklar meydana gelir.

 • Fidelik koşulları uygun olduğu takdirde, hastalık, fidelerin tamamen tahrip olmasına sebep olabilir

• Hastalık yurdumuzda fide üretilen bü- tün alanlara yayılmış durumdadır.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Zarar gören fidelerin harç toprağı boşaltılıp içerisi temizlendikten sonra yeniden fidelik toprağı hazırlanıp konulmalı.

• Tohum ekimi sık olmamalı.

• Hastalıklı fideler ayıklanmalı.

 • Fideler uygun hava koşullarında açılıp sık sık havalandırılmalı.

 • Fazla sulamadan kaçınılmalı.

• Gereksiz yere fazla azotlu gübre kullanılmamalı.

• Erken ekim yapmaktan kaçınılmalı.

 • Fidelikler bol güneş alan, soğuk rüzgârları tutmayan yerlerde kurulmalıdır.

 Kimyasal Önlemler

• Tohum İlaçlaması

Ekimden önce tohuma uygulanır.

• Toprak İlaçlaması

Ekimden önce, ekimden sonra fidelerin toprak yüzüne çıkmasından sonra ve fidelerin veya tarlaya şaşırtılmasından sonra yapılır.

• Hastalık bitkilerin fide devresinde kök çürüklüğüne neden olur.

 • Daha ileri devredeki bitkilerde kök, gövde, yaprak ve meyvelerde çürü- melere neden olur.

 • Çürüyen doku üzerinde daha sonra pamuk gibi beyaz bir kitle meydana gelir. Bu kitle daha sonra koyulaşır ve sert, küçük siyah renkli yapılar oluşur.

• Bu yapılar önce beyaz, sonra pembe, daha sonra da sert ve siyahtır.

 • Bazı bitkilerde yaprak diplerinde (marul), bazılarında ise gövdenin öz kısmında (lahana, havuç, domates, ayçiçeği) bulunurlar.

• Bu yapılar bulaşmış oldukları toprakta uzun yıllar kalabilir ve yıldan yıla bitkileri hastalandırmayı sürdürürler.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Hastalık su tutan, çok rutubetli yerlerde geliştiği için böyle yerlerde drenaj ile toprak suyunun fazlalığını akıtmak gerekir.

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Bulaşık alanlarda uzun yıllar münavebe uygulanmalıdır.

• Hasattan sonra kalan artıklar temizlenmeli, toplanıp yakılmalıdır.

• Seralarda sıcaklık ve nem kontrol altında tutulmalı, havalandırma sistemini devreye sokarak sera nemi azaltılmalıdır.

 • Ürünlerin depoda zarar görmesini önlemek için depoya alınan ürünün ıslak olmamasına özen gösterilmeli ve depo nemi hastalığın gelişme gösteremeyeceği oranda tutulmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • Toprak ilaçlaması ekimden 5–6 gün önce uygulanmalı, yeşil aksam ilaçlamasına ise fidelerin şaşırtılmasından 20 gün sonra başlanmalı ve 10 gün arayla sürdürülmelidir.

 • Toprak ilaçları verilen dozda ekimden 5–6 gün önce nemli toprağa serpilir ve tırmıkla karıştırılır.Yeşil aksam ilaçlamalarında ise fideler şaşırtıldıktan 20 gün sonra ilk ilaçlama yapılır ve 10 gün aralıklarla ilaçlama tekrarlanabilir. Eğer hastalık görülmüyorsa ilaçlama durdurulmalıdır.

• Her bitkide birbirinden farklı belirtilere neden olur.

 • Hastalık gövde ve meyvelerde zarar meydana getirir.

• Lekeler önceleri toplu iğne başı bü- yüklüğünde olup bitkinin iç kısmında gelişerek genişler ve dokulara yayılırlar.

 • Bitki dokusu çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur.

• Gövde ve meyve sapı lekeleri nedeniyle meyve dökümü ortaya çıkar.

 • Konukçunun çiçek zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Hastalık etmeni bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklü- ğünü başlatır.

 • Yumrulu bitkilerde lekeler büyüdükçe yumuşak çürüklük oluşur.

• Hastalığın gelişmesi için en uygun koşullar 20–25 0 C sıcaklık ve %95– 98 orantılı nemdir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.

• Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalıdır.

• Hastalıktan zarar görmüş olan bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

• Dengeli gübreleme ve iyi bir bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.

 • Çiğ olasılığına karşı güneş batımından 2 saat önce seralar ısıtılmalıdır.

 • Hasattan sonra hastalık etmeninin dayanıklı yapılarının toprağa karışmasını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde veya bitkiler çiçeklenme devresinde iken başlanmalıdır. • İlaçlamalar 10 gün arayla yapılmalıdır. 

• Hastalık etmeni Tospovirus grubuna dahil bir virüsdür.

 • Virüs Thirips türleri ile aktif olarak taşınır.

 • Domates yapraklarında bronzlaşma, kıvrılma, nekrotik çizgiler ve benekler oluşur.

 • Yaprak sapı, gövde ve yeni gelişen sürgünlerde koyu kahverengi sürgünler gözlenir.

 • Sürgün ucunda geriye doğru ölüm, bitkide tek yönlü bodurluk ve solgunluk tipik belirtisidir.

 • Olgun meyve üzerinde açık kırmızı veya sarı alanlar görülür.

 • Yapraklarda klorotik çizgili lekeler veya nekrotik noktalar görülür.

• Biberde olgun meyvede iç içe sarı halkalar görülür.

 • Marulda bitkinin tek tarafında yapraklarda klorotik lekeler görülür ve renk değişimi göbeğe kadar ilerler.

 • Marul bitkisinde tek taraflı gelişme geriliği olur.

 

Mücadelesi

 Kültürel Önlemler

 • Tohum yatağı hazırlanırken alan yabancı otlardan ve süs bitkilerinde temizlenmelidir.

• Üretim alanlarında yabancı otlarla mücadele edilmelidir.

 • Üretim alanında thiripslerle mücadele edilmelidir.

Salatalık

 • Hastalık bitkilerin önce yaşlı yapraklarında görülür, daha sonra genç yapraklara da geçer.

 • Öncelikle yaprağın üst yüzeyinde parça parça, nispeten yuvarlak lekeler belirir, sonradan bu lekeler birleşerek yaprağın her iki yüzeyini, yaprak sapı- nı ve gövdeyi kaplar.

• Lekeler ilk zamanlarda beyaz renkte toz tabakası gibi görünür, zaman ilerledikçe esmerleşir. • Yapraklar kuruyup dökülür ve bitkide gelişme durur. Bunun sonucu olarak da ürün kaybı meydana gelir.

• Hastalık için en uygun sıcaklık 27 0 C’dir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Hasattan sonra hastalıklı bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • ilk hastalık belirtileri görüldüğünde ilaçlamaya başlanır.

 • İlaçlama havanın serin ve sakin olduğu zamanlarda bitkinin her tarafının ilaçla kaplanması şeklinde olmalıdır.

• Yağıştan sonra ve fazla çiğ bulunduğunda toz kükürt uygulaması yapılmamalıdır, çünkü çıkabilecek güneş nedeni ile yanıklar meydana gelebilir.

 • Genellikle günlük sıcaklık ortalaması 270 C’nin üstünde ve orantılı nemin de % 50’nin altına düştüğü zamanlarda ilaçlamaya ara verilmeli, şartlar değiştiğinde ise ilaçlamaya devam edilmelidir.

 • Hastalık yapraklar üzerinde küçük, soluk yeşil veya sarımsı lekelerle kendini belli eder. Hastalık ilerledikçe bu lekeler koyulaşır.

 • Yaprağın alt yüzünde ve bu lekelerin tam altında gri veya menekşe renginde küf tabakası oluşur.

 • Hastalığın şiddetine göre bitkideki hastalıklı yapraklar sararıp, kahverengine döner, önce yaşlı yapraklar, bir süre sonra da taze ve genç yapraklar kurur ve bitki tamamen ölür.

 • Orantılı nemin yüksek olduğu üretim alanlarında ekonomik seviyede ürün kaybına neden olabilir.

 • Hastalık için en uygun koşullar 20–22 0C sıcaklık ve % 90 orantılı nemdir. Hastalığın Mücadele Yöntemleri:

 Kültürel Önlemler

 • Sık dikim yapılmamalı, yapılmış ise zamanında gerekli seyreltme yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

• İlaçlamaya çevrede ilk mildiyö belirtileri görüldüğünde başlanır.

 • İlaçlamalar hastalığın şiddetine ve iklim koşullarına göre 7–10 gün aralıklarla sürdürülür.

• İlaçlamaların bitkinin her tarafını, özellikle de yaprak altlarını kaplayacak şekilde yapılması gerekmektedir.

• Hıyar yaprak lekesi etmeni bir fungus olup, hastalıklı bitki artıklarında bir yıldan daha uzun süre canlılığını sürdürür.

 • Sıcak koşullarda oluşur ve hızla yayılır.

• Gece ve gündüz sıcaklık farklılıkları hastalığın gelişimini teşvik eder.

 • Hıyar yaprakları üzerindeki ilk belirtiler 1–2 mm çapında ve koyu kahverengindedir.

 • Daha sonraları merkezi bej etrafı koyu kahve bir halka ile çevrili 6-7 mm çapında lekeler oluşur.

 • Lekelerin birkaçı birleşerek daha büyük düzensiz bir şekil alabilir ancak bej renkli merkezleri kalır.

• İlk belirtiler enfeksiyondan bir hafta sonra görülür

• Yağmurlama sulama, hava akımı, ilaçlamalar veya çiğ ile yayılmaktadır.

 • Yüksek sıcaklık ve nem varsa lekeler sezon boyunca gelişmiş yapraklar üzerinde ortaya çıkar.

 • Meyvede enfeksiyon görülmez.

 • Fungus özellikle örtüaltı hıyar yetiştiriciliğinde görülür.

Mücadele Yöntemleri:

 Kültürel Önlemler

• Seralarda havalandırmaya özen gösterilmelidir.

 • Sık sulamadan kaçınmalıdır.

• Hastalık belirtisi gösteren bitkiler toplanarak imha edilmelidir.

 Kimyasal Mücadele

• Kimyasal ilaçlama yeşil aksam ilaçlamaları şeklinde uygulanır.

 • Serada ilk belirtilerin görülmesiyle ilaçlamaya başlanmalıdır.

 • Hastalığın şiddeti, iklim koşulları ve ilacın etkinlik süresi dikkate alınarak ilaçlamaya devam edilmelidir. 

• Bu etmen hastalıklı bitki artıklarıyla toprağa ve topraktan da yeni ekilen bitkilerle geçtiği gibi, tohum ile de taşınabilmektedir.

 • Ayrıca antraknozlu bitkilerden, sağlamlara etmenin geçişi yağmur suyu ile sıçraması, ilaçlamalar veya çiğ ile olmaktadır.

• Bulaşmalar genellikle 16°C civarında olmakta, 21–26°C sıcaklık ve en az %80 orantılı nem koşullarında epidemi meydana gelmektedir.

• Hastalığın inkübasyon süresi optimum ko- şullarda 5–6 gündür.

• Hastalığın ilk belirtileri yapraklar üzerinde görülen esmer veya siyah renkli yuvarlağa yakın lekeler halindedir.

• Bu lekeler zamanla birleşip büyürler ve düzensiz bir şekil alırlar.

 • Daha sonra buruşup parçalanmaları sonucunda yapraklar ve daha ileriki dö- nemde bütün bitki kuruyarak ölebilir .

 • Yaprak sapları üzerindeki lekeler uzunumsu esmer ve hafif çukurdur .

 • Hastalığın meyvelerdeki belirtileri ise 1–2 mm çapından daha büyük daire veya düzensiz çöküntü halinde lekelerdir .

• Rutubetli havalarda bu lezyonlar üzerinde kavuniçi bir renk oluşur, hastalığın tanınması bakımından tipik bir görünümdür.

 • Bu fungus yağışlı geçen yıllarda ürün kaybına neden olabilir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Tohumluk hastalığın görülmediği bitkilerden alınmalıdır.

 • En az 3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.

• Tarladaki antraknozlu bitki artıkları yok edilmelidir.

 • Hastalığın her yıl epidemi yaptığı yerlerde varsa dayanıklı çeşitler ekilmelidir.

 Kimyasal Mücadele

 • Tohum ilaçlaması

 Ekimden önce tohumlar  1 saat süre ile ıslatılıp, 1 saat kurutulduktan sonra tohum ilaçlarından biri ile ilaçlanmalıdır. İlacın tohum yüzeyini kaplayabilmesi için bidon, kavanoz veya naylon torbada en az 15 dakika sallanması gereklidir.

• Yeşil aksam ilaçlaması: Günlük ortalama sıcaklığın 16°C olması ve orantılı nemin en az %80’e ulaşması ile mücadeleye başlanması gerekirse de; uygulamada en pratik yol, bitkilerinin yaprak ve saplarında ilk antraknoz lekelerinin tespiti ile ilaçlamaya başlanmalıdır.

 • İlaçlamanın bitki yapraklarının alt ve üst yüzeylerine gelecek şekilde yapılması gereklidir. Uygulamalar rüzgârsız bir havada sabah ve ak- şam saatlerinde yapılmalıdır.

 • Hastalığın şiddeti, iklim koşulları ve ilacın etkinlik süresine bağlı olarak ilaçlamaya devam edilmelidir

• Hastalık bitkinin değişik dönemlerinde ve organlarında görülebilir.

 • Fideliklerde erken dönemde bitkiler hastalandığında çökerten belirtileri meydana gelir.

 • Hastalığın tipik belirtileri ve asıl zararı fidelerin seraya dikilip gelişmeye başladığı dönemde görülür.

 • Bitkiler incelendiğinde kök boğazını kuşak gibi saran ve başlangıçta koyu yeşil, ileri dö- nemlerde ise kahverengimsi siyaha dönüşen bir renk değişiminin olduğu görülür

 • Enfeksiyonun zamanla kök bölgesine de ulaş- ması durumunda kök kabuğu kahverengi bir renk alarak çürür

 • Normal sulama ve bakım işlemi yapılsa da bitkiler kendini toparlayamaz

 • Enfeksiyonun erken dönemde ve yoğun olarak görüldüğü bitkilerden ürün almak mümkün değildir.

• Daha ileri dönemlerde hastalanan bitkilerden oluşan meyvelerin pazar değeri çok düşük olur.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Fide yetiştiriciliği yapılırken genel bir kontrol prensibi olarak tohumlar hastalıksız, sağlıklı bitkilerden sağlanmalıdır.

 • Fidelikler hastalıksız, temiz yerlerde kurulmalıdır. Fideler aşırı sulanmamalı, sık sık havalandırılmalıdır.

 • Dikim karık usulü yapılmalıdır. Fideler karık sırtına dikilmelidir. Mümkün olduğunca her karık ayrı ayrı sulanmalıdır.

• Bitkilere dengesiz gübreleme yapmamalı, özellikle aşırı azotlu gübre verilmemelidir.

 • Hastalıklı bitkiler sökülüp imha edilmeli, hasat sonrasında da ayni işlem tekrarlanmalıdır. 

• Hastalık bitkilerin fide devresinde kök çürüklüğüne neden olur.

 • Daha ileri devredeki bitkilerde kök, gövde, yaprak ve meyvelerde çürü- melere neden olur.

 • Çürüyen doku üzerinde daha sonra pamuk gibi beyaz bir kitle meydana gelir. Bu kitle daha sonra koyulaşır ve sert, küçük siyah renkli yapılar oluşur.

• Bu yapılar önce beyaz, sonra pembe, daha sonra da sert ve siyahtır.

 • Bazı bitkilerde yaprak diplerinde (marul), bazılarında ise gövdenin öz kısmında (lahana, havuç, domates, ayçiçeği) bulunurlar.

• Bu yapılar bulaşmış oldukları toprakta uzun yıllar kalabilir ve yıldan yıla bitkileri hastalandırmayı sürdürürler.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Hastalık su tutan, çok rutubetli yerlerde geliştiği için böyle yerlerde drenaj ile toprak suyunun fazlalığını akıtmak gerekir.

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Bulaşık alanlarda uzun yıllar münavebe uygulanmalıdır.

• Hasattan sonra kalan artıklar temizlenmeli, toplanıp yakılmalıdır.

• Seralarda sıcaklık ve nem kontrol altında tutulmalı, havalandırma sistemini devreye sokarak sera nemi azaltılmalıdır.

 • Ürünlerin depoda zarar görmesini önlemek için depoya alınan ürünün ıslak olmamasına özen gösterilmeli ve depo nemi hastalığın gelişme gösteremeyeceği oranda tutulmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • Toprak ilaçlaması ekimden 5–6 gün önce uygulanmalı, yeşil aksam ilaçlamasına ise fidelerin şaşırtılmasından 20 gün sonra başlanmalı ve 10 gün arayla sürdürülmelidir.

 • Toprak ilaçları verilen dozda ekimden 5–6 gün önce nemli toprağa serpilir ve tırmıkla karıştırılır.Yeşil aksam ilaçlamalarında ise fideler şaşırtıldıktan 20 gün sonra ilk ilaçlama yapılır ve 10 gün aralıklarla ilaçlama tekrarlanabilir. Eğer hastalık görülmüyorsa ilaçlama durdurulmalıdır.

• Yapraktaki belirtiler tipiktir.

 İlk belirtiler, daha yaşlı yapraklarda görülür.

• Lekeler başlangıçta açık yeşil veya sarı haleli sarımsı kahverengi, küçük, genişledikçe konsantrik görünümlü kahverengi nekrotik alanlar oluşur.

• Lekeler birleşerek yaprak yüzeyini kaplar, yaprak ölür, güneşten zarar gören meyvenin kalite ve kantitesi bozulur.

• Hastalık yağmurlama sulama yapılan karpuz tarlalarında sorun olabilmektedir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • En az 2 yıllık münavebe uygulanmalıdır.

 • Hasattan sonra bitki artıkları toplanmalı veya derine gömülmelidir.

 • Yaprak ıslaklığı süresinin uzamasına engel olmak için üstten sulamadan kaçınılmalıdır. Kimyasal Mücadele

• Kimyasal ilaçlama yeşil aksam ilaçlamaları şeklinde uygulanır.

 • Çevrede ilk belirtilerin görülmesiyle ilaçlamaya başlanmalıdır.

 • Hastalığın şiddeti, iklim koşulları ve ilacın etkinlik süresi dikkate alınarak ilaçlamaya devam edilir.

• Kabakgillerde solgunluk ve kök çürüklüğünün etmenleri Fusarium spp., Pythium spp. ve Rhizoctonia spp.’dir.

 • Bu mantarlar genellikle yaşamlarını toprakta sürdürürler.

 • Uygun ekolojik koşullarda hızla çoğalmakta ve uzun yıllar konukçuları olmadan canlı kalabilmektedirler.

 • Bu özellikleri nedeniyle, önemli bitki patojeni fungal etmenler arasında yer almaktadırlar.

 • Bu etmenlerin bir yıldan diğer yıla geçişleri, genellikle tarlada kalan hastalıklı bitki artıkları ile bazı türler de ise tohumla olmaktadır.

• Hastalık etmenleri, tek tek veya bir arada tohumun çimlenmesiyle başlayan ve bütün vejetasyon devresi süresince bitkileri enfekte ederler ve zarar meydana getirirler.

• Çimlenme ve çıkışı takiben fide devresinde kök çürüklüğü (çökerten) hastalı- ğına sebep olurlar.

 • Bu devrede hastalığa yakalanan fideler çoğunlukla tamamen kururlar. Canlı kalanlar ise, kök boğazı ve kılcal köklerindeki lokal yaralar ve çürümeler nedeniyle, ileriki devrelerde solgunluk hastalığına daha duyarlı hale gelmektedirler .

 • Bulaşık bitkilerin, kol atma, çiçek ve meyve oluşumu devrelerinde tipik solgunluk belirtileri görülür.

• Tipik iletim demetleri lekelenmeleri ve kol uçlarından başlayan solgunluk sonucu önce yapraklarda daha sonra tüm bitkide çökme meydana gelmektedir.

 • Bu bitkilerin kök boğazını çepeçevre saran şekilde açık ve koyu kahve renkli bir yanıklık ve bazı hallerde ise ayrıca bir zamklaşma görülür.

 • Kabakgil ekiliş alanlarında ekonomik ürün kayıplarına neden olabilen bir hastalıktır.

 • Ülkemizde bütün kabakgil ekim alanlarında görülmektedir.

Mücadele Yöntemleri Kültürel Önlemler

 • Ekim nöbeti uygulanmasına özen gösterilmelidir.

 • Sırta dikim yapılmalı ve sulama esnasında kök boğazına suyun değmemesine dikkat edilmelidir.

Bitkilerin suyu ark içerisinden sızarak alabileceği şekilde karıklar oluşturulmalıdır.

• Toprağın fiziki yapısını düzeltmek, bitkilerde iyi bir gelişmeyi ve patojen etmenlere karşı yararlı mikroorganizma yoğunluğunun artmasını sağlamak için tarlaya iyi yanmış çiftlik gübresi verilmeli ve yeşil gübre uygulaması yapılmalıdır.

 • Toprak analizi sonuçlarına göre gübreleme yapılmalıdır.

 • Hastalığa dayanıklı çeşitler yetiştirilmelidir.

 • Hastalığa yakalanmış bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 

Fiziksel ve Kimyasal Mücadele

 

 Uygulamalar toprak boşken yapılır. Bu amaçla aşağıdaki önerilerden biri toprağın dezenfeksiyonu için uygulanır.

• Solarizasyon+önerilen toprak fumigantlarının düşük dozlarının kombinasyonu

• Solarizasyon+Yaş tavuk gübresi (1 ton/da)

 • Solarizasyon+Yaş sığır gübresi (4 ton/da) Bu uygulamaların başarılı olması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

• Bu uygulamalar sıcak yaz aylarına sahip olan bölgelerde temmuz ve ağustos aylarında başarılı olmaktadır.

 • Uygulama süresi 4 haftadan az olmamak üzere 8-10 haftaya kadar uzatılabilir.

 • Uygulama boyunca toprağın tavda tutulması sağlanmalıdır.

 • Şeffaf plastik örtünün delinmemesine özen gösterilmelidir.

 • Uygulama sonrası toprağın yüzeysel (10-15 cm) işlenmesi sağlanmalıdır. Solgunluk ve kök çürüklüğü hastalıklarına karşı mücadele, toprak boşken dezenfeksiyon amacı ile yapılır.

• Hastalık bitkilerin fide devresinde kök çü- rüklüğüne neden olur.

• Daha ileri devredeki bitkilerde kök, gövde, yaprak ve meyvelerde çürümelere neden olur.

 • Gelişmiş bitkilerde belirtiler önce kök boğazı ve toprağa yakın olan alt yapraklarda ortaya çıkar.

• Hastalığın ilerlemesi ile kök boğazında veya gövde kısmında bol miktarda ve pamuk beyazlığında bir misel tabakası oluşur.

 • Zamanla yumaklar şeklinde toplanan misel tabakaları önceleri kirli beyaz renkte ve yapışkan bir halde iken daha sonra havanın etkisi ile koyu kahverengiden siyaha kadar değişen renkler alarak sert bir yapıya dönüşürler

 • Bu yapılar önce beyaz, sonra pembe, daha sonra da sert ve siyahtır.

 • Bazı bitkilerde yaprak diplerinde (marul), bazılarında ise gövdenin öz kısmında (lahana, havuç, domates, ayçiçeği) bulunurlar.

 • Bu yapılar bulaşmış oldukları toprakta uzun yıllar kalabilir ve yıldan yıla bitkileri hastalandırmayı sürdürürler.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Hastalık su tutan, çok rutubetli yerlerde geliştiği için böyle yerlerde drenaj ile toprak suyunun fazlalığını akıtmak gerekir.

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Bulaşık alanlarda uzun yıllar münavebe uygulanmalıdır.

• Hasattan sonra kalan artıklar temizlenmeli, toplanıp yakılmalıdır.

• Seralarda sıcaklık ve nem kontrol altında tutulmalı, havalandırma sistemini devreye sokarak sera nemi azaltılmalıdır.

• Ürünlerin depoda zarar görmesini önlemek için depoya alınan ürünün ıslak olmamasına özen gösterilmeli ve depo nemi hastalığın gelişme gösteremeyeceği oranda tutulmalıdır. Kimyasal Mücadele:

 • Bulaşık olduğu bilinen alanda toprak ilaçlaması dikimden önce, yeşil aksam ilaçlaması ise fidelerin şaşırtılmasından sonra başlanılmalıdır.

• Her bitkide birbirinden farklı belirtilere neden olur.

• Hastalık genelde gövde ve meyvelerde zarar meydana getirir (Şekil 1, 2).

• Lekeler önceleri toplu iğne başı büyüklüğünde olup bitkinin iç kısmında gelişerek genişler ve dokulara yayılırlar.

• Bitki dokusu çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur.

• Gövde ve meyve sapı lekeleri nedeniyle meyve dökümü ortaya çıkar.

• Konukçunun çiçek zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Hastalık etmeni bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklüğünü başlatır.

• Hastalığın gelişmesi için en uygun koşullar 20–25 0 C sıcaklık ve %95–98 orantılı nemdir.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir. • Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalıdır.

 • Hastalıklı bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Dengeli gübreleme ve iyi bir bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı geliş- meleri sağlanmalıdır.

• Hasattan sonra hastalık etmeninin dayanıklı yapılarının toprağa karışmasını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

• İlaçlamalara çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde başlanmalıdır.

• Hastalık fide devresinde görülür. Aynı zamanda çıkıştan öncede zarar meydana gelebilir

 • Fidelik devresinde fidelerin toprakla temas eden kök boğazlarından itibaren yattıkları görülür. Bu tür fidelerin kök boğazının iplik gibi inceldiği ve esmerleştiği görülür.

 • Böyle bitkilerin kökleri sağlam fideler gibi beyaz değil, kahverengileşmiştir.

• Gerek çıkış öncesi, gerek çıkış sonrası meydana gelen ölümler sonrası fidelikte ocaklar halinde boşluklar meydana gelir

 • Fidelik koşulları uygun olduğu takdirde, hastalık, fidelerin tamamen tahrip olmasına sebep olabilir

 • Hastalık yurdumuzda fide üretilen bütün alanlara yayılmış durumdadır.

 

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Zarar gören fidelerin harç toprağı boşaltılıp içerisi temizlendikten sonra yeniden fidelik toprağı hazırlanıp konulmalı

 • Tohum ekimi sık olmamalı

• Hastalıklı fideler ayıklanmalı

 • Fideler uygun hava koşullarında açılıp sık sık havalandırılmalı

• Fazla sulamadan kaçınılmalı

• Gereksiz yere fazla azotlu gübre kullanılmamalı

• Erken ekim yapmaktan kaçınılmalı

 • Fidelikler bol güneş alan, soğuk rüzgârları tutmayan yerlerde kurulmalıdır

 Kimyasal önlemler

 Tohum ilaçlaması

 Ekimden önce tohuma uygulanır.

 Toprak ilaçlaması

 Ekimden önce ekimden sonra fidelerin toprak yüzeyine çıkışından sonra ve fidelerin veya tarlaya şaşırtılmasından sonra yapılır. 

• Çenek yapraklarda şeffaf, düzensiz, yağ lekeleri oluşur. Gerçek yapraklarda ise damarlarla sınırlanmış, köşeli, zamanla delinen yağ lekeleri görülür. Yaprakların alt yüzeyinde sabahın erken saatlerinde bakteriyel akıntı görüldüğünden hastalığa gözyaşı hastalığı da denmektedir. • Meyvelerde küçük, yuvarlak, hafifçe çökük, sarı lekeler oluşur. Zamanla bu meyvelerde çürüme meydana gelir.

 • Bulaşık tohumlar hastalığın bulaşmasını sağlar.

• Toprakta kalan hastalıklı bitki artıkları da bulaşmayı gerçekleştirir.

 • Hastalığın yayılmasında sulama suyu da etkilidir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Temiz tohum kullanılmalıdır.

• Hastalıklı bitki artıkları seralardan uzaklaştırılarak imha edilmelidir.

 • Hastalığın görüldüğü seralarda en az 2 yıl süreyle ekim nöbeti uygulanmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Yeşil aksam ilaçlamaları hastalık görülmeden ya da az sayıda bitkide lekeye rastlanıldığında koruyucu olarak yapılır. Yaprakların özellikle alt yüzeylerinin ilaçlanmasına özen gösterilmeli, ilaçlamalar 10 gün ara ile en az 3 uygulama olarak yapılmalıdır.

Hıyar mozaik virüsü ve bu virüsün ırklarıdır.

Hastalık Belirtisi

 • Hastalığın ilk belirtisi yapraklarda damarlar arasında küçük sarı yeşil lekeler şeklinde görülür.

• Bu ilk belirtilerden sonra bitkinin tümünde şiddetli bir mozaik (sarı-yeşil lekelenme) meydana gelir

• Daha ileri dönemde damarlar arasındaki koyu yeşil alanlarda kabarcıklaşma başlar .

• Meyvelerde ise koyu yeşil renkli lekelerle birbirine karışmış açık sarımsı-yeşil lekeler oluşur. Koyu yeşil kısımlarda genellikle siğil benzeri çıkıntılar veya kabartılar gelişir.

 • Meyvelerde şekil bozuklukları oluşur.

Bulaşma yolları

 • Hastalıklı bitki artıklarında ve yabancı otlarda yaşamını devam ettirebilir.

 • Etmen 60’dan fazla yaprak biti türü (özellikle Myzus persicae, Aphis gossypii, A. craccivora ve Acyrthosiphon pisum) ile taşınır.

 • Bitki özsuyu ile mekanik olarak taşınır.

Mücadele Yöntemleri

 • Virüs hastalıklarına karşı Kimyasal Mücadele yoktur.

 Kültürel Önlemler

 • Yaprak bitleri ile mücadele edilmelidir.

 • Hastalıklı bitkiler imha edilmelidir.

• Üretim alanında bakım işlemleri sırasında eller ve aletler % 1’lik , % 10 ‘luk trisodyum fosfat ya da çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.

 • Tarla yabancı otlardan temizlenmelidir.

• Dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.

 • Hastalıklı bitkilerden tohum alınmamalıdır.

 • Sertifikalı tohum kullanılmalıdır.

Hastalık Belirtisi

• Yapraklarda düzgün, yeşil ile koyu yeşil bir mozaik ya da beneklenme görülebilir.

 • Yapraklarda damar bantlaşması meydana gelir.

 • Daha ileri dönemde damarlar arasındaki koyu yeşil alanlarda kabarcıklaşma başlar .

• Bitkide bodurluk ve yapraklarda deformasyon oluşur.

 • Meyvelerde renk değişimleri ortaya çıkmakta ve açık yeşil renkte lekeler veya çıkıntılar meydana gelmektedir .

• Meyvelerde şekil bozuklukları oluşur.

 

 Bulaşma yolları

 • 38’den fazla yaprak biti türü (özellikle Myzus persicae, Macrosiphum euphorbia, Aphis gossypii, A. craccivora, A. citricola ve Toxoptera citricidus) ile taşınabilir.

 • Bitki özsuyu ile mekanik olarak taşınır.

Mücadelesi

 • Virüs hastalıklarına karşı Kimyasal Mücadele yoktur.

Kültürel Önlemler

• Yaprak bitleri ile mücadele edilmelidir.

 • Hastalıklı bitkiler imha edilmelidir.

Üretim alanında bakım işlemleri sırasında eller ve aletler % 1’lik formaldehit, % 10 ‘luk trisodyum fosfat ya da çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.

• Tarla yabancı otlardan temizlenmelidir.

 • Dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.

• Erginleri 1 mm boyunda beyaz renktedir.

 • Larvaları 0.3-0.7 mm boyunda beyaz veya çok açık sarı renkte şeffaftır.

 • Erginler ve larvalar bitkinin büyüme noktalarında taze yapraklarda yaprağın alt yüzünde bulunurlar.Yumurtadan çıkan larva çok hareketlidir.

 • Kısa bir süre sonra hareketsiz bir devreye girer ve ergin oluncaya kadar hareketsiz dönemi devam eder.

 • Seralarda mevsim boyunca görülebilirler. • Yılda 9-15 döl verirler.

Zarar Şekli

• Larva ve erginler bitki özsuyunu emerek beslenirler.

• Emgi sonucu yaprakta sararma meydana gelir.

 • Zararlı beslenme sırasında tatlı bir madde salgıladığından yapraklar üzerinde siyah bir tabaka oluşur ve bu kısımlar özümleme yapamaz. Bu nedenle bitki zayıflar verim ve kalite düşer.

 • Sebzelerde önemli bazı virüs hastalıklarının taşıyıcılığını yaparlar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Beyazsinek kışı yabancıotlar üzerinde geçirmektedir. Bu nedenle hasattan sonra tarla ve sera çevresindeki yabancıotlar doğal düşmanlar açısından incelenerek buna göre yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.

 • Aşırı sulama ve gübrelemeden kaçınılmalıdır.

• Seralardaki giriş-çıkış ve havalandırma açıklıkları erginlerin girmesini önlemek amacı ile ince tel veya tül ile kaplanmalı, nem ve sıcaklık artışını önlemek için yeterli havalandırma yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • Yaprak başına 5 adet larva+pupa olduğunda ilaçlama yapılır.

• Danaburnu erginleri 6-7 cm boyunda, açık veya koyu kahverengi ve oldukça iri böceklerdir. Baş ileri uzamıştır.

 • Danaburnu yaşamının çoğunu toprak altında geçirir.

 • Genellikle yaşama yeri olarak, galeri açmaya uygun olan kültüre alınmış; nemli, bol humuslu, killi-kumlu toprakları seçerler.

 • Gündüzleri açtıkları galerilerde yaşarlar.

 Zarar Şekli

• Ergin ve nimfleri toprak içinde galeri açarak ilerlerken rastladıkları tohum, kök, yumru gibi her tür bitkisel materyali kemirerek zarar verirler.

• Özellikle yeni dikilmiş veya yeni çimlenmiş sebze fidelerinin köklerini keserek kurumalarına neden olur ve yumrulu sebzelerin de yumrularını kemirirler.

 • Ülkemizde oldukça yaygındır.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Toprağın zamanında ve iyi şekilde işlenmesiyle de zararlının toprak altında bulunan yaşam ortamları bozularak açığa çıkan yumurta, nimf ve erginlerinin sıcak ve doğal düşmanlar tarafından imhası sağlanmış olmaktadır.

• Zararlı, gübreli ve sıcak toprakları sevdiğinden, bahçelerin uygun yerlerine yaz sonuna doğru yanmamış çiftlik gübresi kümeleri bırakılarak ilkbaharda burada toplanan nimf ve erginlerin öldürülmesi popülasyonu azaltma bakımından oldukça yararlıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Bulundukları yerde mutlaka zarar yapmaları nedeniyle yoğunluklarına bakılmaksızın mücadeleye geçilmelidir.

 • Bir yerde bulunup bulunmadıkları; yenik bitki, açtıkları galeri, nemli toprakların 1cm altındaki yüzeysel kazı izlerinin incelenmesi ile anlaşılabilir.

• Ülkemizin değişik bölgelerinde erken ilkbahardan ekim ayı sonuna kadar mücadele yapılabilir. Mücadelesi için zehirli yem  hazırlanır , bitki diplerine serpilir.

• Ergin sinekler 7-8 mm uzunluğundadır. Kanatları saydam olup üzerinde kenarları kahverengi olan sarı renkli üç adet bant vardır.

 • Yumurta 1.5-1.6 mm uzunluğunda ve şeffaf beyaz renktedir.

 • Başlangıçta 1.5 mm boyunda olan larva şeffaf beyaz renktedir. Kavunun içinde zor görü- lür. Son dönemde 10 mm boya ulaşıp donuk krem sarısı renk alır.

• Pupa açık ile koyu kahve renktedir. Kışı toprakta pupa halinde geçirir.

 • Kavun ve karpuzlarda meyveler fındık iriliğini aldığı dönemde erginler çıkmaya başlar.

 • Yumurtalar meyve kabuklarının altına tek tek bırakılır. Yumurtadan çıkan larvalar kavunun etli kısmı içinde çekirdek evine doğru bir galeri oluşturarak ilerleyip çekirdek evi içerisinde her yöne doğru düzensiz galeriler açarak beslenirler.

 • Larva pupa olmadan meyve kabuğunu delerek dışarı çıkar. Toprakta pupa olur.

• Kuru havalar ergin çıkışını ve çiftleşmeyi olumsuz etkiler.

• Yılda 2-3 döl verir.

Zarar Şekli

 • Larvalar kavunda çekirdek evini delik deşik ederler. Zarar gören kısım larva pislikleri ile dolarak koyu kahverengi bir görünüm oluşturur. Kokuşma neticesi ortaya çıkan koku kavun içerisine yayılarak tat ve aromanın bozulmasına neden olur.

• Ayrıca kabuk üzerindeki çıkış deliklerinden bulaşan saprofit mantarlar da kavuna yerleşerek çürümelere neden olur.

• Karpuzlardaki zarar kavunlardakinden daha farklıdır. Larvaların beslendikleri meyvede kabuk kısmındaki dokular gelişemediği için meyvenin dış görünüşü eğri büğrü şekilsiz bir hal alır.

 • Etli kısımda zarar gören dokular ise düğüm halinde ve çok serttir.

 • Zararlının özellikle acur ve kavunlarda yol açtığı verim kayıpları ekonomik açıdan önemlidir. • Kavun sineği Doğu, Güneydoğu, Akdeniz, İç Anadolu, Ege ve Bölgelerinde yayılış göstermektedir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Kurtlanmış meyveler toplanarak derin çukurlara gömülmeli ve üzerine mümkünse kireç atıldıktan sonra toprakla kapatılmalıdır.

 • Erginler günün sıcak saatlerinde gölge yerlere saklandıklarından, gölge oluşturacak şekildeki sık dikimden kaçınmalı,

 • Tarlada ot temizliğine özen göstermeli, gölge ve çukur yerlerde kalan meyveler güneşe ve hava akımına maruz kalacak şekilde yerleştirilmeli, gölge yapan fazla yapraklar koparılmalıdır. Kimyasal Mücadele:

 • Bir önceki yıl kavun sineği zararı görülmüş alanlardaki kavunlar fındık büyüklüğünü aldıklarında 1. ilaçlama, bundan 15 gün sonra 2. ilaçlama yapılmalıdır. Yetiştirme döneminin çok uzun olduğu yörelerde 3. ilaçlama gerekebilir.

Mısır

• Hastalık etmeni bir mantardır.

• Hastalık ertesi yıla bulaşık toprak ve hastalıklı bitki artıkları ile geçer ve toprakta 8 yıla kadar canlı kalabilir

 • 3-4 yapraklı devrede mısır bitkilerinde bulaşma olur.

 • Yaşlı bitkilerin hastalanması oldukça güçtür.

• Bulaşma; rüzgar, yağmur gibi mekanik yollarla veya böcek, insan ve hayvanların açtığı yaralar yoluyla olur.

 • Hastalığın gelişmesi, çevre koşulları ve bitkinin büyüme durumu ile ilgili olup, bulaş- ma ve gal gelişmesi için en uygun sıcaklıklar 18-21°C’dir.

• Yağış hastalığın gelişmesinde önemli bir etkendir. Sulama, kurak bölgelerde hastalığın artmasına yol açar.

 • İkincil bulaşmalar önceki yıllardan toprakta kalan dağılmış gallerdeki sporlarla olmaktadır.

 • Mısır rastığı, bitkinin yaprak, sap, koçan, püskül ve erkek çiçekleri gibi tüm toprak üstü aksamında gal adı verilen şişkinlikler oluşturur.

 • Özellikle genç, aktif gelişme dönemindeki bitkilerde belirtiler çok şiddetlidir.

 • Galler önceleri sert olup parlak, gri beyaz renkli bir zarla kaplıdır.

 • Galin oluştuğu yere, büyüklüğüne, sayısına, püskül ve koçan çıkarma devresindeki enfeksiyon durumuna bağlı olarak zarar derecesi de değişir.

 

• Koçan, erkek çiçekler ve boğumlarda çok zararlıdır.

• Hastalıklı bitkilerden alınan koçanlardaki daneler çürüklük etmenlerine karşı hassastır.

 • Erken dönemdeki şiddetli bulaşma bitkinin ölümüne ve koçan çıkmamasına neden olur. Ülkemizde mısır ekilişi yapılan her yerde görülebilmektedir

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 Hastalıkla mücadele de kullanılan tek yöntem kültürel önlemlerdir. Zararın önlenmesi veya en az düzeye indirilmesi için:

• Sertifikalı tohumluk kullanılmalı veya hastalığın bulunmadığı alanlardan tohumluk alınmasına dikkat edilmelidir.

• Mısır rastığının zararlı olduğu yerlerde en az 3-4 yıllık bir ekim nöbeti uygulanmalıdır.

• Rastık galleri olgunlaşmadan kesilip yok edilmelidir.

• Rastıklı bitki artıkları ve galler ya çok derine gömülmeli veya yakılmalı, hayvanlara yedirilmemelidir.

• Böceklerle mücadele edilmeli, bitkinin yaralanması önlenmelidir.

 • Analiz sonuçlarına göre dengeli gübreleme yapılmalı, özellikle gereğinden fazla azotlu gübre vermekten kaçınılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

Hastalığa karşı etkili bir kimyasal mücadele yöntemi bulunmamaktadır.

Bipolaris (=Helminthosporium) maydis Nisik Exserohilum (=Helminthosporium) turcicum Pass. Hastalık Belirtisi:

 • Mısır yaprak yanıklığının etmeni bir mantardır.

 • Kışı mısır artıklarında ve tane içerisinde geçirir.

• Rüzgar ve su ile taşınır.

• Baklava dilimine benzeyen küçük lekeler hastalık ilerledikçe büyük lekelere dönüşür.

 • Etmen; yaprak, kın, koçan yaprağı, ko- çan sapı ve koçanda bulunabilir.

 • Etmen ayrıca fide döneminde kök çürüklüğü ve solgunluğa da neden olabilir.

 • Hastalık ılıman (20-32°C) ve nemli bölgelerde görülmektedir.

 • 18-27°C ve nemli havalar hastalık gelişimini teşvik ederken kuru havalar ise engeller.

 • Hastalık ekstrem koşullarda 4-5 yapraklı devreden itibaren görülebilmektedir.

• Bitkilerin hastalığa duyarlı devresi olan tozlanma döneminde ağır enfeksiyonlar meydana getirir.

• Hastalık bu dönemden önce ortaya çıkmışsa verim kaybı %50 olabilmektedir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Hastalığa karşı dayanıklı çeşitler ekilmelidir.

 • Ekim nöbeti uygulanmalıdır.

 • Toprak ve yaprak analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılmalı, özellikle aşırı azotlu gübreleme yapmaktan kaçınılmalıdır.

• Tarladaki hastalıklı bitki artıkları temizlenmelidir.

 Kimyasal Mücadele Ülkemizde bu hastalığa karşı kimyasal mücadele önerilmemektedir

 • Mısırda kök ve kökboğazı çürüklüğüne fungal etmenler neden olur.

 • Hastalık fide devresinde görülür.

• Hastalık nedeniyle tohumlar çürür.

 • Çimlendiyse çıkış öncesi veya çıkış sonrası ölümler (çökerten) meydana gelir.

 • Daha ileri dönemlerde ise bitkilerde sap çürüklü- ğü ve solgunluk belirtileri görülmektedir. • Kökboğazı ve sap çürüklüğünde tipik olarak bitkilerde gövde ekseni etrafında dönme ve bükülmeler meydana gelir.

• Hastalıklı bitki devrilir, toprağa değdiği boğumlarda destek köklerin oluştuğu görülür

 • Mantar olgun bitkilerde köklere girer ve kabuk dokusunda gelişerek gövdeye girer.

 • Fide devresinde ölümlere neden olabilir.

 • Mısır kök ve kök boğazı çürüklüklerinin neden olduğu kayıplar çevre faktörlerinden önemli ölçüde etkilenmektedir.

 • Uygun koşullarda bazı tarlalarda %20-30’lara ulaşabilen verim kayıpları olur.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Sertifikalı tohum kullanılmalıdır.

 • Ekim nöbetine uyulmalıdır.

 • Toprak iyi tesviye edilmeli, tarlada su birikmelerine engel olunmalı ve tarlanın drenajı iyi yapılmış olmalıdır.

• Tekniğine uygun tohum yatağı hazırlanmalı, ekim derinliği ve toprak tavı uygun olmalıdır.

 • Sık ekim sap çürüklüğünü arttırmaktadır. Bu nedenle çeşitlere ve bölgelere göre ekim normlarına uyulmalıdır.

 

• Toprak analizi yaptırarak uygun bir gübreleme yapılmalıdır.

 • Toprak altı zararlıları, hastalık etmenlerini bitkinin içine taşıyarak sap çürüklüklerinin gelişmesine yardımcı olurlar, bu nedenle tarladaki bu zararlılarla mücadele yapılmalıdır.

 • Özellikle çapa ve boğaz doldurma iş- lemleri düzgün yapılmalıdır. Normal boğaz doldurulmayan bitkilerde birinci ve ikinci boğumlar uzun süre su içinde kalmakta ve Pythium spp.’nin bitkiyi bulaştırması kolaylaşmaktadır.

 • Hasat sonrası bitki artıkları tarladan uzaklaştırılarak yok edilmeli veya iyice parçalanarak toprağa karıştırılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 Bu hastalığa karşı sadece tohum ilaçlaması önerilmektedir. Tohumluk ekimden önce önerilen bitki koruma ürünlerinden biri ile ilaçlanmalıdır. Ekimden çok uzun süre önce ilaçlanan tohumluklar üzerindeki ilaç etkisini kaybedebileceğinden, depolanmış tohumluklardaki ilacın bekleme süresine özellikle dikkat edilmelidir.

• Mısırda kök ve kökboğazı çürüklüğüne fungal etmenler neden olur.

• Hastalık fide devresinde görülür.

 • Hastalık nedeniyle tohumlar çürür.

 • Çimlendiyse çıkış öncesi veya çıkış sonrası ölümler (çökerten) meydana gelir.

 • Daha ileri dönemlerde ise bitkilerde sap çürüklü- ğü ve solgunluk belirtileri görülmektedir. • Kökboğazı ve sap çürüklüğünde tipik olarak bitkilerde gövde ekseni etrafında dönme ve bükülmeler meydana gelir.

 • Hastalıklı bitki devrilir, toprağa değdiği boğumlarda destek köklerin oluştuğu görülür

 • Mantar olgun bitkilerde köklere girer ve kabuk dokusunda gelişerek gövdeye girer.

• Fide devresinde ölümlere neden olabilir.

 • Mısır kök ve kök boğazı çürüklüklerinin neden olduğu kayıplar çevre faktörlerinden önemli ölçüde etkilenmektedir.

 • Uygun koşullarda bazı tarlalarda %20-30’lara ulaşabilen verim kayıpları olur.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Sertifikalı tohum kullanılmalıdır.

 • Ekim nöbetine uyulmalıdır.

 • Toprak iyi tesviye edilmeli, tarlada su birikmelerine engel olunmalı ve tarlanın drenajı iyi yapılmış olmalıdır.

 • Tekniğine uygun tohum yatağı hazırlanmalı, ekim derinliği ve toprak tavı uygun olmalıdır.

 • Sık ekim sap çürüklüğünü arttırmaktadır. Bu nedenle çeşitlere ve bölgelere göre ekim normlarına uyulmalıdır.

 • Toprak analizi yaptırarak uygun bir gübreleme yapılmalıdır.

 • Toprak altı zararlıları, hastalık etmenlerini bitkinin içine taşıyarak sap çürüklüklerinin gelişmesine yardımcı olurlar, bu nedenle tarladaki bu zararlılarla mücadele yapılmalıdır.

• Özellikle çapa ve boğaz doldurma işlemleri düzgün yapılmalıdır. Normal boğaz doldurulmayan bitkilerde birinci ve ikinci boğumlar uzun süre su içinde kalmakta ve Pythium spp.’nin bitkiyi bulaştırması kolaylaşmaktadır.

• Hasat sonrası bitki artıkları tarladan uzaklaştırılarak yok edilmeli veya iyice parçalanarak toprağa karıştırılmalıdır.

 

Kimyasal Mücadele

Bu hastalığa karşı sadece tohum ilaçlaması önerilmektedir. Tohumluk ekimden önce önerilen bitki koruma ürünlerinden biri ile ilaçlanmalıdır. Ekimden çok uzun süre önce ilaçlanan tohumluklar üzerindeki ilaç etkisini kaybedebileceğinden, depolanmış tohumluklardaki ilacın bekleme süresine özellikle dikkat edilmelidir.

Buğday Arpa

• Sürme “kör, karadoğu, karamuk” gibi isimlerle de anılan bir başak hastalığıdır.

 • Buğday sürmesi enfeksiyonlarında ilk kaynak kör adı verilen hastalıklı danelerdir.

 • Hastalığa yakalanmış bitkilerde, başaklar süt olum dönemine gelinceye kadar sağlamlardan ayırt edilemezler.

 • Tarlada hasta bitkiler; kısa boyludur ve daha uzun süre yeşil kalırlar, hastalıklı başakların renkleri mavimtırak-yeşil olup dik dururlar.

• Sürmeli başakların kavuzları açılarak kirli-gri renkte kör daneler görülür.

 • Teşhisi, kör danelerin parmaklar arasında ezilmesi ile balık kokusuna benzer koku yayarlar.

• Buğday yetiştirilen tüm yörelerde bulunmaktadır.

 • Tohumluğun kalitesini düşürmektedir.

 • Kör danelerin ezilmesi, parçalanması sonucu sağlam danelere bulaşan sporlar onların, rengini ve kokusunu değiştirerek un kalitesini etkilemektedir.

• Esmer renk alan unlarla beslenen insanlarda ve bulaşık dane ve saman yiyen inek, koyun, domuz ve kümes hayvanlarında sindirim sistemi bozukluklarını oluşturmaktadır.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Güzlük ekimler erken, yazlık ekimler geç yapılırsa, hastalık daha az oranda kendini gösterir.

• Bu hastalığa karşı dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 En etkin yol kuru tohum ilaçlamasıdır. Tohumlar ekim öncesi tohum ilaçları ile metoduna uygun olarak ilaçlanmalıdır. Tohumluğun ilaçlama düzeni olan selektörlerde ilaçlanması tercih edilmelidir. Selektör bulunmayan veya selektör merkezlerinden uzakta olan yerlerde ise kolla çevrilen içi paletli ilaçlama bidonları kullanılmalıdır.

 • Genellikle yapraklarda görüldüğü için yaprak pası olarak da isimlendirilir.

 • Bazen bu pas’ta bir esas püstül etrafında çepeçevre bir veya iki daire halinde daha küçük püstüller oluşur. Bu belirti özellikle kahverengi pas’ın tanımında önemlidir.

 • Bu pas genellikle bitkilerde sarı pas’tan sonra kara pas’tan önce görülür. Buğdayda Kara Pas (Puccinia graminis tritici)

 • Buğdayın yaprak, sap ve başaklarında görülen bir hastalıktır.

• İlk belirtiler yaprak ve saplarda oldukça büyük, oval veya uzunca koyu portakal, çoklukla kiremit kırmızısı renkte püstüllerdir. Püstüllerin çevresindeki epidermis yırtılmış beyazımsı bir yaka şeklini almıştır.

 

Buğdayda Sarı Pas (Puccinia striiformis)

 • Yaprakların üst yüzeyinde makina dikişi şeklinde ve sarı renkte püstüller oluşur.

 • Hastalığın şiddetli olduğu yıllarda sporlar başakların kavuz ve kılçıkları üzerinde de görülebilir.

 

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Sık ekim yapılmamalıdır.

 • Yabancı ot mücadelesi zamanında yapılmalı,

 • Fazla azotlu gübre verilmemeli,

 • Pasa dayanıklı buğday çeşitleri üretilmeli, ara konukçu bitkiler imha edilmelidir.

1. Buğday Rastığı(Ustilago nuda var. tritici Schaffn.)

• Buğdayın çiçeklenme devresinde görülür.

 • Hastalığa yakalanan taneler, çiçeklenme devresinde rastık hastalığına yakalanmış başaklar siyahlaşmış görünümleri ile sağlamlarından kolayca ayırt edilebilir.

 2. Arpa Yarı Açık Rastığı

Bu hastalığa yakalanan bitkilerin başakları siyah renkte toz yığını şeklinde görülür.

 3.Arpa Kapalı Rastığı:

 • Arpa sarı olum dönemine geldiğinde hastalığa yakalanmış başaklar grimsi renkte görünmeye başlar.

 • Hastalığa yakalanmış başaklar, sarı olum ve tam olum dönemlerinde siyahımtrak-gri renkte görülürler.

• Hastalıklı başaklar çoğu kez kısmen veya tamamen bayrak yaprağı kını içinde kalırlar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Dayanıklı çeşitlerin ekimine öncelik verilmelidir.

• Rastığın, yaygın ve zararlı olduğu yerlerde kışlık ekimler geç, yazlık ekimler erken,

 • Ayrıca, yüzeysel ekim yapılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

• Tohum ilaçlama uygulaması, ilaçlama cihazı çalışan selektörlerde veya ilaçlama bidonlarında yapılmalıdır.

 • Yapraklarda önceleri nokta halinde beyaz-gri renkte püstüller halinde görülür, sonra esmerleşir.

 • Uygun koşullarda püstüller birleşir yaprağı tamamen kaplayabildiği gibi, sap ve başağa da intikal eder.

 • Hastalığa yakalanan bitkiler yatmaya daha elverişli olduğundan dolayı mahsul kaybına sebep oldukları gibi, nekrozlar meydana getirerek özümleme yüzeyini azaltmakla da verimi düşürürler.

Mücadele Yöntemler

 Kültürel Önlemler

• Hastalıkla mücadelede; dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi,

 • Nisbi nemin yüksek olduğu yerlerde sık ekimden ve fazla azotlu gübre vermekten kaçınılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 Hastalık belirtileri görülmeye başlandığında fazla yoğunluk kazanmadan ilaçlamaya başlanmalıdır. İlaçlar önerilen dozlarda yaprakların alt ve üst yüzlerinin kaplanmasını sağlayacak şekilde uygulanmalıdır.

• Yaprak üzerinde damarlar ile sınırlandırılmış, küçük, düzensiz, kırmı- zımtrak-kahverengi lekeler şeklindedir.

 • Hastalık kül rengi lekelerin merkezinde gelişir. Bu lekeler yayılır ve birleşir, sonuçta yaprağın tümü lekelerle kaplanır.

• Lekelerin genişlemesiyle bunların koyu renkli sınırları kaybolur ve açık yeşil bir renge döner.

• Bundan sonra küçük koyu benekler görülür, bu nedenle hastalık “benekli yaprak lekesi” olarak da bilinir.

 • Hastalık, ilk olarak en alt yapraklarda görülür.

• Üst yapraklara yayılma hızı, çevre koşullarına ve çeşidin duyarlılığına bağlı olarak değişir.

• Hastalığın şiddeti, bitki olgunluğa yaklaştıkça daha az olmaktadır.

• Gelişme esnasında, yaprak dokusu içine gömülüdür.

 • Olgunlaşmada epidermisin yarılıp, çatlaması ile beyazdan devetüyü’ne kadar değişen renkte spor kitlesi dışarı akar.

 

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Dayanıklı çeşitler ekilmelidir.

• Geç ekim yapılarak Septorya’nın şiddeti düşürülebilir.

 • Ekim nöbeti uygulanmalıdır. Bir yıl nadas veya bir yıl sulanan ürün yetiş- tirmek Septorya düzeyini büyük oranda düşürmektedir.

 • Derin sürüm yapılarak, bitki artıklarının toprağa gömülmesi sağlanmalıdır.

 • Bitkinin ihtiyacından fazla azotlu gübre kullanmaktan kaçınılmalıdır.

• Sık ekimden kaçınmalı, mibzerle ekim tercih edilmelidir.

Kimyasal Mücadele

 • Normal koşullarda ekonomik olmamakla beraber, eğer iklim koşulları hastalığın gelişmesine uygun gidiyorsa ve epidemik bir durum olasılığı varsa yeşil aksam ilaçlaması uygulanabilir.

 • Kardeşlenme başlangıcından itibaren yağışlı havalar uzarsa Septorya zararı artar.

 • İlaçlama için en iyi zaman bayrak yaprağının tamamen açıldığı kın döneminin sonu veya başak çıkışı öncesidir. Ancak burada da çok geç kalmamak doğrudur.

 • Erken dönemde bitkinin üst kısımlarına doğru tırmanan bir enfeksiyon için bayrak yaprağının çıkması beklenmemelidir.

• Tarla bulaşıksa ve başaklanma döneminde yağışlı havalar devam ediyorsa ekonomik zarar söz konusu olabileceğinden ilaçlamaya gerek duyulabilir.

• İlaçlamanın tekrarlanması gerektiği durumlarda, ilaçların etiketinde belirtilen etki süreleri dikkate alınmalıdır.

• Buğday ve arpada kök ve kök boğazı yanıklığına neden olmaktadır.

• Kurak geçen uzun ilkbahar periyodundan sonraki yağışlarda şiddetli hastalık oluşturur. Oksijenin yetersiz olduğu ağır topraklarda ve zayıf topraklarda hastalık daha fazla ortaya çıkar.

• Bitkilerin alt yaprak kınlarında sap ve boğumda bal rengi bir görünüm olur. Bazı dönemlerde bitki gelişme döneminin ortasında bitkiler ve kardeşlerinde veya fide döneminde sararma ve ölüm meydana gelir. Hastalıklı bitkilerin başakları bükülür bazı başaklarda tane oluşmaz.

• Hastalık için uygun şartlar oluştuğunda üründe %50 veya daha fazla kayıplara neden olur.

 • Bitkilerde tüm gelişme dönemlerinde ve tüm organlarda hastalık meydana getirmektedir. Bu nedenlerle tane ölümleri, fide yanıklığı, kök ve kökboğazı çürüklüğü; yapraklarda noktalar halinde nekrotik lekeler; başakta kavuz ve tane yanıklığı, embriyo kararmasına ait belirtiler meydana getirmektedir .

• Hastalık kök ve kökboğazında meydana getirdiği lekeler koyu veya soluk kahverengi görünümdedir.

• Bitkilerde gelişme geri kalır.

• Hastalıklı bitkiler donuk, mor veya koyu yeşil bir renk alır.

 • Bitkilerin kök sistemleri daha kısa olur ve kökleri kahverengi bir görünüm alır.

• Bitkilerin saplarında kenarları belirgin oval lekeler oluşur.

 • Hastalık buğdayın çeşitli gelişme dönemlerinde etkili olur. Bu nedenle bitkilerde fide yanıklığı, kök ve kökboğazı yanıklığı ile sap çürüklüğü de meydana getirir.

 • Genç yaprak kınlarında, daha sonra da bitki sapında hastalığın tipik belirtisi olan donuk oval lekeler meydana getirir.

• Bitkiler bu çürük kısımlardan kıvrılmakta ve çeşitli yönlere doğru gelişigüzel yatmaktadır.

 • Ayrıca hasat döneminde boş başaklar ve cılız, buruşuk tanelerin oluş- tuğu başaklar göze çarpmaktadır.

 

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Dayanıklı çeşitlerin ekimi tercih edilmelidir. Erkenci çeşitler hastalıklara geççi çeşitlerden daha fazla duyarlıdır.

• İyi bir toprak işlemesi uygulanmalı, ekim derinliği ve toprak tavı uygun olmalıdır.

 • Ekimden önce topraktaki yeşil bitki ve bitki artıklarını yok etmek amacı ile toprak işlemesi yapılmalı ya da herbisit uygulaması ile ortadan kaldırılmalıdır.

 • İyi bir gübreleme ile bitkide dayanıklılık oluşması sağlanmalıdır.

 • İz elementlerin eksikliği giderilmelidir.

• Hastalığın yoğun olduğu tarlalarda bu etmenlerin konukçusu olmayan bitkilerin yanında yulafta ekilebilir. Yulaf bu etmenlerin saldırısına hassastır ancak bu funguslar yulaf içinde çok yavaş geliştiği için kısa sürede yok olmaktadır. Hastalık için 2-3 yıllık rotasyon uygun olur.

 • Dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi önemlidir.

 • Anızların gömülmesi hastalığın seviyesini düşürür. Kimyasal Mücadele Tohumluk ekiminden önce tohum ilaçlarından biriyle ilaçlanmalıdır.

• Hastalık etmeni bir fungustur. Fungus arpa kalıntıları üzerinde ve kendi gelen arpalarda canlılığını sürdürebildiği gibi bazı çayır otlarında ve arpa tohumlarında da yaşayabilmektedir. Enfeksiyon 4 – 25 °C arasındaki sıcaklıklarda ve yağmurlu havalarda oluş- maktadır. 30 °C’nin üzerindeki sıcaklıklarda hastalık oluşturmadığı tespit edilmiştir.

• Hastalık etmeni yağmur damlaları ve sulama sularının sıçramasıyla dağılmakta, çok kısa mesafelere rüzgar vasıtasıyla yayılabilmekte fakat çok uzak mesafelere dağılmamaktadır.

MÜCADELESİ

 Kültürel Önlemler

 • Hastalığa karşı dayanıklı ve sertifikalı çeşitlerin ekimi yapılmalıdır.

 • Ekimden önce topraktaki yabancı ot ve bitki artıkları, toprak işlemesi ile ortadan kaldırılmalıdır.

• Hastalığın yoğun görüldüğü alanlarda 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.

 Kimyasal Mücadele Kimyasal mücadele yeşil aksam uygulaması şeklinde yapılır. İlaçlama Zamanı Hastalık etmeninin lekeleri ilk görüldüğünde yapılmalıdır. Kullanılacak Bitki Koruma Ürünleri ve Dozları

• Hububatın önemli zararlısıdır.

 • Toprak rengi, bazen tam siyah, bazen kırmızımsı, bazen kirli beyaz bazen de bu renklerin karışımı alacalı desenli renktedir. Baş üstten bakıldığında üçgen şeklinde vücut yassıca ovaldir.

 • Süne yılda bir nesil verir. Bir dişi süne yaşamı boyunca ortalama 80 yumurtu bırakır.

• Kışı dağlarda Meşe, Geven, Kirpi Otu gibi bitkilerin altında geçirir.

 • İlkbaharda havalar ısınıp 15 °C ulaşınca tarlaya göç ederler.

 • Tarla da beslenir, çiftleşir ve yumurta bırakır.

 • Yumurtadan çıkan yavru, yeni nesil ergin böcek olur ve tekrar dağlara çıkarlar.

kavun-karpuz

 • Hastalık bitkinin değişik dönemlerinde ve organlarında görülebilir.

• Erken dönemde enfeksiyon olduğunda fideliklerde çökerten olarak etkili olur.

 • Daha ileri dönemlerde bitkilerin kök boğazında önceleri koyu yeşil zamanla kahverengi siyaha dönüşen bir renk değişimi meydana gelir.

 • Bu renk değişimi kök boğazını kuşak gibi sarar, enfeksiyon kök bölgesine ulaşır, kök kabuğu kahverengi bir renk alır ve çürür.

 • Bu şekilde enfeksiyona uğramış olan bitkiler solamaya başlar, normal sulama ve bakım işlemleri yapılsa da bitki kendini toparlayamaz.

 Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Fide yetiştiriciliği yapılırken genel bir kontrol prensibi olarak tohumlar hastalıksız, sağlıklı bitkilerden sağlanmalıdır.

 • Fidelikler hastalıksız, temiz yerlerde kurulmalıdır. Fideler aşırı sulanmamalı, sık sık havalandırılmalıdır.

 • Dikim karık usulü yapılmalıdır. Fideler karık sırtına dikilmelidir. Mümkün olduğunca her karık ayrı ayrı sulanmalıdır.

 • Bitkilere dengesiz gübreleme yapmamalı, özellikle aşırı azotlu gübre verilmemelidir.

 • Hastalıklı bitkiler sökülüp imha edilmeli, hasat sonrasında da ayni işlem tekrarlanmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 İlaçlı mücadelesi yoktur.

 • Hastalık bitkilerin önce yaşlı yapraklarında görülür, daha sonra genç yapraklara da geçer.

• Öncelikle yaprağın üst yüzeyinde parça parça, nispeten yuvarlak lekeler belirir, sonradan bu lekeler birleşerek yaprağın her iki yüzeyini, yaprak sapını ve gövdeyi kaplar.

 • Lekeler ilk zamanlarda beyaz renkte toz tabakası gibi görünür, zaman ilerledikçe esmerleşir.

• Yapraklar kuruyup dökülür ve bitkide gelişme durur. Bunun sonucu olarak da ürün kaybı meydana gelir.

 • Hastalık için en uygun sıcaklık 27 0C’dir.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Hasattan sonra hastalıklı bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

“Bütün bölgede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde ilaçlamaya başlanır. “İlaçlama havanın serin ve sakin olduğu zamanlarda bitkinin her tarafının ilaçla kaplanması şeklinde olmalıdır. “Genellikle 10 günlük aralıklarla hastalığın seyrine göre 2-5 ilaçlama yapılabilir, sistemik ilaçlar 15 gün ara ile uygulanmalıdır. “Yağıştan sonra ve fazla çiğ bulunduğunda toz kükürt uygulaması yapılmamalıdır, çünkü çıkabilecek güneş nedeni ile yanıklar meydana gelebilir. “Genellikle günlük sıcaklık ortalaması 270 C’nin üstünde ve orantılı nemin de % 50’nin altına düştüğü zamanlarda ilaçlamaya ara verilmeli, şartlar değiştiğinde ise ilaçlamaya devam edilmelidir. 

• Hastalık yapraklar üzerinde küçük, soluk yeşil veya sarımsı lekelerle kendini belli eder. Hastalık ilerledikçe bu lekeler koyulaşır.

• Yaprağın alt yüzünde ve bu lekelerin tam altında gri veya menekşe renginde küf tabakası oluşur.

• Şiddetli şekilde hastalanan yapraklar sararır, sonra kahverengine döner, yaşlı yapraklar kısa zamanda kurur.

 • Bir süre sonra taze ve genç yapraklar da kurur ve bitki tamamen ölür.

 • Orantılı nemin yüksek olduğu üretim alanlarında ekonomik seviyede ürün kaybına neden olabilir.

 • Hastalık için en uygun koşullar 20-22 0C sıcaklık ve % 90 orantılı nemdir.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Sık dikim yapılmamalı, yapılmış ise zamanında gerekli seyreltme yapılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • İlaçlamaya bitkiler kol atmaya başladığında veya çevrede ilk mildiyö belirtileri görüldüğünde başlanır.

 • İlaçlamalar hastalığın şiddetine ve iklim koşullarına göre 7-10 gün aralıklarla sürdürülür.

 • İlaçlamaların bitkiyi tamamen ıslatacak, özellikle de yaprak altlarının iyice ıslanmasını sağlayacak şekilde yapılması gerekmektedir.

• Kabakgillerde solgunluk ve kök çürüklüğünün etmenleri Fusarium spp., Pythium spp. ve Rhizoctonia spp.’dir.

 • Bu mantarlar genellikle yaşamlarını toprakta sürdürürler.

 • Uygun ekolojik koşullarda hızla çoğalmakta ve uzun yıllar konukçuları olmadan canlı kalabilmektedirler.

 • Bu özellikleri nedeniyle, önemli bitki patojeni fungal etmenler arasında yer almaktadırlar.

 • Bu etmenlerin bir yıldan diğer yıla geçişleri, genellikle tarlada kalan hastalıklı bitki artıkları ile bazı türler de ise tohumla olmaktadır.

• Hastalık etmenleri, tek tek veya bir arada tohumun çimlenmesiyle başlayan ve bütün vejetasyon devresi süresince bitkileri enfekte ederler ve zarar meydana getirirler.

• Çimlenme ve çıkışı takiben fide devresinde kök çürüklüğü (çökerten) hastalığına sebep olurlar. • Bulaşık bitkilerin, kol atma, çiçek ve meyve oluşumu devrelerinde tipik solgunluk belirtileri görülür.

• Tipik iletim demetleri lekelenmeleri ve kol uçlarından başlayan solgunluk sonucu önce yapraklarda daha sonra tüm bitkide çökme meydana gelmektedir.

• Bu bitkilerin kök boğazını çepeçevre saran şekilde açık ve koyu kahve renkli bir yanıklık ve bazı hallerde ise ayrıca bir zamklaşma görülür.

 • Kabakgil ekiliş alanlarında ekonomik ürün kayıplarına neden olabilen bir hastalıktır.

 • Ülkemizde bütün kabakgil ekim alanlarında görülmektedir.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Ekim nöbeti uygulanmasına özen gösterilmelidir.

• Sırta dikim yapılmalı ve sulama esnasında kök boğazına suyun değmemesine dikkat edilmelidir. Bitkilerin suyu ark içerisinden sızarak alabileceği şekilde karıklar oluşturulmalıdır.

 • Toprağın fiziki yapısını düzeltmek, bitkilerde iyi bir gelişmeyi ve patojen etmenlere karşı yararlı mikroorganizma yoğunluğunun artmasını sağlamak için tarlaya iyi yanmış çiftlik gübresi verilmeli ve yeşil gübre uygulaması yapılmalıdır.

 • Toprak analizi sonuçlarına göre gübreleme yapılmalıdır.

• Hastalığa dayanıklı çeşitler yetiştirilmelidir.

 • Hastalığa yakalanmış bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

Fiziksel ve Kimyasal Mücadele

 Uygulamalar toprak boşken yapılır. Bu amaçla aşağıdaki önerilerden biri toprağın dezenfeksiyonu için uygulanır.

 • Solarizasyon+önerilen toprak fumigantlarının düşük dozlarının kombinasyonu

 • Solarizasyon+Yaş tavuk gübresi (1 ton/da)

 • Solarizasyon+Yaş sığır gübresi (4 ton/da) Bu uygulamaların başarılı olması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

 • Bu uygulamalar sıcak yaz aylarına sahip olan bölgelerde temmuz ve ağustos aylarında başarılı olmaktadır.

 • Uygulama süresi 4 haftadan az olmamak üzere 8-10 haftaya kadar uzatılabilir.

 • Uygulama boyunca toprağın tavda tutulması sağlanmalıdır.

 • Şeffaf plastik örtünün delinmemesine özen gösterilmelidir.

 • Uygulama sonrası toprağın yüzeysel (10-15 cm) işlenmesi sağlanmalıdır.

• Solgunluk ve kök çürüklüğü hastalıklarına karşı mücadele, toprak boşken dezenfeksiyon amacı ile yapılır.

• Hastalık fide, yaprak ve meyvede zarar yapar. fidelerdeki ilk belirtiler, yapraklarının alt yüzeyinde su emmiş görünümlü lekeler şeklinde görülür. Bu lekeler zamanla genişleyerek fidenin ölümüne neden olabilir.

 • Tarlada, bitkinin yapraklarında az sayıda lekeler görülür. Bu lekeler hafif köşeli, genellikle açık kahverengiden kırmızımsı kahverengiye kadar değişen renklerdedir. Yaprak altından bakıldığında, özellikle nemli havalarda lekeler su emmiş görünümlüdür. Az sayıda oluşan bu lekeler genelde iyi ayırt edilemez ve diğer faktörlerin oluşturduğu belirtilerle karıştırılabilir. Yaprak lekeleri yaprak dökümüne neden olmaz, ancak meyve enfeksiyonu için kaynak oluşturur.

 • Hastalığın en tipik belirtisi meyve yüzeyinde oluşan koyu zeytin yeşili renkteki iri lekelerdir. İki-üç haftalık meyveler hastalığa karşı daha duyarlıdır. Meyve lekeleri ilk önce küçük, su emmiş görünümlü alanlar olarak ortaya çıkar. Başlangıçta 1cm’den küçük olan bu lekeler 7-10 gün içinde meyve yüzeyinin tümünü kaplar. Lezyonlar ilerleyip büyüdükçe çatlaklar oluşur, buradan amber sarısı veya kremsi beyaz renkte bir bakteriyel akıntı gözlenir. Meyve lezyonları meyve etinde de görülür, bu durumda bakteri tohuma bulaşır. Bu şekilde hasta karpuz meyveleri, sekonder olarak diğer mikroorganizmaların saldırısına uğrar ve çürüme görülür. Meyve lekeleri hızla büyüyerek hasattan birkaç hafta önce şiddetlenir ve ürünün pazar değerini yok eder.

Kültürel Önlemler

 • Hastalıktan ari, sertifikalı tohum ve fide kullanılmalıdır.

• Yağmurlama sulama yerine damla sulama tercih edilmelidir.

 • Bakım işlemleri sırasında fidelerin yaralanmamasına özen gösterilmelidir.

• Fidelik ve tarlada hasta bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Hastalığın görüldüğü alanlarda en az 4 yıl süreyle kabakgil, özellikle karpuz üretimi yapılmamalı ve bu alanlarda kendiliğinden gelişen bitkiler ve yabancı otlar yok edilmelidir.

 • Tarla veya serada kullanılan aletler, viyoller, toprak işleme aletlerinin ve traktör tekerleklerinin ve % 10’luk sodyum hipokloritle (çamaşır suyu) yıkanarak dezenfekte edilmelidir.

 Kimyasal mücadele

• Tarlada ilk çiçeklenme başlangıcında ilaçlamalara başlanır, kullanılan preparatın etki süresi göz önünde bulundurularak meyve olgunlaşıncaya kadar ilaçlamalara devam edilir.

• Antraknoz yapraklarda esmer veya siyaha yuvarlağa yakın gayri muntazam lekeler halinde belirir.

 • Lekeler birleşip büyürler, buru- şup parçalanırlar tüm yaprak hatta bütün bitki kuruyarak ölebilir.

• Yaprak sapları üzerinde uzunumsu, esmer hafif çökük lekeler meydana gelir.

 • Meyvelerde 1-2 mm çapında büyük daire bazen da gayri muntazam çökük lekeler oluşturur. Daha sonra kavuniçi renk alması ile tanınır.

 • Bu mantar Haziran, Temmuz ayları yağışlı geçen yılarda salgın yaparak önemli seviyede ürün kaybına neden olur.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Tohumluk hastalığın görülmediği tarla veya bölgelerden alınmalı

• En az 3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalı

 • Tarladaki hastalıklı bitki artıkları imha edilmeli

 • Hastalığın her yıl görüldüğü yerlerde dayanıklı tohum kullanılmalıdır. 

• Hastalık bitkilerin fide devresinde kök çürüklüğüne neden olur.

 • Daha ileri devredeki bitkilerde kök, gövde, yaprak ve meyvelerde çürümelere neden olur.

 • Çürüyen doku üzerinde daha sonra pamuk gibi beyaz bir kitle meydana gelir. Bu kitle daha sonra koyulaşır ve sert, küçük siyah renkli yapılar oluşur.

 • Bu yapılar önce beyaz, sonra pembe, daha sonra da sert ve siyahtır.

 • Bazı bitkilerde yaprak diplerinde (marul), bazılarında ise gövdenin öz kısmında (lahana, havuç, domates, ayçiçeği) bulunurlar.

 • Bu yapılar bulaşmış oldukları toprakta uzun yıllar kalabilir ve yıldan yıla bitkileri hastalandırmayı sürdürürler.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Hastalık su tutan, çok rutubetli yerlerde geliştiği için böyle yerlerde drenaj ile toprak suyunun fazlalığını akıtmak gerekir.

 • Temiz tohumluk kullanılmalıdır.

• Bulaşık alanlarda uzun yıllar münavebe uygulanmalıdır.

• Hasattan sonra kalan artıklar temizlenmeli, toplanıp yakılmalıdır.

 • Seralarda sıcaklık ve nem kontrol altında tutulmalı, havalandırma sistemini devreye sokarak sera nemi azaltılmalıdır.

 • Ürünlerin depoda zarar görmesini önlemek için depoya alınan ürünün ıslak olmamasına özen gösterilmeli ve depo nemi hastalığın gelişme gösteremeyeceği oranda tutulmalıdır.

• Her bitkide birbirinden farklı belirtilere neden olur.

• Hastalık gövde ve meyvelerde zarar meydana getirir (Şekil 1, 2).

 • Lekeler önceleri toplu iğne başı büyüklüğünde olup bitkinin iç kısmında gelişerek genişler ve dokulara yayılırlar.

 • Bitki dokusu çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur.

 • Gövde ve meyve sapı lekeleri nedeniyle meyve dökümü ortaya çıkar.

• Konukçunun çiçek zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Hastalık etmeni bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklüğünü başlatır.

 • Yumrulu bitkilerde lekeler büyüdükçe yumuşak çürüklük oluşur.

 • Hastalığın gelişmesi için en uygun koşullar 20-25 0C sıcaklık ve % 95-98 orantılı nemdir.

 

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.

 • Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalıdır.

 • Hastalıktan zarar görmüş olan bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Dengeli gübreleme ve iyi bir bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.

• Çiğ olasılığına karşı güneş batımından 2 saat önce seralar ısıtılmalıdır.

• Hasattan sonra hastalık etmeninin dayanıklı yapılarının toprağa karışmasını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde veya bitkiler çiçeklenme devresinde iken başlanmalıdır.

• İlaçlamalar 10 gün arayla yapılmalıdır.

• Yapraktaki ilk belirtiler, daha yaşlı yapraklarda görülür.

• Lekeler başlangıçta açık yeşil veya sarı haleli sarımsı kahverengi, kü- çük (0.5 mm çapında), genişledikçe konsantrik görünümlü kahverengi nekrotik alanlar oluşur .

 • Lekeler birleşerek yaprak yüzeyini kaplar, yaprak ölür, güneşten zarar gören meyvenin kalite ve kantitesi bozulur.

 • Hastalık yağmurlama sulama yapılan karpuz tarlalarında sorun olabilmektedir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Kabakgillerden sonra en az 2 yıllık rotasyon uygulanmalıdır.

 • Rotasyon pratik değilse hasattan sonra bitki artıkları toplanmalı veya derine gömülmelidir.

 • Yaprak ıslaklığı süresinin uzamasına engel olmak için üstten sulamadan kaçınılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • Kimyasal ilaçlama yeşil aksam ilaçlamaları şeklinde uygulanır. Çevrede ilk belirtilerin görülmesiyle ilaç- lamaya başlanmalıdır. Hastalığın şiddeti, iklim koşulları ve ilacın etkinlik süresi dikkate alınarak ilaçlamaya devam edilir.

• Biberlerde mozaik hastalığı değişik virüsler ve ırkları tarafından oluşturulur.

 • Bu virüsler Tütün mozaik virüsü, Hıyar mozayik virüsü, Patates X virüsü dür.

 • Bu virüsler mekanik olarak ve yaprak bitleri ile taşınır.

 • Belirtiler genellikle açık sarı ve yeşil mozayikler şeklinde genç yapraklarda görülür.

• Bazen sistemik nekrozlarda görülür.

• Bulaşık yapraklar saptan aşağı doğru kıvrılır.

• Bulaşık bitkilerde çiçek ve meyve dökümü olur.

• Bitkide boğum araları kısalır ve bodurluk görülür.

 • Meyveler üzerinde de koyu yeşil kabarıklıklar meydana gelir.

Mücadelesi

 Kültürel Tedbirler

 • Tarlada ve fidelikte şüpheli görülen bitkiler imha edilmelidir.

 • Bitkilerin bakım işleri yapılırken eller bol sabunlu su ile yıkanmalıdır.

• Serada veya tarlada sigara ve tütün içilmemelidir.

 • Tarla yabancı otlardan ve bitki artıklarından temizlenmelidir.

 • Tütün kırıntıları tarlada herhangi bir amaçla kullanılmamalıdır.

• Ekim nöbeti uygulanmalıdır. 1.Yıl: Biber, domates, hıyar, patlıcan, patates. 2.Yıl: Havuç, soğan, sarımsak, ıspanak, kereviz. 3.Yıl: Bakla, bezelye, fasulye. 4.Yıl: Karnabahar, lahana, turp, marul, pırasa

 • Hastalığın etmeni Hıyar mozayik virüsü ve bu virüsün ırklarıdır.

• Hastalıklı bitki artıklarında ve yabancı otlarda yaşamını devam ettirebilir.

• Yabancı otlar virüsü belirti göstermeden taşıyabilir.

 • Etmen yabancı ot tohumları, mekanik olarak ve yaprak bitleri ile yayılır.

 • Hastalığın ilk belirtisi yapraklarda damarlar arasında küçük yeşilimsi lekeler şeklinde görülür.

 • Daha sonra bu lekelerin şiddetlendiği ve yayıldığı görülür.

• Bitkide bodurluk ve yapraklarında deformasyon oluşur.

 • Yapraklar arasında görülen lekeler kabarcıklaşır.

• Benzer lekeler ve kabarcıklar meyvede de görülür.

 • Bitkide kol atma yavaşlar ve meyvede şekil bozuklukları görülür.

 Mücadelesi

 Kültürel Önlemler

• Hastalıklı bitkilerden tohum alınmamalıdır.

 • Hastalıklı bitkiler imha edilmelidir.

• Bakım işlerinden önce eller bol sabun ve su ile yıkanmalıdır.

 • Tarla yabancı otlardan temizlenmelidir.

• Sertifikalı tohum kullanılmalıdır.

• Hastalık etmeni Kabak mozayik virüsüdür.

• Yabancı otlarda ve tohumda yaşayışını sürdürür.

• Karpuz telli böceği virüsün vektörüdür.

• Virüs mekanik olarak ta taşınmaktadır.

• Belirtiler genç bitkilerde daha şiddetli görülür.

• Yapraklarda klorotik sarı lekeler, koyu yeşil damar bantlaşması ve deformasyon görülür.

• Yüksek sıcaklarda belirtiler maskelenebilir.

• Yapraklarda kabarcıklar ve sertlik oluşur.

• Meyvelerde renk bozulması, yüzeyde kabarıklık ve şekil bozukluğu görülür.

• Çiçeklenme dönemindeki hastalıklarda bitki meyve bağlamaz veya meyveler dökülür.

 Mücadelesi

Kültürel Önlemler

• Virüsten arî tohum kullanılmalıdır

• Fideliklerde hastalık görülürse hasta fideler imha edilmelidir.

• Ara konukçu olan yabancı otlar ve vektör böceklerle mücadele yapılmalıdır.

• Etmen Kabak sarı mozaik virüsü dür.

• Yaprak bitleri ve mekanik olarak taşınmaktadır.

• Etmen tohumla taşınmamaktadır. • Yapraklarda damarlarda renk açılması, sarı- yeşilimsi lekeler ve sararma ilk belirtileridir.

• İlerleyen zamanlarda bitkide bodurluk, deformasyon ve yapraklarda bantlaşma görülür.

• Damarlar arasında kabarcıklaşma başlar ve kol atma duraklar.

• Yaprak dilimlerinin arasındaki oyuklar derinleşerek yapraklar el görünümünü alır.

• Meyvelerde sarı yeşil kabarcık lekeler ve mozaikleşme başlar.

• Meyvelerde şekil bozuklukları, meyve eti sertleş- mesi ve çatlama görülür.

Mücadelesi

 Kültürel Önlemler

 • Yaprak bitleri ile mücadele edilmelidir.

• Tarla içi ve etrafı yabancı otlardan temizlenmelidir.

 • Hastalığın belirtileri bitkinin türüne ve çeşidine, virüs ırkına, enfeksiyonun zamanına ve iklim koşullarına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.

• WMV-1, duyarlı kabakgil türlerinde belirgin yaprak belirtilerine ve bitkide şiddetli bodurlaşmaya neden olmaktadır.

• Kabakgil bitkilerinin yapraklarında, mozaik, kabarcıklı mozaik, damar bantlaşması, kıvrılma, burulma ve yaprak ayasında daralma şeklinde belirtiler meydana gelmektedir. Tepe yapraklar daralmakta ve ana damar kaybolmaktadır. Bazı çeşitlerde yapraklarda beneklenme görülmektedir.

• Meyvelerde ise genellikle şekil bozukluğu meydana gelmekte, bazı çe- şitlerde meyve rengi değişmektedir .

 • Hastalık etmeni tropik ve subtropik bölgelerde yaygın olup bazen sıcak bölgelerde önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.

 

Mücadelesi

 • Tarla kontrollerinde belirti gösteren veya virüsle bulaşık olduğu tahmin edilen bitkiler sökülerek tarladan uzaklaştırılmalıdır. • Üretim alanı içindeki ve çevresindeki virüslerin konukçusu olan yabancı otlar temizlenmeli ya da ilaçlı mücadele ile yok edilmelidir. • Vektör mücadelesi, “Sebzelerde Yaprakbitleri Zirai Mücadele Teknik Talimatı”na uygun olarak yapılmalıdır. • Mekanik olarak bitki özsuyu ile olan bulaşmaları önlemek için bakım işlemleri sırasında bitkilerle fazla temasta bulunulmamalıdır. • Dayanıklı ya da tolerant çeşitler tercih edilmelidir.

üzüm

• Hastalık asmanın tüm yeşil organlarında görülür. Asma üzerinde beyaz pudramsı bir görünüm ortaya çıkar.

 • İlk dönemde hastalık genç yapraklarda güç fark edilir. Genelde yaprakların üst yüzeyinde yağ lekesine benzeyen sarımsı veya parlak lekeler görülür. Yaprak yaşlandıkça parlaklığı gider, kalınlaşır ve gevrekleşerek kenardan içe doğru kıvrılır.

 • Sürgünler yeşilken hastalıklı kısımlar siyaha yakın koyu kahverengi renk alır. Kışın bu lekeler kırmızımsı kahverengi renge dönüşmektedir.

 • Salkımda ise hastalığa erken yakalanan taneler küçük kalır, İrileşebilmiş veya olgunlaşmadan hemen önce yakalanan tanelerin sapı doğrultusunda çatladığı görülür. Genelde taneler % 8 şekerleninceye kadar devam eder.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 •Çubuk ve tomurcuklarda kışlayan etmenin yoğunluğunun azaltılması için; bağlarda kısa budama yapmak suretiyle asmanın iç kısımlarına doğru hava dolaşımı ve eşlenmesi sağlanıldığı gibi, kimyasal kontrolün de etkinliği artırılmış olur.

Kimyasal Önlemler

 • Birinci ilaçlama: Sürgünler 25–30 cm uzunlukta olunca

 • İkinci ilaçlama: Çiçek taç yaprakları döküldüğü dönemde,

 • Üçüncü ve diğer ilaçlamalar: İkinci ilaçlamadan sonra kullanılan ilacın etki süresi, bölgelerin meteorolojik ve çevre koşullarıyla birlikte tanelere ben düşme dönemine kadar ilaçlamalara devam edilmelidir.

• Külleme ilaçlaması ile mildiyö ilaçlaması birlikte yapılacaksa, karışabilirlikleri dikkate alınmalıdır.

 • Kükürt uygulamaları için en uygun sıcaklık aralığı 25–30 0 C’dir. İlacın etkisi 18 0 C’nin altında azalmakta 30 0 C’nin üstünde ise asmalara zarar verebilmektedir.

• Etmen asmanın tüm yeşil kısımlarını hastalandırırsa da en çok yeni sürgünlerde ve salkımlarda görülür.

 • Yapraklarda önce küçük, gayri muntazam lekeler oluşur, daha sonra bunların merkezleri gri, kenarları koyu kahverengileşir. Mevsim sonunda lekelerin orta kısmı genellikle delinir. • Sürgünlerde lekeler, önce açık kahverengi ve yuvarlaktır, sonra uzayarak elips şeklini alır ve hafifçe çökerler. Lekelerin kenarlarındaki doku biraz kabarık koyu renkli, orta kısmı ise gri renklidir. Daha yaşlı sürgünlerdeki lekeler irileşir, orta kısmı çatlayıp çöküntü yaptığından kanser görünüşü alır.

• Tanelerdeki lekelere “Kuş Gözü” denir. Bu lekelerin merkezi gri olup, kırmızımsı kahve renkli bir kuşakla çevrilmiştir. Bu lekelerin altındaki hücreler kurur ve sertleşir, civardaki dokular gelişmeye devam ettiği için bozuk şekilli bir tane teşekkül eder.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Kış budaması sırasında, asmalar üzerindeki hastalıklı çubuklar dikkatle seçilerek budanmalı ve bağdan uzaklaştırılarak yere dökülmüş hastalıklı bitki artıkları ile birlikte imha edilmelidir. Zayıf drenajlı ve ağır topraklara bağ tesisi yapılmamalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 Kış İlaçlaması

 Bu ilaçlamalar bağlar budandıktan sonra gözlerin henüz uyanmadığı devrede uygulanmalıdır.

 Yaz İlaçlaması

 Bağ mildiyösü için sürekli ilaçlı mücadele yapılan yerlerde Bağ antraknozu için ayrıca yaz ilaçlamalarına gerek duyulmaz. Bu dönemde yapılan ilaçlamalar antraknoz hastalığını da kontrol eder.

 Birinci ilaçlama

 Sürgünler 5–10 cm olduğunda. İkinci ve diğer ilaçlamalar : 1. ilaçlamada kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak taneler yarı büyüklüğünü aldığı döneme kadar ilaçlamalara devam edilir. Çiçeklenme döneminde ilaçlama tavsiye edilmez.

• Hastalık asmanın tüm yeşil kısımlarında görülebilir. Sürgünler 25 cm iken hastalık görülmeye başlar.

• Yaprakların üst yüzeyinde sarımtırak renkli tipik yağ lekeleri meydana gelir, alt yüzeyinde de beyaz renkli mantar tabakası oluşur. Lekeler büyüdükçe ortaları kızarır ve dökülür.

• Sürgünler üzerinde eliptik lekeler meydana gelir. Şiddetli durumlarda sürgünler kurur.

• Çiçek salkımlarında ise mantar tabakası her tarafını kaplayabilir, kısa zamanda kahverengiye dönüşüp kuruyarak dökülür. Olgun taneler hastalığa daha az duyarlıdır.

• Taneler küçük iken hassas olup mantar tabakasından dolayı grimsi bir renk alır.Beyaz çeşitlerde mat grimsi-yeşil, siyah çeşitlerde pembemsi kırmızıya döner.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 Hastalıklı sürgünler dipten kesilip uzaklaştırılmalıdır. Asmaların altı hastalıklı yapraklar ve yabancı otlardan temizlenmelidir. Lüzumundan fazla sulanmamalıdır. Kimyasal Mücadele Birinci ilaçlama sürgünler 25–30 cm uzunlukta olunca, ikinci ve daha sonraki ilaçlamalar ise ilacın etki süresiyle günlük sıcaklık, yağış ortalaması nispi nem ve çiğ gibi meteorolojik etkenler hastalık için uygun koşullar oluşturduğunda yapılmalıdır. Hastalık etkenleri ortadan kalktığında ilaçlamalara son verilmelidir. Tahmin ve uyarı istasyonlarının bulunduğu yörelerde ise ilaçlamalar için yapılacak anonslar dikkate alınmalıdır.

• Hastalık, elverişli koşullarda bitkinin tüm yeşil kısımlarında görülebilirse de daha sık olarak salkım ve tanelerde zarar yapar.

• Tanelerde önce 3–5 mm çapında yuvarlak pembemsi, kızıla yakın lekeler halinde görülür. Leke tane üzerinde homojen bir şekilde büyür ve büyüdükçe rengi de koyulaşır.

 • Parmakla bastırıldığında hastalıklı kabuk etli kısmından kolayca ayrılır.

 • İleri dönemde salkım ve taneler gir renkte bir küf tabakasıyla kaplanır. Taneler çatlar çok ileri devrede buruşur ve meşinleşmiş gibi görünüm ortaya çıkar

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Kültürel mücadele kimyasal mücadele kadar önemlidir.

• Asmalarda güneşlenme ve havalanmayı sağlamak için iyi bir yaprak ve dal seyreltmesi yapılmalıdır. • Bilhassa hasat dönemi sonbahara kalan bu nedenle yağışlardan etkilenen asmaların üzeri polietilen örtülerle örtülerek, dört köşesinden iplerle yere çakılan kazıklara bağlanmalıdır. • Üzümler sonbaharda fazla geciktirilmeden hasat edilmeli SO2 (Kükürt dioksit) gazı ile gazlanarak soğuk hava depolarına yerleştirilmelidir. • Asmalar üzümlerin olgunluk mevsiminde fazla sulanmamalıdır ve fazla çiftlik gübresinden ve aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • 1. ilaçlamaya üzümlerin olgunlaşma başlangıcından hemen önce başlanmalı, diğer ilaçlamalar kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak yapılmalı, ilacın etki süresi göz önünde bulundurularak son ilaçlama ile hasat zamanına dikkat edilmelidir.

 • Hastalık; başlangıçta gözlerin uyanmasında gecikme, gelişmesinde gerileme şeklinde kendini gösterir.

• Genellikle asmanın bir dalında başlar ve daha sonra diğer dallarına da geçer.

• Yapraklar doğal yeşilliğini yitirir ve zamanla sararır. Yaşlı yaprakların damar aralarında önce sarartı şeklinde açılmalar görülür. Daha sonra bu lekeler birleşir ve renkleri kızıl kahverengiye dönüşür. Bu durumda damar aralarında kanal biçiminde lekeli alanlar oluşurken, damarlar nispeten yeşil kalır.

• Daha genç yapraklar şeffaflaşır, salkım silker ve yapraklarla kuruyarak dalında asılı kalır.

•Bazen tane bağlama ile olgunlaşma arasındaki herhangi bir zamanda, tanelerin yüzeyinde koyu mor nokta ya da lekeler ortaya çıkar. Bu lekeler tüm salkımda görüldüğü gibi bazı kısımlarına serpiştirilmiş vaziyette bulunabilir.

• Hastalık daha çok yaşlı asmalarda dikkati çeker. Bazen çok sıcak yaz aylarında, adeta yıldırım çarpmış gibi yaprakların birden bire solup kuruduğu, genç sürgünlerin bunu izlediği ve asmanın aniden öldüğü görülür. Bu durumda asma bazen son bir çabayla gövdesinden obur sürgünler çıkartarak yaşama mücadelesi verir. • Gövde ve kalın dalların enine kesitlerine baktığımızda, merkezin çevresinin hastalıktan dolayı daha koyu renkli sert dokulu bir kuşakla çevrilmiş olduğu görülür. • Yıldan yıla asmanın içi kavlaşır ve kavlaşma içten dışa doğru olur.

• Pigniarius’un konukçuları orman ağaçları, asma, elma ve özellikle yapraklarını döken ağaçlar.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Hastalık daha çok yaşlı asmalarda görüldüğünden hastalıklı, çok yaşlı, verimden düşmüş asmalar sökülüp geri kalan artıklar da yakılmalıdır. • Toprağı birkaç yıl dinlendirdikten sonra yeniden dikim yapılmalıdır. • Hastalıklı omcalar için ayrı budama aletleri kullanılmalıdır ve böyle omcalardan çubuk alınmamalıdır. • Budama v.b. nedenlerle büyük yaraların oluşmasına meydan verilmemeli, oluşmuşsa da dezenfektan bir macunla yaralar hemen kapatılmalıdır.

 Kimyasal Önlemler

 • Günümüzde önerilebilecek bir ilaç bulunmadığı için kimyasal mücadelesi yapılamamaktadır

• Etmen asma bitkisinde, toprağa karışmış urlarda ve kök parçalarında uzun yıllar canlılığını sürdürebilmektedir. Bulaşık topraklara konukçu bitki dikildiğinde, kök veya gövdenin toprağa yakın kısımlarında kültürel işlemler, aşılama, böcek ve nematod beslenmesi gibi nedenlerle açılan taze yaralardan bitkiye giriş yapar.

• Hastalık, omcanın toprağa yakın kısımlarında ve kollarda görülür. Köklerde genellikle ur oluşturmaz, fakat bölgesel nekrozlara (sıraca) ve çürümelere neden olabilmektedir. Urlar yaz ayı başlarında beyaz renkli ve yumuşak görünümlüdürler, yaz sonunda kahverengine dönüşürler. Sonbaharda ise kuru ve odunsu bir yapıya bürünürler.

• Bir sezonda tüm omcayı saracak kadar büyük urlar oluşabilir. Urlu bitkiler genellikle zayıf sürgün gelişimi gösterir ve sürgünün urun üstünde kalan kısımları kuruyabilir. Özellikle don olaylarının görüldüğü yerlerde, asma üzerindeki don çatlakları boyunca çok sayıda urlanma olmaktadır. Don çatlakları boyunca oluşan bu belirtiler halk arasında “sıraca” ya da “uyuz” olarak adlandırılmaktadır.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Ağır ve su tutma kapasitesi yüksek olan topraklarda ve kış-ilkbahar donlarının yoğun görüldüğü yerlerde fidanlık ve bağ tesisinden kaçınılmalıdır.

• Hastalık belirtilerini taşımayan sertifikalı fidan ,çelik ve kalem kullanılmalıdır.

• Hastalıklı bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

• Budama, aşılama gibi yetiştirme tekniklerinin uygulanması sırasında kullanılan aletler her seferinde %10’luk sodyum hipoklorite (çamaşır suyu) batırılarak dezenfekte edilmelidir.

• Hastalığın görüldüğü bağlar söküldükten sonra en az 5 yıl süreyle yeni bağ tesis edilmemelidir. Mısır, buğdaygiller, soğanlı bitkiler, yonca ve kuşkonmaz gibi bitkilerle 5 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.

• Fidan üretiminde kullanılacak olan uyku dönemdeki anaç ve kalem çeliklerinin 50°C sıcaklığa ayarlı su banyosunda 30 dakika süreyle sıcak su uygulamasına tabi tutulmasıyla, ksilem (iletim demetleri) borularında bulunan bakteri büyük oranda yok edilmektedir.

• Bakım işlemleri sırasında bitkileri yaralamaktan kaçınılmalıdır.

• Aşılama sırasında anaç kalem uyumuna dikkat edilmeli, yara yerlerinden bakteri girişini engellemek için aşı yerleri steril parafin ile kapatılmalıdır.

• Toprak altı zararlıları ile mücadele edilmelidir.

• Bağdaki ağır bulaşık asmalar sökülüp imha edilmeli, söküm yerinde 40 cm derinlik ve 20 cm genişliğinde tecrit çukuru açılarak içerisi sönmemiş kireçle doldurulmalıdır.

Kimyasal Mücadele

 • Etkin ve ekonomik bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur. elik ve kalem kullanılmalıdır.

• Başta sürgünler olmak üzere yapraklar, yaprak sapları, salkım ve salkım sapları, taneler hastalığa yakalanabilmekle birlikte hastalık esas sürgünlerde kendini gösterir. • Sürgünün dipten itibaren üçüncü veya beşinci gözüne kadar olan kısmında, lekeler ve çatlamalar görülür.

• Önce ortaları koyu siyah lekeler meydana gelir, daha sonra bu lekeler birleşerek düzensiz halde siyah çatlak ve yaralar oluşturur. Bu yaralar çok derin olup odun dokusunu dahi çatlatabilir.

• Hastalanmış yapraklar sararır, buruşur, kenarları yırtılır ve küçük kalır.

• Hastalanmış salkım ve tane saplarında lekeler oluşabilir.

• Uzunluğuna çatlayıp yarılan sürgünler sonbaharda beyazlaşarak tipik şeklini alır. Hastalığın diğer adı da ‘Sürgün Kuruması’dır.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 Asmalarda budama zamanında yapılmalı ve hasta sürgünler dipten kesilmelidir. Budama artıkları kesinlikle asmanın altında bırakılmamalı, uzaklaştırıp yakılmalıdır.

Budamada temiz aletler kullanılmalıdır. Hasta asmalardan aşı kalemi alınmamalıdır.

 Kimyasal Mücadele

 • Kış ilaçlaması: Budamadan sonra, gözler uyanmadan hemen önce yapılmalıdır.

• Yaz ilaçlaması: 1. ilaçlama sürgünler 2–3 cm olduğunda, 2. ilaçlama sürgünler 8–10 cm olduğunda, 3. ilaçlama sürgünler 25–30 cm’yi bulduğu devrede yapılmalıdır.

Gövdedeki zararı Kabuk altındaki zararı

 • Hastalığın etmeni bir virüstür.

• Üretim materyalleri ile taşınır.

• Xiphinema index nematodu ile taşınır.

• Bitkide gelişme yavaşlar, gözler geç uyanır ve sürgünler zayıflar.

• Asmanın gövdesinde kabuk altında uzunlamasına çukurcular oluşur.

• Bitkide şiddetli bir bodurluk görülür.

• Bitkinin yaprakları ve salkımları küçüktür.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Virüsten ari anaç ve üretim materyali kullanılmalı.

• Bağ alanlarındaki hastalıklı asmalar sökülmelidir.

• Yeni bağ alanlarının X.index ile bulaşması engellenmelidir.

• Hastalığın etmeni asma A virüs dür.

• Unlu bitler ile taşınır.

• Aşı kalemi ve bulaşık anaçlarla yayılır.

• Hastalıklı asmalarda gelişme geriliği ve bodurluk görülür.

• Yapraklarda içe doğru kıvrılır, yaprak ayası kırmızımsı ve sarımsı renk alır.

• Yaz başında alt yaprakların damar aralarında kırmızımsı renk görülmeye başlar.

• Yazın sonuna doğru bu kızarma yaprak ayasını kaplar sadece damarlar yeşil kalır.

• Meyve salkımları çok kısa kalır ve olgunlaşma gecikir.

• Meyve rengi yeşil ve soluk olur.

• Bitkinin iletim demetleri ve yaprak dokularında kahverengileşme olur.

• Meyvede şeker oranı düşer ve %70’lere varan ürün kaybı olur.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Aşı kalemi ve üretim materyalleri sağlam asmalardan alınmalıdır.

• Virüsten ari asmalar kullanılmalıdır.

• Hastalıklı anaç ve asmalar derhal sökülmelidir.

 Kimyasal Mücadelesi

• Virüsün vektörü olan unlubitler ile mücadele edilmelidir.

• Bu hastalığa neden olan bir den fazla nepovirüs grubudur.

• Bu virüsler Xiphinema spp. Ve Longidorus türleri ile taşınmaktadır.

• Yaprak damarları anormal şekilde dağılarak yaprağa yelpaze şekli verir.

• Yeni hastalıklarda halka ve çizgi şeklinde lekeler görülmektedir.

• Yapraklarda yeşil ve sarı mozaikler görülür.

• Yapraklarda değişik derecelerde şekil bozuklukları görülür.

• Yaprak saplarında yassılaşma görülür.

• Sürgünlerin boğum aralarında düzensizlik ve kısalma olur.

• Asmada çalılaşma görülür.

• Sürgünlerde yassılaşma, zigzag oluşumu ve çatallaşma görülür.

• Virüsün asmada gövde çukurlaşması yapan ırkları da vardır.

• Aşı noktasında kalem – anaç uyuşmazlığına benzer belirtiler oluşur.

• Salkımlarda dane silkmesi ve irili ufaklı dane oluşumu görülür.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

• Yeni bağlar nematodsuz alanlarda kurulmalıdır.

• Kullanılan üretim materyalleri virüsten ari olmalıdır.

• Kullanılan omcalar sertifikalı ve virüsten ari olmalıdır.

sogan-sarımsak

• Hastalık etmeni kışı hastalıklı bitki artıklarında ve toprakta geçirir. Toprakta konukçu bitkiler olmaksızın 20 ile 30 yıl arasında canlılığını koruyabilir ve toprağın 30 cm derinliklerine kadar yerleşebilir. Konukçu bitkilerin salgıladığı uçucu maddeler vasıtasıyla uyarılarak çimlenirler, daha sonra bitki köklerini ve yaprak kınlarını doğrudan enfekte ederler. Etmen, tohuma bulaşan sklerotlar, sulama suyu, bulaşık fide toprağı, alet ve ekipmanlar ile taşınır.

• Hastalık oluşumu topraktaki bulaşıklık miktarına ve çevre faktörlerine bağlıdır. Hastalık gelişimi genellikle 9 0 C’nin altındaki toprak sıcaklığında yavaş, 14-18 0 C’de optimum olurken, 24 0C ve üzeri sıcaklıklarda azalmakta veya gelişmesi durmaktadır.

Hastalık Belirtisi

 • Hastalık, asıl olarak tarlada ortaya çıkar ve uygun olmayan depo koşullarında da zarara neden olabilir. Bitkilerde yumruların oluşmaya başlamasıyla patojenin gelişmesi de artar. Hastalığa erken yakalanmış olan bitkiler solar ve çökerler. Yapraktaki belirtiler bitkinin gövdesi ve yumruları oluştuktan sonra ortaya çıkar ve alt yapraklardan itibaren sararma meydana gelir Sararmış bitkiler topraktan çekilince kolayca çıkarlar ve bu yumruların beyaz bir örtü ile kaplandığı ve üzerinde yer yer siyah küçük belirtilerin oluştuğu görülür. Daha sonra bu oluşumlar hızlı bir şekilde devam eder ve yumrular çürümeye başlar. Çürüme ilk dönemde ıslak çürüklük şeklinde olmasına rağmen zamanla kuru çürüklük şekline döner. Bulaşık bitkinin toprak altı kısımlarından komşu bitkilere bulaşmalar olur ve aynı sıra üzerinde kurumalar başlar.

• Eğer hastalıktan etkilenen yumrular uygun sıcaklıklarda depolanmazsa, hastalık depolarda da devam eder ve yumruların çürümesine neden olur. Kuru depo koşullarında ise hastalık yayılmamaktadır.

 • Hastalık etmeni tarlada görüldüğünde konukçu bitkileri yetiştirmek oldukça zordur. Hastalık, kışlık ekimlerde ve serin iklim koşullarında daha fazla zarara neden olmaktadır. Ülkemizde soğan ve sarımsak yetiştirilen bazı alanlarda sınırlı olarak görülmektedir.

Mücadelesi

Kültürel Önlemler

 • Hastalığın görülmediği yerlerde üretim yapılmalı ve hastalıksız tohumluk kullanılmalı,

 • Derin ve sık ekimden kaçınılmalı,

 • Konukçusu olmayan bitkilerle en az 5 yıl münavebe uygulanmalı,

 • Hastalıklı yumrular ve toprak materyalinin yeni yetiştirme alanlarına girmesinden kaçınılmalı,

• Hastalıklı alanlarda çalışma yapıldıktan sonra yeni çalışma alanlarına taşınmadan önce alet ve ekipmanlar temizlenmeli,

• Hastalık tarlanın belli bir kısmında ve bir kaç bitkide çıkıyorsa bu alanlardaki bitkiler toprakları ile birlikte uzaklaştırılmalı ve imha edilmelidir.

 • İklim koşullarının uygun olduğu bölgelerde fiziksel mücadele olarak toprak solarizasyonu yapılabilir.

Kimyasal Mücadele İlaçlama Zamanı

• İlaçlama, ekimden önce, ekim sırasında veya yeşil aksama yapılabilir. Küçük alanlarda ekim ve dikim öncesi, toprağın solarizasyonu veya solarizasyonla birlikte fumigantların düşük dozları kullanılabilir. Ekim dikim sırasında tohum ve yeşil aksam ilaçlamaları ise ilacın etiketinde belirtildiği şekilde yapılır.

Kullanılacak Alet ve Makineler

 • İlaçlamalarda tarla pülverizatörü, sırt pülverizatörü, atomizörler ve/ veya ilacın etiketinde belirtilen uygun aletekipmanlar kullanılır.

 İlaçlama Tekniği

 • Toprak ilaçlamaları ekim veya dikimden önce toprak boş iken veya dikim sırasında, tohum ilaçlamaları ekim-dikim öncesinde yapılır. Yeşil aksam ilaçlamalarında bitkinin tümünün ilaçla kaplanması gerekmektedir.

• Hastalık yapraklarda ve yaprak saplarında çok küçük, yuvarlak, kesin hudutlarla ayrılmış kahverengi lekeler halinde ve bitkinini önce yaşlı yapraklarında görülür.

• Bu lekeler 3 mm çapına kadar büyür ve merkezlerinin rengi açık kahverengi olur.

 • Üzerinde siyah veya koyu kahverenginde küçük yapılar vardır.

• Zamanla lekeler büyür ve yaprağı kaplayacak kadar çok sayıda olur.

 • Hastalık şiddetli olduğu zaman meyvelerde ve yumrularda küçülmeler ve kalite bozuklukları meydana getirir.

 • Hastalığın şiddeti yağışlı ve rutubetli yıllarda daha da artar.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Temiz tohum kullanılması

• Ekim nöbeti yapılması

• Hastalıklı bitkiler ve hasat artıklarının toplanıp yok edilmesi gerekmektedir

Kimyasal Mücadele

 • Hastalıkla kimyasal mücadele yeşil aksam ilaçlaması şeklinde yapılır. Daha sonra diğer ilaçlamalara çevrede hastalık ilk belirtileri görülür görülmez ilaçlamaya başlanılmalıdır.

• Her bitkide birbirinden farklı belirtilere neden olur.

• Hastalık genelde gövde ve meyvelerde zarar meydana getirir.

 • Lekeler önceleri toplu iğne başı büyüklüğünde olup bitkinin iç kısmında gelişerek genişler ve dokulara yayılırlar.

 • Bitki dokusu çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur.

 • Gövde ve meyve sapı lekeleri nedeniyle meyve dökümü ortaya çıkar.

 • Konukçunun çiçek zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Hastalık etmeni bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklüğünü başlatır.

 • Hastalığın gelişmesi için en uygun koşullar 20–25 0 C sıcaklık ve %95–98 orantılı nemdir.

Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

• Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.

 • Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalıdır.

• Hastalıklı bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

 • Dengeli gübreleme ve iyi bir bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.

 • Hasattan sonra hastalık etmeninin dayanıklı yapılarının toprağa karışmasını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

 Kimyasal Mücadele

• İlaçlamalara çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde başlanmalıdır.

• Soğan yapraklarının dip ve orta kısımlarında klorotik çukurlaşmalar meydana gelir.

 • Bunların ortaları zamanla beyazlaşır menekşe rengini alır. Üzeri mantara ait tabaka ile kaplıdır.

 • Lekelerin biri diğeri ile birleşerek yaprağın kurumasına neden olur.

 • Soğan başında buruşma ve süngerleşmelere neden olur

• Hastalık ne kadar erken görülür ve yayılırsa ürün kaybı da o nispette büyük olur.

• Ayrıca mildiyöye yakalanmış soğan bitkilerinin yumruları ambarda uzun müddet saklanamaz. Yumruda zamanla yumuşama, sulanma ve çürümeler meydana gelir.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Hasat sonunda hastalıklı bitki artıkları toplanarak yok edilmeli

 • Hastalığın her yıl epidemi yaptığı yerlerde dayanıklı çeşitler ekilmeli

 • Soğan yetiştiriciliğinde genellikle rüzgârlı su tutmayan tarlalar seçilmeli

 • Fazla çiğ düşen kapalı tarlalarda genellikle soğan tarımından kaçınılmalı

 • Hastalığın devamlı görüldüğü yerlerde yağmurlama sulama yapılmamalıdır

• Bu hastalık daha çok kıska soğan yetiştirilen yerlerde görülür.

 • Hastalık derhal göze çarpan çizgiler halinde görülür.

 • Bu çizgiler yaprak, kın ve yumrularda olabilir.

 • Çizgiler koyu kahve mantara ait sporlarla doludur.

 • Lekeler ilk önce bir yapraklı fidelerde çıkar. Bunlar bitkinin bütün gelişimi süresince gelişmelerini sürdürürler.

 • Bazen hatalığa erken yakalanan yapraklarda anormal bükülme, kıvrılma görülür.

 • Bitkiler cüce kalır ve gelişiminin herhangi devresinde ölebilirler.

 • Hastalığın yoğun bulaşık olduğu tarlalarda bitkiler tamamen kuruyabilir.

Mücadele Yöntemleri

Kültürel Önlemler

 • Hastalığın yoğun zararı görülen tarlalarda 8-10 yıl ekim nöbeti uygulanmalıdır

• Bulaşık tarlalardaki hastalıklı bitki artıkları yakılmalıdır

 • Hastalıklı arpacık yumruları ayıklanmalı, temiz yumrular ekilmelidir

• Yapraklar ve gövdeler üzerinde küçük beyaz lekeler görülür.

• Şiddetli enfekte olan yapraklar sararır ve ölür. Soğan ve sarımsak ekiliş alanlarında görülmektedir. Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:

 • Soğan ve sarımsakta görülür.

 Mücadele Yöntemleri

 Kültürel Önlemler

 • Soğan ve sarımsak yetiştiriciliği, drenajı iyi yapılmış topraklarda temiz üretim materyalleri ile yapılmalıdır.

• Ekim nöbetine yer verilmelidir.

 • Hastalığa konukçuluk eden yabancı otlarla mücadele yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

• İlaçlama, yeşil aksam ilaçlaması şeklinde yapılır. Yapraklarda pas püstülleri görülür görülmez ilaçlamaya başlanmalı ve hastalığın şiddeti, iklim koşulları ve ilacın etkinlik süresi dikkate alınarak ilaçlamaya devam edilmelidir.

ANTEPFISTIĞI

• Etmen yaprak ve meyvelerde piknitler oluşturur.

 • Kışı yere dökülen yapraklar üzerinde ve toprakta geçirir. İlk enfeksiyonlar vejetasyon döneminin başlangıcında, yapraklar oluşunca meydana gelir. Enfeksiyonların meydana gelmesinde en önemli faktör sıcaklık ve yağmurdur. Bulaşmalarda yağmur, rüzgar ve böcekler rol oynar.

 Zarar Şekli

• Hastalık antepfıstığı yaprak ve meyvelerinde görülür. Yaprak lekeleri her iki yüzeyde de olabilmekte ve çoklu, kahverengi, köşeli, yaprak damarları ile sınırlandırılmıştır.

• Meyve lekeleri ise griden açık kahverengiye kadar değişmekte, birleşerek daha büyük lekeler oluşturmakla birlikte kırmızımsı bir kenarla çevrilmiştir

• Hastalıkla bulaşık ağaçlarda enfeksiyonlar nedeniyle antepfıstığı tam olarak iç dolduramaz. Ürünün olmadığı yıllarda görülen şiddetli enfeksiyonlarda bir sonraki yılın ürün verecek meyve gözlerinde (karagöz) dökülmelere neden olmaktadır.

 • Hastalık şiddeti “Uzun grubu” antepfıstığı çeşitlerinde daha yüksek, Siirt çeşidi gibi “Yuvarlak grup” daha az hassastır.

 • Hastalık ülkemizde antepfıstığı yetiştirilen bütün alanlarda görülmektedir. 

Mücadele yöntemi Kültürel Önlemler

• Aşırı azotlu gübreler ile yapraktan uygulanan yüksek azot içerikli besin elementleri hastalık şiddetini arttırdığından, bunlardan kaçınılmalıdır.

Kimyasal mücadele

  1. İlaçlama: Koruyucu mücadele yapılacaksa, uygulamaların mutlaka ilk enfeksiyonlardan önce, yaprakların açılmaya başladığı dönemde; tedavi edici mücadele yapılacaksa meyveler nohut tanesi iriliğinde ve yapraklar tam olarak açtığı dönemde yapılmalıdır. Ayrıca, tedavi edici mücadele ilk belirtilerin görüldüğü döneme kadar uygulama yapılabilir.
  2. İlaçlama ve diğer ilaçlamalar: Kullanılan ilaçların özelliği, etki süreleri ve yağış durumu dikkate alınarak yapılır.

• Etmen toprakta uzun yıllar canlı kalabildiği gibi, herhangi bir hastalık belirtisine sebep olmadan, bitki yüzeyinde ya da bitki dokusunda da canlı kalabilir.

 • Ağaçların kabuk altlarında kışı geçirir. Bitki zayıfladığında ya da stres koşullarında da enfeksiyon yapar.

• İlkbaharda iklimsel duruma göre, yağışlarla birlikte meyvede ilk enfeksiyonlar başlar. Bunu takiben, salkımda bulunan diğer meyvelerde de büyüme dönemi boyunca ikincil enfeksiyonlar meydana getirir. Ülkemiz şartlarında sadece meyvelerde kararmalara neden olmakta, yaprakta enfeksiyon meydana gelmemektedir.

 Zarar Şekli

• Antepfıstığı üretimi yapılan alanlarda ilk enfeksiyonlar Mayıs ayının ortası ve Haziran ayı başlarında meyvelerde kararmalar şeklinde başlar.

• Ortaya çıkan bu belirtiler zamanla dokuda çöküntüler meydana getirir. Antepfıstığında fizyolojik olarak önce kırmızı kabuk, sonrasında sert kabuk oluşmaktadır. Bu lekeler kırmızı kabuğun yanı sıra sert kabukta da görülebilmektedir.

• Dolayısıyla özellikle ürünün işlenmesi sırasında kırmızı kabuğun sert kabuğa yapışmasıyla önemli kalite kayıpları oluşur.

• Kararma belirtileri, çeşitlere göre farklılık göstermektedir. Uzun çeşidinde (Uzun grubu) meyvenin genelde uç kısımlarında başlamakta, Siirt ve Ohadi çeşitlerinde (Yuvarlak grup) ise meyvenin kenarlarında çatlama şeklinde başlamaktadır. Daha sonra her iki gruptan meyvelerde de kararmalar tüm meyve yüzeyini kaplayabilmektedir.

• Hastalık etmeni ikincil enfeksiyonlarını geç dönemde (Ağustos-Eylül) oluşturmaktadır. Bu dönemde meyvelerde lezyonlardan zamk akıntıları meydana gelmektedir. Hasada doğru salkım sapı dokusunda meydana gelen enfeksiyonlar nedeniyle meyvede acımsı tat oluşabilmektedir.

• Meyve kararmaları, antepfıstığının yetiştirildiği tüm alanlarda görülmektedir.

Kültürel Önlemler Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:

Mücadelesi Kültürel Önlemler

• Toprak altı sulama sistemleri tercih edilmelidir.

• Enfeksiyonlara bağlı olarak meyve kabuğunda oluşacak lekelenmeyi en aza indirmek için hasat geciktirilmemelidir.

Kimyasal Mücadele İlaçlama Zamanı

 • Birinci ilaçlama bir yıl önce hastalığın görüldüğü yerlerde ilk enfeksiyonlardan önce, antepfıstığı meyvelerinde dış kabuğun tam iriliğini aldığı, ancak kemik dokunun sertleşmediği dönemde yapılmalıdır. Hastalığın gelişimi için uygun koşullar devam ettiği sürece ilaçlamalara devam edilmelidir.

Bitki Hastalıkları Hakkında Daha Detaylı Bilgi ve Destek İçin Bize Ulaşın

No post found!